başkasına servis yapacaksak eğer ki ondan gayrısını bilmeyiz, "bu sefer koydum bir yerlerine" diye sinsi sinsi mıkırdanmaktır. 9 dubleden sonra merdivenlerden tepe taklak yuvarlanmasını kahkahalarla izlemek de cabasıdır.
ya da şöyle yaklaşırsak olaya;
malt viski bardağına, sadece renk verecek kadar redbull koyup gerisini cin ile doldurmak sureti ile patrona güzel bir kıyak geçmiş olursunuz. zaten o saate kadar yudum yudum birkaç arjantin devirmiş olan sevgili patronumuz bunu bir cila değil zımpara olarak algılayacaktır. zira "bak bi bak ne biçim birşey yapmışsın böyle ya hu" deyip içkiyi önünüze iteleyecek kadar cins hareketler yapmaya başlar. "yok patron ben biliyorsun kullanmıyorum" desen de "iç ya iç de bi gör kaç bucak yaptın beni diye" söylenir, ısrar eder. kesin ve kat'i tavrınızla "iç ya bir kere" diyen mokorlamış patronunuzun ısrarını püskürtür ayriyetten içkisini bitirmeye ikna edersiniz.
ve savaş sizindir. patron ayağa kalkınca dalgalanır, ağzındaki sigarayla döner, döner, döner ve şiştırpan gibi yere devrilir.
