icinde bulunulan ani yasamak

    9.
  1. Adına "hayat" denen, arka sokağı olmayan son durak veya başlangıca kapı açan ilk durakta beklerken "Anı yaşamak" hesap ederek anlamaya çalışmak yerine "an" a kendini teslim ederek anlamak... çoğunlukla ikincisinin varlığını fark ederiz de bir türlü yaşayamayız. Hep ya geç varırız, ya da çok erkenden orada. Hayat "an" ların toplamından, "şimdi" nin sürekliliğinden ibarettir. an ı yaşayamadığımızda, hayatı da ıskalamış oluyoruz. Geriye endişe küpü, nörotik bir varlık bırakırız. endişe küpü yaradılışımızı çeşitli zeka oyunları ile sis perdesi arkasına gömmeye çalışırız.
    Bu sefer de daha beter "an" dan koparız. Zaman, mekan ve yer çekiminden sıyrılmış "an" ın hep içinde yaşayıp, onun çok az tadına varabilmek ıskaladıklarımın en başında gelir.
    Keşke "an" içine gark olup eriyebilseydim! Jorge Luis Borges şiirinde bunu ne güzel anlatmış.

    Eğer yeniden başlayabilseydim yaşama.
    ikincisinde daha çok hata yapardım.
    Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım.
    Neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar.
    Çok az şeyi ciddiyetle yapardım.

    Temizlik sorun bile olmazdı, asla. Daha çok riske girerdim.
    Seyahat ederdim, daha fazla.
    Daha çok güneş doğuşu izler, daha çok dağa tırmanır,
    daha çok nehirde yüzerdim.
    Görmediğim birçok yere giderdim.
    Dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye.

    Gerçek sorunlarım olurdu. Hayali olanların yerine.
    Yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardandım ben.
    Yeniden başlayabilseydim eğer, yalnız mutlu anlarım olurdu.
    Farkında mısınız bilmem. Yaşam budur zaten: Anlar sadece anlar
    Sizde anı yaşayın.

    Eğer yeniden başlayabilseydim.
    ilkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım.
    Ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla.
    Bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır.
    Çocuklarla oynardım. Bir şansım daha olsaydı eğer.
    Ama işte seksen beşindeyim ve biliyorum...
    Ölüyorum.
    4 ...
  2. 1.
  3. kafamızın salim olması büyük ölçüde içinde bulunduğumuz anı ne kadar yaşayabildiğimize bağlıdır. bir gün veya bir yıl önce neler olduğunun önemi yoktur. var olduğumuz yer içinde bulunduğumuz andır. geçmişteki sorunlarımız ve geleceğe yönelik kaygılarımız yaşadığımız ana hükmettikçe bizde kaygılarla dolu bir ana gireriz. bu durumda iken hayattan zevk almayı, önceliklerimizi ve mutluluğumuzu ileri bir ertelemek gelecekteki günümüzün bugünden daha güzel olacağı hissine kapılırız. biz kendimizi başka planlara kaptırmışken göz açıp geçinceye kadar çocuklarımız olur, sevdiklerimiz bizden uzaklara taşınırlar, kimisi hayatını kaybeder. yani hayallerimiz uçup gidiyordur, bunun için hayatın hiçbir evresini ıskalamamalıyız.
    3 ...
  4. 4.
  5. her insan için mümkün olmayan bir durumdur çünkü dahiler, bebekler-çocuklar ve deliler dışında kimse anı yaşıyamaz.
    2 ...
  6. 11.
  7. çoğu zaman geçmişi ve geleceği düşünmekten farkına varamadığımızdır.
    2 ...
  8. 17.
  9. hayatı tek kişilik yaşıyabilenlerin lüksüdür. üzerinde sorumlulukları olan, başkalarının hayatını da düşünmek zorunda olan insanlar, hep bir adım sonrasını, bu adımın getireceklerinin faturasını da düşünmek zorundadırlar.
    1 ...
  10. 6.
  11. 5.
  12. başka türlüsü zaten mümkün değildir yaşadığımız an içinde olduğumuz andır.
    1 ...
  13. 7.
  14. içinde bulunduğumuz anın kıymetini bilmiş olsak bu dünya daha yaşanılası biyer olurdu. biz beceremiyoruz bu işi.
    0 ...
  15. 8.
  16. geçmiş ve gelecek mefhumu olmayan dolayısıyla da anı yaşadığı varsayılan diğer bir mahlukat da hayvanlardır efem, lakin anı ne şekilde yaşar ne şekilde algılarlar orası meçhul.
    0 ...
  17. 3.
  18. nedense yapılamayan şey. ya geçmişteki yaptığımızı pişmanlıkları düşünürüz ya da gelecekte yapacağımız iyi şeyleri.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük