her gördüğün sakallıya dede dememekle eş durumdur.yani başını her örten kişinin ciddi anlamda şuurlu olduguna inanmak, sonra da çeşitli paradokslar ortaya koymak çok saçma olur.
başını kapatan insan belki bunu geleneksel bişey olarak algılar, belki gerçekten şuurundandır olayın inancı gereği kapatmıştır başını, belki de yukarıda ki örneklemede oldugu gibi bilinçsiz örtülüdür.bilemezsiniz ama bildigimiz bişey var ki o da her başörtülü insanın maalesef bu ülkede aynı damgayı yemesidir.merak ediyorum başörtüler olmasaydı bunca insan kendine neyi mesele edinecek neyin üzerinden prim yapmaya çalışacaktı...
asıl çelişkide şudur, bunu dert eden insanlar acaba kaç tane başörtülüyü yakından tanıyolar ki haklarında ileri geri bu kadar rahat ve oldukça emin(!) konuşabiliyolar.sanki iç dünyalarına girdiler sanki yanlarında yaşıyolar çok ilginç tesbitler.
zaten başını kapatıpta diger tarafını açan insanların bilinçli bir şekilde örtünmediğinin ayrımını bir çocuk aklı bile yapar..ama maalesef sanırım algılayamanlar var..bir de sıkma baş nedir yahu?bu ne demektir henüz sıkma başın ne demek oldugunu kendileri bile anlayamayan ve de aktaramayan cumhuriyet gazetesi zihniyetinin yaptıgı şu işe de bakın...
(bkz: 'öteki'ne tahammülsüzlüğün zirve yapması)
seksi fotoğraflar için tıklayın ibaresini arattıran söylem. cidden hayal ettim ama fotoğraf linkini göremeyince küçük emrah bakışlı hayal kırıklığımı yansıttım odama, boş duvarlara...
erekte olmuştum lan resmen başlığı okuyunca!
inançsızlıktan doğan boşluğu, inançlara ya da değerlere saldırarak doldurmaya çalışmak ne kadar akıl kârıdır, orası bilinmez.
şöyle bir durum da var; ben inanmıyorum açıkça söylüyorum ulan, o da inanıyorsa ona göre davransın hezeyanı da; götle güldürmekten başka bir işe yaramıyor. hatta onu da geç; bundan bana ne? ve sana ne?
eğer hatunun içi görünüyorsa ve güzelse bak; yürü önüne... ya da bakma... bakarsan ekime bakmazsan skime kadar yolun var demiş ünlü yunan filozofu zeyna ablamız. zeyna'nın; skime kadar yolun var demesi de ayrı bir felsefe konusudur, onu ilerleyen haftalarda işleyeceğiz...
her neyse, inanç-beyaz dar pantolon (ama içi gösterecek) türbana geri dönecek olursak, ben yine erekte olacağım, bak kalkmışın dini imanı olmazmış ona göre... dur toparlayacağım; bir insana neden inanıyorsun, inanmıyorsun sorularını sormaya kimsenin hakkı olmadığı gibi; bir insanın olmadığı gibi görünmesinin ya da olduğu gibi görünmemesinin sorgulamasını yapmaya da kimsenin hakkı yoktur!
her koyun kendi bacağından asılır, her koyun kendi kazanında yahni olur... ha sana göre sadece ölür, hesap vermez vs...
sonuç itibariyle, sana göre süt bana göre çikolata ama mütabık olmamız gereken tek şey; sütün ve çikolatanın hesabını ne sen sorabilirsin ne de ben... demek ki neymiş; haddimizi bilmemiz gerekiyormuş ha yine de bilmezsen burada yine zeyna abla devreye giriyor; ekim kasım falan fistan...