iclal aydın ın tuna kiremitçi için yazdığı yazı

entry54 galeri0
    54.
  1. şov amaçlı yazılmış yazıdır. he canım çok seviyordun ama bize ne ona gönder yazıyı bize değil.
    2 ...
  2. 53.
  3. ikisi için ben de bir yazı yazıyorum. her hangi bir kavramı başka bir kavrama benzetmeden, o kavramları kişileştirmeden, sıfatlara boğmadan. şudur;
    ikiniz de bir şeyler yazmasanız olur aslında, hadi illa yazacaksınız yayımlamasanız da olur, biz üzülmeyiz ki.
    (bkz: ben yazma demiyorum hobi olarak gene yaz)
    2 ...
  4. 52.
  5. zamanında yürekten üzüldüğüm yazıydı. o zamanlar sadece üzülmekle yetinen ben şimdilerde anlaya da biliyorum.
    1 ...
  6. 51.
  7. afacan güneş sarısı dediği şey nedir acaba? düşündüm taşındım, aynı saçmalıkta bir örnek buldum kendimce. hani teletubbi'lerde günün sonunda batan güneşin için afacan bir yavrucak vardı ya, herhalde olsa olsa o olabilir dedim.*
    iclal aydın'ın diğer saçma tanımlamaları için;
    (bkz: iclal aydın saçmalamaları)
    0 ...
  8. 50.
  9. bitmiş bir ilişkinin hesaplaşmalar içinde, devamı niteliğinde yazılmış ve insanı kusturabilecek nitelikteki yazılar silsilesinin şu an için en sonuncusu.
    yazılı medyamızın halini de görmek açısından mükemmel bir örnek! örnekler çok fazlaca var zaten. bu insanlara köşeler veriliyor ve onlar hesaplaşmalarını millet okusun diye yazabiliyor! helal olsun, tebrikler.
    (bkz: şbsg)
    0 ...
  10. 49.
  11. 48.
  12. (bkz: iclalcim çok güzel çıkmışsın)
    depresyon krizleri,orta yaş sendromları yakışmış sana, canım benim ya çok tatlı.
    3 ...
  13. 47.
  14. küçük burjuva "hesaplaşması".
    1 ...
  15. 46.
  16. iclal aydın'ın ne denli kalitesizleştiğini gösteren yazı.

    adam ...
    kadın ...
    bunları zaten kullanmıştı adam, kadın ve çocuk adlı yazısında.
    oysa daha iyi, daha içi dolusu bekleniyordu kendisiden
    ama demek ki yazar, egosal yazılar yazmadan önce güzeldi.

    bir ilişki yaşamışsın, bitmiş, geçmiş.
    şimdi sana biten ilişkiyi değil de ilişkiyi bitirdiğin adamın karakterine hakaret etmek mi yakışır?
    herkes kendine yakışanı yapıyorsa, yakışmıştır iclal'e.

    sonra neden ağlayanın bir ''kürt'' olduğu o basit satırların arasına sıkıştırılmış.
    bu ülkede bu kadar basitleşti ve ucuzlaştı mı ki etnik kimlikler?
    yani bir ayrılık arkasından ağlayan kadının türk, kürt ya da amerikalı olması bir şeyi değiştiriyor mu ki?
    bu mudur sanatçının ödevi?
    bu olsa olsa satırlara sığdırılış ayrımcılık tohumlarıdır.
    tamam iclal kızımız açılım toplantılarına katılıp konuşmalar yapıp kürt olduğunu gururla söylüyor.
    ha söylememeli mi?
    elbette söylemeli.
    ama başbakan'ın da dediği gibi yalama olmuş türkiye'deki bazı şeyler.
    ben kürdüm demek de yalama olmaya başladı ne yazık ki.

