biz zaten iç sesimle hep kavga ederiz. en büyük tartışmalarımız genelde insanlarla dalga geçme egilimim yüzünden başlıyor, yalanlarım ise hislerimle ilgili oluyor genelde. bir diyalogumuz:
Merdivenlerden inerken,söz konusu adamın arkası dönük.
i.s.:içim bir hoş oldu adama bak.
t:ay sıradan biri işte
i.s.:bacakları dikkatini çekmedi yani?
t:Hayır erkeklerin bacaklarına bakmam, ama bacakları çok güzelmis, duruşu acayip etkileyici.
i.s.:bacaklara bakmıyordun di mi?
adam önünü döner. ben merdiven trabzanına tutunurum, tutunmasam oracıkta düşerdim, o kadar etkilendim, nefesimi veremedim o derece...
i.s.:sıradan bir adam için fazla tepki vermedin mi?
t:kes sesini hic bir şey hissetmiyorum, hem ona bir sey hissetmemeliyim.
i.s.:sana bir sey hissettin dememistim zaten ama...
adam merdivenlerden iner. arkasından uzunca bakarım, bir arkadaşla karşılaşırım.
arkadaş: kahve alıcam gelecek misin?
t:benim canımda kahve istiyordu zaten geleyim bari.
i.s.:senin canın adamı istemesin sakın.
t:hayır kahve istiyor sus.
Bir de iç sesin bize söyledigi yalanlar vardır, umut verir...
-aglama yeter artık , her şey güzel olacak, o da senin olacak tamam mı? sen güzel bir kızsın, güzelliginle elde edebilirsin onu. hem yaptıgında da yanlış bir şey yok kimse aşık olacagı kişiyi seçemez.
iç sese not: pis yalançı. güzellik bir bokuma yaramadı, yanlış oldugunu da ikimiz de bal gibi biliyoruz, ve asla benim olmayacak boşuna umut verme bana. unutmama yardımcı ol.