Dersane ve özel yurtların sıklıkla başvurduğu yöntemdir. Yalnız evinin öylece açılıp girilmesi kanunsuzluktur. Ikameti aldırmamış olsanız ve o an evde kiracınız olsa bu yapılan durumun sorumluluğunu kim üstlenecek? Kanunları o kadar da iyi bilen biri değilim ama bunun gibi durumlar mantığıma sığmadığından hep kanunsuz geliyor.
Adalet kavramı kişisel ahlaklarla ölçülemese de bu yapılan kanımca kanun adı altında kanunsuzluk. Emin olmak için araştırılmalıdır. Bir de yeni yasaya göre icra gelen kişi dilediği gibi borcunu taksitlendirebilmektedir. Haciz söz konusu değil diye hatırlıyorum.
Sıkıntılı bir süreçtir. ödenmeyen borçlar olduğunda evinize veyahut işyerinize (bkz: tebligat) yolu ile bildirilerek süreç devam eder. ödememe gibi bir olay yaparsanız sürekli davadan davaya çıkma olayı söz konusu olabilir.
dersaneyle ilgili meselede takip yapılabilmesi için bütün şartlar uygun hale gelmiş. borçlu şahısların ellerinde borcun ödendiğine ya da olmadığına dair bir belge bulunmadığından itiraz edilse dahi sonuç alınması zor. kaldı ki kambiyo senetlerine dayalı alacaklarda itiraz takibi ve haczi durdurmaz. tebligatın muhtara yapılması ise yine yasalara uygundur. eğer haczedilen menkullerin içinde borçluya ait olmadığı kanıtlanacak bir mal var ise bununla ilgili tetkik hakimliğine istihkak davası açılabilir. eşyaların iadesi ise alacaklı ya da vekilinin dosyaya talepte bulunması ve yahut açılan istihkak davasının kazanılması ile mümkün. yani ha diyince eşyaları borçlu teslim alamaz. borcun ödenmesi hususunda ya anlaşacak alacaklıyla, ya taahhütte bulunacak (taahhüdü ihlal hapis cezası gerektirir). diyelim ki malların iadesine alacaklı taraf rıza gösterdi. bu durumda haciz ve muhafaza masrafları ile yediemin ücretini talep edeceklerdir. bu tür durumlara hazırlıklı olmak gerekir.
internette 3000 tl den aşağı borçlarda, haciz yapılmaz, tüketici merkezine başvurlur diyor.. peki vatandaşın 3000 tl az borcu için haciz yapılması anayasanın eşitlik ilkesine aykırı değil mi?
neden adrese değil de muhtarlığa yapıldığı araştırılmalıdır, bir avukata bu konuda danışılabilir, postacı keyfiyen tebligatı direk muhtarlığa bırakamaz, adresinizde bulamazsa ya da tebellüğ etmediğiniz durumlarda muhtarlığa bırakabilir. Bir çakallık söz konusu gibi ama bir avukata danışmakta fayda var.
izmir delta dershanesine bir taksit ödenmemiş, 2012 yılında, aslında son dört ay öğrenci derse katılmadığı için çocuğun annesi dersane müdürüyle konuşmuş, o da anlayışla karşılamış, seneti vermemiş ama "borcu yoktur" diye bir kağıt vermiş..ancak aradan çok zaman geçtiği için o kağıt kaybolmuş. olay öylece kapanmış.. aradan iki buçuk geçtikten dersaneden borcunuz var diye bir telefon gelmiş.. kadın kalkıp dershaneye gitmiş.. müdürü bulamamış, oradaki görevli elamana durumu not aldırmış, o da müdüre ileteceğini söylemiş.. ve aradan üç yıl geçtikten sonra bir gün eve gelince evinin açıldığını, ve evinden dikiş makinası ve çocuğunun bilgisayarının alındığını ve icra memuru imzalı bir kağıt bulmuş.. kağıttaki numarayı aradığında, tebligatın yapıldığını adrese değil de, muhtara yapıldığını, kanuni işlemin böylece tamamlandığını söylemiş... ve masrafın bin lira civarında olduğunu da eklemiş... 220 lira bir para için evin açılması, evdeki eşyaların götürülmesi kanuni midir?
avukatlar için tam anlamıyla ameleliktir. hele bir de banka, kurum takiplerini alıyorsanız aha da üçcüz beşyüzlük birsürü takip. insani avukatlıktan soğutur. çünkü icra takibi yaparkensürecin yüzde 90'ında icra müdürlüğünde icra müdürüyle muhatap olursunuz ki icra müdürleri oranın kralıdır ve değil hukuk fakültesini bitirmek, doktora yapmış olsanız bile size artistlik yaparlar, azarlamaya kalkarlar ve çoğu ezik avukat da bunlara eyvallah çeker.
"her hukuk fakültesi mezunu bir gün mutlaka icra takibi başlatacaktır" bu da özlü sözümüz olsun.