    bir kürt kadını biten bir ilişkinin ardından normal bir insandan farklı bir tarzda yas tutuyorsa o ayrı ama her insan gibi üzülüyor ve ağlıyorsa burada bu gereksiz ve özensiz yazıda bu etnik ayrıntıya ne gerek var anlaşılmış değil.
    1 ...
  17. 45.
  18. teşvikiye bebek demedim
    etiler yokuşunda mola bile vermedim
    nerde diye inledim
    hem medyatik hem doğru erkeğim
    isterimki tarafından sevilip de öpüleyim
    hiç unutmam o günü
    mor perşembe değildi
    kırmızı pazartesi de hele ki neymiş ıyyyyyyyyyy
    hiç okuyamam kendisini
    ay lafım yarıda kaldı nerde kalmıştım
    ay vallahi işte o gün aşk rengi cumartesiydi
    alışveriş yorgunu iclal
    luis vitton senin arzu kaprol benim
    aldı soluğu bebek kavede dinlensin diye tenim
    bir de baktım ne göreyim
    karşı masada konuşlanmış doğruların doğrusu
    bilboard erkeğim
    ay bir baktım az sonra
    saat sevgiyi çiçek geçe
    masamda kırmızı bir gül ama hiç de mahzun değil
    yanında da bir roman
    yazar üstünde el aman
    aşk neyin kısaltması?
    altında bir yazar ismi
    bendeniz tuna kiremitçi
    olsam da edebiyatın düldülü
    fikrinizin ince gülü
    bir garip yanlış romancı
    olmak ister gönlünün şen bülbülü
    elimdeki çayı döktüm
    doğru erkeğime çapkınca güldüm
    dedim ömrüm boyunca seni aradım durdum
    ararken de boş durmadım
    yanlışlara vurdurdum
    sar beni ebediyen
    edebi kollarınla
    di en ar da çok satan
    doğru erkeğim benim
    1 ...
  19. 44.
  20. yazının bir yerinde 'alışık olmadığı bir dürüstlüğü kaldıramayacağını' demiş. ben bundan, 'alışmadık götte don durmayacağını' anlıyorum. biliyor yani.. postmodern zühre, sus kendini çok sevdirmeden.
    0 ...
  21. 43.
  22. iclal in kukusu tuna nın pipisinden daha dramatik bir metin okuma yok bu yazıda.

    lakin onları okuyan ve lanet bir özenti ve lanet bir koşullanmış empati ile

    onlar gibi olmayı düşleyen özleyen isteyenler için,

    çok dramatik ve "çetin" bir "metin" çözümleme var.

    ya da yok...

    aslında.
    2 ...
  23. 42.
  24. 41.
  25. okuduktan sonra boşuna vakit kaybettiğinizi anladığınız yazı.
    2 ...
  26. 40.
  27. vaziyeti toparlama çabasıdır.
    '' ben çok sevdiydimde ondan oldu rerörö '' sohbetidir manikür yaptırırken elini uzattığı kıza anlatır gibi.
    bir nevi hırsını çatlayıp patlamasını ifade etme arzusudur.
    eller havaya eğlencelerinde '' toz pembee hayaller vardıı pembesii gitti tozu kaldı ''eşliğinde böğüren ellerini havada tuhaf şekilde sallayan kızların, birbirlerine sırt sırta dönüp coşkun figürlerle bel kırıp kalça sallarkenki
    hırslı bir '' o-o-ovvv sendenn çok var '' haykırışıdır.
    o kızcagızların yüzündeki '' çook gördük geçirdik olm biz, bu da geçer, ama sonuncu acı koydu ühüühühühü '' ifadesidir.

