bir tatlı su hümanisti olarak anlatmak istediğim çok şey var bu konuda. halkın nefretini toplayan bir suç veya davranış karşısında mahkumun idamı toplumun her bireyi tarafından desteklenir. bu destekçilerin içinde, dindarı da ateisti de eşcinseli de heterosu da öğretmeni de öğrencisi de bulunur. yani karşıt görüşlü kişiler bile insanlık suçu(ölçüt belirtmedim) olarak adlandırılan kabahatleri icra edenlerin infazını ve idamını isteme konusunda hemfikirdir. ama burada çoğunluğun göremediği önemli bir nokta var. idam cezasının uygulanmasını şiddetli bir hınçla istediğini dile getiren; iyi kalpli görünen, adalet ve demokrasi savunucusu, insani değerleri koruyan ve ahlaki değerlere bağlı olan çoğunluğun içerisinde bile öldürme ve yok etme güdüsünün bulunduğuna ve her fırsatta dışarı yansımayı beklediğine tanık oluruz. bu kişiler kendileri bir insan öldürmese veya ağır bir kabahat işlemese bile, ilk fırsatta başka bir kişinin öldürülmesine ya da yok edilmesi durumuna seyirci ya da destekçi olmak için fırsat kollamaktadır. sadede geleyim, öldürme güdüsü ilkel zamanlardan günümüze kadar beynimize aktarılan bir olgudur. çözüm nedir diye sorarsanız, çözüm idam veya ceza değildir, çözüm ilkel benliği harekete geçiren, suça yönelten çürük sistemi ortadan kaldırmak veya değiştirmekle mümkün olabilir.
eksik veya çarpıtılmış deliller neticesinde verilen bir idam kararının telafisi asla olmayacağından dolayı karşı çıktığım fakat nefes aldığı müddetçe suç işleme ve başka insanların canını yakma potansiyeli her zaman bulunan ruh hastalarının dünya üzerinden temizlenmesine imkan tanıdığı için desteklediğim cezalandırma şeklidir.
özellikle adalet sisteminin asla doğru işlemediği ülkemizde varlığı geri dönüşü olmayan hatalara yol açacaktır. Ayrıca ne olursa olsun birinin yaşama hakkını elinden almak yanlıştır. idam getirmek yerine katilin tecavüzcünün üç beş sene yatıp çıkmasına yol açan adalet sistemine bi çekidüzen verilmeli.
yaşama hakkına karşı diyen sevgi pıtırcıklarının bir yakınının, orospu çocuğu bir pedofil tarafından istismara uğrayıp psikolojisi bozulduktan sonra sevgi pıtırcıklığına devam edip etmeyeceği merak konusudur.
ee bu orospu çocuğunun da yaptığı bir haksızlık. kimsenin sebepsiz yere idam edildiği yok.
gerekli ceza.. Zaten idam cezası olunca günde 10 insan idam edilmeyecek .. Caydırıcılığı olan bir ceza çünkü.. insanlar suç işlemeyecek.. Tabi derseniz olsun ben yine de vergilerimle o adamı hapiste beslemek istiyorum o ayrı..
idam guzeldir vr medeni toplumlarda olmasi sarttir. ozellikle tecavuzculer istisnasiz asilmali ya da zehirle idam edilmelidir. zaten dunya ve ulke kaynaklari kisitli. en azindan yasama hakki olmayan bu tur insanlari oldurursek dunya kontenjani artar. oldurmek de kotu bir fiil olmaktan cikip yararli bir seye donusur.
idam, suçlu olana değil geride kalanlara cezadır.
