aynı lafı diyoruz, birimiz şam'da birimiz bağdat'ta gözümüzü açıyoruz. içinde insan olmayan için içkiye gerek yoktur. maraş'ta(1978) hamile kadınların karnını yararak bebeği çıkarıp duvara çivileyenler, sivas'ta 1993(15 yılcık önce) insanları diri diri yakanlar alkollü diye kolonya bile sürmeyen tiplerdi. bu hayvanların bir de içtiğini düşün. işte bu laf bunlaradır, çöpe işeyenedir, kendini ayıkken de bilmeyenedir.. bunlar hayvanlaşır. içinde insan olanın korteksi de insandır. içki katalizördür. ne isen onu arttırır; insansan da hayvansan da.
her insan için geçerli olmayan yorumdur. içkinin başka zararları vardır, evet ama, çok içtiği halde efendiliğinden bir şey kaybetmeyenleri çok gördük. aynen, ağzına bir damla içki koymayan hayvanlar gördüğümüz gibi.
içki içen norm'larını al norm-al ol der normal olmak istemediğinden, olmadığından içer. içmekten korkan, hayatı boyunca içmemiş, içindeki hayvanatı çıkarmak için içkiyi kullanan örneklerle gözü korkmuş insana göre içki insanı hayvanlaştırır. aslında içki bahanedir. tıpkı her boku yiyip, sabiye tecavüz edip, öz kızının ırzına geçip, hile hurda yapıp suçu şeytana atmak gibi. oysa şeytan içindedir insanın. içinde insan olanın korkmasına gerek yok. bu kadar basit.
şimdii.. hayvanı bi gözlemle bakalım sevgili biraderim, bi de insanı gözlemle. gözlemledin mi? hah, gözlemledinse hangisinin başlıkta anlatılmak istenen hayvan tanımına daha yakın olduğunu da anlamışsındır sanırım. bak sadece sanıyorum, halâ emin değilim senden. sanmak bizim işimiz zira.
durum buyken buysa eğer, o hayvanlaşan güzelliği gönder gelsin canım. burdayım ben. yirim şahsını salına salına gelenin. endamını edasını da yirim. yaparım.
içki insanın içindeki hayvanı ortaya çıkarır. tabii hangi hayvan uyuyorsa içinde: kedi, kaplan, eşek, insan* da olabilir. içinizde insan varsa, içince çıkan animalianat da insan olur. gö*züne güvenmeyen içmesin, gölge de etmesin.
"icki insanin icindeki hayvani disari cikarir" anlamini cikardigim basliktir. bu hayvanlar duruma, ortama, ruh haline gore degisir. kus, kedi, uc uc bocegi gibi hayvanlarimla bizzat tanismisligim vardir. bir de her ictiginde, sadece psikopat hayvanlarini cikaranlar vardir ki, allah dusmanima vermesin.
''Dostlarının baskılarıına dayanamayan Baba Erenler, camiye gitmiş,
hocanın vaazını dinlemiş.
Hoca, içkinin kötülüğünü anlatmak için aklına ne geliyorsa söylüyormuş.
Bir ara şöyle demiş :
-Bir eşeğin önüne, bir kova su ile bir kova şarap koysanız, hangisin içer?
Elbette ki su içer. Peki eşek niçin şarabı içmez?
Bektaşi dayanamayıp seslenmiş:
-Neden olacak, eşekliğinden...''
kbk: nineee, bugün bu kadar yeter, hadi içme artık.
n: ...
(1 saat kadar sonra..)
kbk: nine, senin kulakların neden bu kadar büyük?
n: seni daha iyi duyabilmek içiin!
kbk: peki nine, gözlerin neden bu kadar büyük?
n: seni daha iyi görebilmek içiin!
kbk: peki nine senin burnun neden bu kadar kocaman?
n: seni daha iyi koklayabilmek içiiiin!
kbk: nasıl yani? nine senin dişlerin de tazı gibi olmuuuş!
n: hammmmmmmmmmmmmm! *
şuurlu faaliyetlerin merkezi beyin kabuğunu devre dışı bırakarak veya etkinliğini zayıflatarak kontrolü öfke ve cinsellik gibi ilkel faaliyetlerin merkezi amigdalaya verir. yani hayvanlaştırır.
içki insanı her zaman hayvanlaştırmaz ama hayvanlaştırdığı da çok görülmüştür, diyeceğim tespittir.
içki yüzünden kazaların olduğu, içki yüzünden dağılan ailelerin olduğu, içkiyi fazla kaçıranların bazen tuhaf hareketler yaptıklarını, hiç bir şey değiştiremez.
