idam edilmesi gerekenlerin süt ve etle beslenmesinin ardından,Diktatör ruhlu yobaz kesimin çağdaş sesli gençlerinden kelle alınarak koleksiyonunu tamamlaması için yapılan organizasyonların bütünü.
Yanlış bir uygulama olduğunu düşünüyorum. Ortaçağ ve rejim cezalarını andıran bir uygulama.Hayatın diğer bir hayatla ödenmesi vicdan rahatlatmaz. Katilin hayatı boyunca çekeceği bir ceza daha adilanedir. Çünkü insanın özgürlüğü en kutsal varlığıdır. Ölüm ona bu özgürlüğü verir.
cezalar öncelikle ıslah edici nitelikte olmalı ve topluma kazandırmaya yönelik etki bırakmalıdır. bilim gösteriyor ki eğitim suç oranını düşürür. bunu kulak ardı edip de "öldürsek o kadar azalırlar ki" anlayışına sahip olmak kapalı alanda at gözlüğü takmak gibidir müjgan. nedir bu yıkım anlayışı arkadaş? cenap şahabettin şöyle diyor: zekasız kuvvet yıkabilir ama yapamaz. bilmem hiç ortak nokta buldunuz mu bu cümleyle aranızda.
caydırıcı cezaların yetersizliği bu ülkenin de başlıca sorunlarındandır. idam cezasının olmaması ve benzeri ağır cezaların olmaması sanki suçlulurı suç işlemeye daha da teşvik ediyor gibi en azından bazı ülkelerde öyle.
Türkiye'nin medeni ülkeler arasında yer almak istiyorsa sırt çevirmemesi gereken olgudur. gerekli falan da değildir. Eğer idam cezası çözüm olsa, bugün Çin, iran gibi ülkelerde değil AVrupa ve ABD'de uygulanırdı. Kaldı ki, dünyanın hiçbir ülkesinde idam cezasının olduğu ülkelerde suç oranlarının azaldığına dair bir kanıt da yoktur. ama idam cezasına çarptırılıp sonra masum olduğu anlaşılan çok kişi vardır.
idam cezası yeniden tck ya girmelidir. yaşama hakkına kasten saygı duymayan insanların hayatlarını bağışlama yetkisi kesinlikle devletin tekelinde olmamalıdır. insanların adalet sistemine duyması gereken güven zedelenmemelidir. tecavüzcünün , gözü dönmüş katilin üstüne birde bu halkın vergileriyle hapishanelerde beslenmesi tamamen insan haklarına aykırıdır. kısasda toplum için hayat vardır. insan hayatını , insan onurunu hiçe sayarak işlediği vahşetlerle hiçe sayan adama , insan muamelesi yapmak , mağdurun haklarını hiçe saymak, suç işlemeye meyili olan insanların önünü açmaktır. avrupa gibi kendisi dışında , hiç bir topluma insan muamelesi yapmayan , insanların kanını emerek kendini refaha kavuşturan , kendi mıntıkasının içinde dahi sırf müslüman diye bir halkın , katledilmesine seyirci kalan bir topluluk asla ve katta insan haklarından dem vuramaz . avrupanın hazırladığı beyannameler de insan haklarının tanımını yapamaz. insanların, başkalarının duyduğu acılarla acılanmamalarını hayretle ve esefle karşılıyorum.
kısırdöngüye ihtiyaç duyanların ileri sürdüğü iddiadır. şiddet uygulayan bireye şiddet uygulayarak toplumda şiddetin sona ermesi beklenemez.
michel foucault, hapishanenin doguşu adlı kitabında avrupa'da meydanlara toplanmış kalabalıklar önünde yapılan infazların ve işkencelerin ortadan kalkmasından bahsederken devletin kendini o suçtan farklılaştırma çabasını vurgular. cezalandırdığı suçun aynısını veya daha şiddetlisini uygulayan otoritenin meşruluğu tartışma konusu olacaktır.
işlenen şiddet suçlarına birer toplumsal yara olarak bakacak olursak, bir toplumun kendi geleceği için yapacağı en mantıklı yatırım, dışarıdan değil de kendi içinden çıkan o suçların işlenme sebeplerini araştırmaktır. bunun tek yolu da o suçları işleyenleri bu araştırmanın bir parçası yapmaktır. idam, o toplumsal suçun en önemli delilini ortadan kaldırmaktır.
idam cezası kaldırırsında ülkenin refah seviyesi yüksektir,ülkenin kültür seviyesi yüksektir,ülkedeki biinçli insanların sayısı çoktur öyle kaldırırsın ya da ülkendeki cezalar caydırıcıdır.ama ülkende 5 milyon üstünde işsiz varsa, okulu olmayan yerler varsa,cezaların caydırmıyıp tatil gibi algılnıyosa niye kaldırıldığını anlamak güç.
yaşama hakkının elinden alınanlarında yaşama hakkı elinden alınması gerekiyo. bu sadece öldürmek olarak algılanmamalı tecavüz, işkence vs.bunlarda travmatik ve psikolajik şeylerdir.altından kalkılması çok zordur hayatı boyunca aklından silinmiycek türden şeylerdir bence ölümden bile beterdir.
idam, suclulara birseyi yaparken 2 defa düsünme firsati verir. idam cezasi haksizsa babami bile kapsasa olmasi taraftariyim. tabiki bizim ergenekoncular gibiler basi cekerken böyle birsey düsünülemez.