Kurtuluştur o çocuk katilleri, tecavüzcüler için. Bırakın atsınlar en leş ceza evlerine, gebertsinler orda pezevenkleri.
gelmeli diyenlere rağmen gelmemeli. hatta akp ye rağmen. bsg amk. bu kadar mı meraklısınız isan öldürmeye. bana diyeceksiniz ki eğer bu kişi sizin yok efenim şununuza bununuza bunu yapsaydı gene mi gelmemeli? evet gelmemeli. bu konu hakkında ölümle yaşam arasında filmini izlemenizi tavsiye eder ve çeker giderim.
ayrıca teorideki suçları ne yapacaksınız merak ediyorum.
ihtiyacımız olandır şu günlerde. acımadan öldürüyorlar küçücük suçu günahı olmayan çocukları. tecavüz ediyorlar. sonrasında ödül olarak hapishaneye girip ekmek elden su gölden yaşıyorlar. ceza bunun neresinde? peki adalet?
kaldırılmasını en çok pkk lıların sevindiği ve halende idam bir geri kalmışlıktır türküsünü söyleyenlerin korktuğu bir ceza türüdür apo nun idam edilmesine yaklaşılmışken pkk lıları saran bu hümanizmanın ve onları destekleyen ruhsuzların idama hayııır gösterileri halen kulaklarımda.
e be eşşeoğlu eşşekler, idam cezasını isteyenleri faşistlikle suçlayanlar...
aynı aileden 5 kişiyi katleden adamı neden 30 sene ben hapishanede bakayım? neden yükünü suşsuz insanlar çeksin? neden her bir boku siyasiniz için düşünecek kadar devekuşu beyinlisiniz? diye sormama neden olan ceza türüdür.
- yok! nerde! her şey bir anda olup bitiyor. adamı yerleştiriyorlar ve bir makinenin üzerinden şöyle kocaman bir bıçak, ağır ve sağlam bir şey, adı da giyotin, aşağı doğru iniyor... kafayı kesip geçiyor, öyle ki gözünü kırpmana bile zaman bırakmıyor. asıl korkunç olan, hazırlıklar. ceza okunuyor, hazırlıkları yapılıyor, bağlanıp ölüm sehpasına çıkarılıyor: işte tüyler ürpertici yanı bu! çevreye halk doluşuyor. kimi kadınlar bile geliyor. gerçi oralarda kadınların bunu izlemesini hiç onaylamıyorlar.
- kadınlara göre değil.
- elbette değil! elbette! böylesine korkunç bir görüntü!... suçlu, akıllı bir adamdı: korkusuz, güçlü. adı da legro'ydu. olgun bir yaştaydı ve biliyor musunuz, ölüm sehpasına doğru çıkarken, ister inanın ister inanmayın, yüzü kireç gibiydi; ağlıyordu. böyle bir şey olabilir mi? bu korkunç bir şey! kim korkudan ağlar? o güne dek ağlamamış, kırk beş yaşında bir adamın korkudan ağlayabileceğini düşünememiştim bile! bu yalnızca çocuklara özgü sanmıştım. ya o anda söz konusu insanın içinde ne fırtınalar kopuyordur acaba? yüreği acıyla eziliyordur... bu, insan ruhuyla alay etmekten başka bir şey değildir! deniliyor ki: "öldürme!" ama o öldürmüş diye onu da mı öldürmek gerekir? hayır, hayır böyle olmamalı! söz konusu olayı göreli bir ay geçti; ama hala her şey gözümün önünde. en az beş kez düşlerime girdi.
- uşak, neyse ki kafası kesilirken çektiği acı kısa sürmüş, diyebildi.