    tuna kiremitçi ile iclal aydın aşkımsısından da
    daha başka bir şey beklenemezdi zaten.
    2 ...
  28. 39.
  29. bu yazıyı bir şekilde charles bukowski okusaydı kesinlikle kurumuş bok derdi.
    3 ...
  30. 38.
  31. içimde, iclal aydın'a "siktir git bi çay koy gel" deme isteği uyandıran yazıdır. fakat çayı da yazıları gibiyse ondan da vazgeçtim ben.
    3 ...
  32. 37.
  33. hay kafana tuna nın kitapları kadar kiremit düşsün de bayıl. Veya vazgeçtim o kitapları oku- nasılsa bayılırsın.
    2 ...
  34. 36.
  35. (bkz: evlerin ışıkları bir bir yanarken) isimli son kitabının neredeyse tamamını kapsayan yazılardır. o kadar açık ki, tuna dan önce tuna dan sonra.
    3 ...
  36. 35.
  37. son söz vaktidir şimdi; bütün sevenler için yalın söylüyor:

    mutluluk yürekli olana yakışır... başka söze gerek kalmamış yazi.
    3 ...
  38. 34.
  39. hani insan sever ya,vatan millet sakarya,şirincilikten ekmek yer ya...diye giden şiirimsi kompozisyonumsu iclalin içinde patlayasıca kelime parçaçıkları.
    arkadaşım aşk mı yaşadın ayrılık mı yaşadın?bize ne?
    sokma milletin gözüne gözüne!
    belli yazmışın özene bezene,
    ama sçayım senin bitirme tezine!!!

    al!demekki isteyince her türk evladı şiir yazabilirmiş.şimdi bi hatun kişi bulayım sonra hemen ayrılayım ve bunun acilen en duygusalından yazayım.
    3 ...
  40. 33.
  41. 32.
  42. hayal kirikligi yasadigi andan itibaren yazdigi yazidir.
    1 ...
  43. 31.
  44. 30.
  45. Yaşamayan anlamaz yine de. Erdem cümleleri kurmak kolaydır aslında. Ama insan biriyle birlikteyken de başkasını sevebiliyor. Biriyle birlikten de başkası tarafından sevilebiliyor Ve eğer açşa o sevgiye, ilgiye ya da şevkate kendini kaptırabiliyor. Yanlış olduğunu bilse de, yaşadığı toplumun ya da genelin ahlak kurallarına ters te olsa kaptırabiliyor kendini. Kendine kızsa da, kendini aşağılasa da içi yine ona kaçıyor. Aşkın gözü kördür derler. Yaşamayan bilemez. Hakikaten kördür. Ne arkadaki eşi görür, ne adamın çelişkisini ne de yeni doğmuş ya da yeni doğacak bir bebeği. Ruh ihtiyacı olanı arar, bulduğunda da bedeni dolduran enerjiyi basıverir damarlara. Biz, birbirlerine neler söylediklerini, kaç defa olmaz bu iş dediklerini, kaç defa bir daha görüşmeyelim dediklerini bilemeyiz. Suçlarız, ama sormak ta gerek Şener Şen'in Banker Bülo filminde devamlı dediği gibi "yaptın, yaptın ama de bakalım neden yaptın". Sadece kadını suçlamak ne kadar doğru o ise başka bir tartışma konusu. Buradaki kadın yeni doğmuş bir çocuğu olan adamı mı ayarttı acaba ? belki de yeni doğacak çocuğu olan adam ona şimdiye kadar bir erkekten duymadığı ama hep te duymak istediği cümleleri kurdu o yazar yeteneği ile.
    Belki de kadın çıkarıldı yoldan. Bilemeyiz. Ben ilişkinin nasıl bittiğini değil de nasıl başladığını merak ederim. Güzel tarafı odur. Bir başka filmden örnek vermek gerekirse Don Juan de Marco filminde Johnny Depp üstad Marlon Brando'ya sesleniyordu "sadece aşk için, onu bulmak için yaşıyoruz" diye. Onu bulursan da kolayca arkasını dönemiyor insan da. Bazen bir bakışa, bazen bir dokunuşa bazen de bir kelimeye kapılıp akıyor. Bütün büyük aşklar acıyla bitmiştir. Özellikle yazın dünyasında. Bu iki insandan birini suçlamak şimdi biraz da Jülyet'e ya da Romeo'ya neden o kadar uygun insan varken düşman aileden birine aşık oldun demek gibi. Aşkın algıları mantık kapısından geçmez.
    5 ...
© 2025 uludağ sözlük