idamın ömür boyu hapis cezasına göre daha fazla yaptırım gücü olduğunu hiç sanmıyorum. Ömür boyu bir odaya kapanmayı göze almış kimseyi, idam cezası durduramaz. Bir tecavüz olayının ortaya çıkması, o kişinin bütün aile ve iş çevresi tarafından dışlanmasına neden olur. Bunun üstüne hakkı ile verilmiş bir hapis cezası düşünülürse, bu kişi için oldukça ciddi bir kayıp olacaktır. Bunları göze alacak kadar kontrolden çıkmış birini idam cezası durduramaz. idam cezasının uygulandığı ABD'nin bazı eyaletlerine bakıldığında, idam cezasının suç oranını Avrupa ülkelerinin suç oranının altına indirmediği görülecektir. Hatta tam ters bir durum söz konusudur. Her türlü psikopatça olarak nitelendirilebilecek olay hala daha çok ABD'de çıkmaktadır. Yani, idam cezasının yaptırım gücü idam cezasını gerekli kılacak yeterlilikte değildir.
insanın yaşama hakkı kutsaldır. Siz devlet, yani en büyük otorite olarak idam cezasını uygularsanız, bu devletin altında şekillenecek olan yeni nesiller insan hayatının kutsallığını anlamayacaklardır. En büyük otorite, bir nevi devlet baba suçluyu toplumdan korumak ve rehabilite etmek yerine, suçlunun hayatına son veriyor. Bu durumda kurallara uyan bir bireyin gözünde insan öldürmek normalleşecek. Ne de olsa kanun koyucu için bile normal bir şey. Sık olarak insan öldürülen bir ortamda büyüyen kişi için insan öldürebilmek, bu ortamda büyümeyen bir kişiye göre çok daha kolay olacak. Siz devlet olarak idam cezasını uygularsanız, insan öldürmenin normal bir olay olduğunu yeni gelen nesillerin bilinç altına işlemiş olacaksınız. Yani, idam cezası insanı yok etmenin daha kolay olduğu bir ortama neden olur.
idam cezasının haklı sebeplerinden biri de suçluyu beslemenin getirdiği ekonomik külfet olarak gösterilmekte. Bu argüman insani olarak kabul edilemez. Kaldı ki, hapishanelerde bile suçluya kendi ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için, çalışma imkanı verilebilir. Yani, suçluya kendi emeğinden faydalanalarak, kendi ihtiyaçlarını karşılama imkanı sunulabilir.
idam cezasının istenmesinin nedenlerinden biri de, idamı isteyen kişinin o anda suçu işleyen kişiye karşı verdiği duygusal tepki, yani ona beslediği kindir. Cinayet suçlarının bir çoğunun altında da aynı kinin olduğunu düşününce, ortaya ironik bir durum çıkıyor. Bu ironin oluşması, bu kişinin idam cezasını istemesini haksız kılmaktadır.
Bir de idam cezası istenirken, suçlunun hapis cezasına zaten razı olacağı, "canıma minnet diyeceği" varsayılıyor. Bu nedenle idam cezasının yaptırım gücü olacağı söylenebiliyor. Ömür boyu özgürlüğünü kaybetmiş, bir kodese tıkılmış insan, dışardaki yaşamında ne tür koşullarda yaşıyor olabilir ki, hapisi canına minnet olarak görsün!? Gerçekten dışarda o kadar olumsuz koşullar içindeyse, bu durum kişinin idamı hak etmesini zaten geçersiz kılar. Toplum bu kişinin en temel insani gereksinimlerini karşılayamıyorsa, işlenen suçta toplumun da payı vardır.
Ne yazık ki, günümüz Türkiye'sinde adi suçlara karşı verilen cezalar oldukça yetersizdir. Bu da, toplum nezdinde idamı haklı görmek gibi bir yanılgıya neden olmakta. Ayrıca yaşam koşulları bireyi kolayca suça itmekte ve devlet suçluyu rehabilete edecek ortamı oluşturmaktan oldukça uzakta. Bu durum da, idamın haklı görünmesine neden olmakta daha doğrusu toplumun yanılgıya düşmesine neden olmakta.
idam cezasının uygulandığı bir toplum uygar bir toplum olamaz. idam cezası insan hayatının kutsallığına vurulan bir darbedir ve kabul edilemez.
tartışılması ve orta yolun mutlaka bulunması gerekli bir durumdur. idam hangi şartlarda olmalıdır, hangi şartlarda gerçekleştirilmemelidir belli olmalı. en son iran'da cinayet nedeniyle idam edilen genç bir kızın gözyaşları aklıma gelince idam cezasının geri getirilmesini ancak hangi şartlarla olması gerektiğinin sınırlarının da net olarak çizilmesi taraftarıyım.
Mardin katliamı örnek verilmiş. Söz konusu örnekte olduğu gibi bariz olaylarda kesinlikle idamı savunmaktayım. Özellikle çocukların canına kastedenlerin bir an dahi nefes almaması gerektiği kanaatindeyim ancak her cinayet idam gerekçesi olmamalı aynı zamanda diye düşünüyorum.
zamanında insanlık suçu işlemişlere,
insanlıktan nasibini almamış kişilere bu düzeni korumak adı altında verilmelidir.
idamı kaldırmak bir şeyi çözmez daha çok adam üretir.
zamanında idamın ve soykırımın alasını yapmış olan avrupa birliği ülkelerinin bize dayatmış olduğu idam cezasının kaldırılması hadisesinden ve yasalarda bulunan iyi hal vs gibi nedenlerin katkısıyla 5 adam öldürüp 15 sene yatanların, cezaları bitip hapisten çıktıktan sonra yine bir cinayet işledikleri bi ülkede, insanın içi el vermesede bazen çileden çıkıp gerçekten geri geldin dediğimiz hadise.