prens ateşli bir biçimde yine başladı:
- biliyor musunuz ne?.. şimdi sizin bu söylediğinizi herkes yineleyip duruyor. (uşak herkes, prens dosto. prens ile diğer herkese cevap veriyor dosto.) zaten giyotin denilen bu alet de işte bu yüzden yaratılmış. oysa benim daha o sırada aklıma bir düşünce geldi: ya böylesi daha da kötü ise? siz belki bu düşüncemi garip, üstelik de gülünç bulabilirsiniz... ama insanın düş gücü söz konusu düşünceyi de yaratabiliyor. şöyle bir düşünün: örneğin sana işkence ediyorlar; dolayısıyla yaraların var ve fiziksel acı çekiyorsun; bu da seni ruhsal acıdan alıkoyuyor; başka bir deyişle ölene dek yalnızca yaralarının verdiği acıyla uğraşıyorsun. oysa acının en büyüğü, yaraların ki değildir! acının en büyüğü, bir saat, sonra on dakika, ardından otuz saniye sonra ve de şimdi, hemen şu anda ruhun bedeninden ayrılacak ve sen insan olmaktan çıkacaksın, üstelik de bunu kesinlikle biliyorsun; en önemlisi de şu ki her şey kesin. başını bıçağın altına koyup bıçağın başına doğru nasıl kaydığını duyduğun o çeyrek saniyelik zaman dilimi ise, her şeyden korkunç. biliyor musun, bu benim uydurmam değildir. çok sayıda kişi de benimle aynı düşüncede olduklarını dile getirmişlerdir. ben bu düşünceye öylesine çok inanıyorum ki sözünü ettiğimiz konuya ilişkin kişisel görüşümü bildirebilirim: cinayet için cinayet işlemek, suçun kendisiyle kıyaslanamayacak ölçüde çok daha büyük bir cezadır. ölüm cezası verip bir insanı öldürmek bir haraminin işlediği cinayetten çok daha kötü ve korkunçtur. haramiler tarafından gece ormanda ya da herhangi bir yerde öldürülmek üzere olan insan son ana kadar kesinlikle kurtulabileceğine ilişkin umut besler; kimi kez, bıçak boğazını keserken bile kurban hala umut ediyor, haramilere yalvarıyor ya da kaçmaya çalışıyor. oysa ölüm cezasının gerçekleştirildiği sırada kesin bir biçimde kurtulma umudun elinden alınıyor; bu umudu taşıyarak ölmek ise, on kat daha kolay bir ölümdür. burada bir ceza söz konusu ve bundan kesinlikle kaçamayacağını bilmekten daha büyük ve korkunç bir acı dünyada yoktur. çatışma sırasında bir askeri silahların tam karşısına dikip üzerine ateş edin; o anda asker içinde hala bir umut taşıyacaktır; ana aynı askere kesinleşmiş ölüm cezası kararını okuyun: ya delirir ya da ağlar. insan doğasının böyle bir şeyi kaldıracak durumda olduğunu kim söyleyebilir? akli dengesini yitirmeden buna dayanabileceğini kim söyleyebilir? bu çirkin, gereksiz, yararsız yerme neden? belki de ölüm cezası kararını okuyup acıdan kıvranması için bir süre bıraktıkları sonra da yanına gidip: "al başını git, seni bağışladık!" deyip gönderdikleri bir adam vardır. (dosto'nun kendisi oluyor bu adam) işte bu adam bizi sözünü ettiğimiz konuda aydınlatabilir.
bizim memlekette her şey iki ucu boklu değnek gibi....
şimdi özgecan vahşice katledilince bakanlar dahil herkes idam geri gelsin diyor. vicdanen ben de katılıyorum buna...
ama düşününce bizim gibi fırsatçıların yaşadığı ülkede idam bir geldi mi, ipin ucu kaçar ve siyasi idamlar yeniden başlar diye de korkuyorum. baksanıza idam olsaydı eğer ve fethullah başarılı olsaydı tayyip'i asmışlardı. ya da tam tersi şimdiki durumda başarısız olsalar tayyip bunları teker teker sallandırmıştı. olmaz demeyin, olsa hangimiz ses çıkarabilirdik ki?!
gelmesi durumunda suçlularla birlikte suçsuzlarınd a asılacağında sanırım bir mutabakat var.evet adalet sisteminin bu kadar kıytırık olduğu bir ülkede bu normal.idam yerine kıssas cezaları daha güvenilir durmaktadır.