"bütün oğuz atay okuyorum diye kayıtsız/ umursamaz gezen malları kenyaya uçurmak için nasıl bir kampanya başlatsam, bunu insanlara nasıl anlatsam?"
diğer ses:
" siktir et zavallı onlar"
öbür ses:
" amına koyiyim ses senin bi boka yaradığın yok"
-hımm deplasmanda golü yok ki bunların ( üst biteerrr)
-oo bunların da maç başına bir golü varmış ( üst biterr)
-ulan içimden bir ses üst bitecek diyor , üst yazayım .
-0-0 bitmiş mına kodunumun maçı. (.......)
insanların çoğunun dinlemediği sestir mantıkseviciler pek sıkılır bu sesten ama illa herkesin içinde birşey varsa o da sestir. bir dinleseniz çok şey değişecektir belki de. neyse idin sesidir o!örnek;
-yanlış tanım girdin salak,sana benim söylediklerimi soruyorlar!
+kes sesini!
-sen pek dinliyormuşsun beni sanki!
+bak idini s.kerim! ne zaman seni dinlesem küfrediyorsun!
-ahah ! gene dinledi egosuna soktuğumun salağı!
'eti cangaa, canga cangaaa' diye saçma bir reklam melodisi mırıldanmaya başladı iç sesim, dilsiz olan kütüphanede formül ezberlemek için gözümü karşıya diktiğim anda....
'nereden aklıma geldi şimdi bu? acaba adı can olan birisini mi gördüm, yoksa tşörtlerden birinde can yazısına mı rastladım??' diye düşünerek sol tarafıma baktım lakin solda ne aklıma can'ı getirecek bir şey ne de etinin bir ürünü vardı, sağa çevirdim kafamı ve gördüm onu, işte sağımda duruyordu aklıma saçma melodinin gelmesine sebep olan adam, şişman, kıllı, goril gibi iri bir adam...
***
insan aklı ne garip bağlantılar yapıyordu, garipsedim!!
bir tür kabusu yaşıyorum. adını bilmiyorum. neden. kimden. nasıl. of ulan off. acımak mı merhamet mi ölüm mü zulüm mü nedir bu. duvarlarda konuşmuyor. kafamdaki ses susmuyor. kafayı yesem kurtulur muyum acaba?! bu iş için özel peynir ekmek tedarik ettim..
fark ettimde insan hakikaten çok aciz. lafla bunu ifade etmek kolay bi çırpıda çıkıyor ağızdan. layynnn!!!
garip bir psikolojik hal...
acımak kötü bir tutku. adamı çileden çıkarıyor. sahneler var. her gece sahnelenen sahneler. ruhumu daraltan sahneler. aklıma saplanan sahneler. için için kanatan sahneler. murdar gitmeyecek besbelli bu ruh. kafaya reset atacak bir alet icat olsa yemin olsun onu bulurdum.
perperişan sersefil paramparça kapkara sonra sapsarı. donup kalan bakışlar. ve aniden oynamaya başlayan eski bir film. sonra şeritin kopuşu. şerit neden koptu?! kimin işi ise bu iş allah onun bin türlü belasını verecektir inşaallah. şeritin ne günahı vardı lann!!
ahh ne varsa güzellikten yana, ellerimde yandı. boğrak can verdi bir şey. bir şeyi yaşatmak için verilen çok şey. ama boğulan bir şey. boyut atlayan bir adam. gerçekten çok ıssız bu aralar. sanırım bir cinayet işleyecek. ya da biri ölecek suç ona yıkılacak. yıkılanların altında kaldığı yetmemiş gibi yeni yeni dağların altında kalacak. çağ atlasa çağlayanlar ça ça çaça diye diye çağğğğğğğğğ...
burnu kanasa ne hoş olurdu. ya da kan kussa ızdırabın tadına belki varırdı. çünkü gariplik hasleti içinde. neden ki. keşke bir zalim olabilseydi. keşke kötü. belki kötü. keşke bundan daha kötü.........
kulağının çınlatsa keşke bir ses kafasındaki sesten başka. bi görüntü gelse aklına da şu resim yırtılsa.. şu karanlık da yırtılsa. şu sessizlik. vurulsa ya ölse ya. toprak koksa ya her yer. niye yağmur yağmaz ki!!!!!!!!!!!
günler geçse mi geçmese mi bilmiyorum. ne değişecek. kafamdaki sesler susacak mı?! ya da vicdan. vicdansız biri olmak isterdim. gamsız merhametsizsiz de. en önemlisi düşüncesiz olmak isterdim. düşünmeyen bi adam gerçekten çok şanslı.
şu an pek uyanık gibi değilim halen bir kabus olabileceği şüphesi içerindeyim.evdeki hesabın çarşıya uymayışı nasıl bir duygu onu artık biliyorum.. ama çarşıyı sevmiyorum...
ızdırabın dibine vursun geceler. yeter olsun gayrı. kolu kopan bir adamın bardağa uzanmak isteyip de boşluğa düşmesi nasıl bir duydur bilinmez ama ona yakın bir his işte.
anlatamam anlatacak takatim yok,
yaşasam olmaz ömrüm az vaktim yok..
anlık bir cinnetin esaretinde iki hasta. hasat mevsiminde hasta olan maraba verimsizliğinde zaman.. noluyor lan. lanlı lunlu gonuşma lan!
hey gidi hey. beynim alsam elime suyunu kağıda sıksam. ne güzel ifade etmiş olurdum kendimi..
kızdın demir, kezzap, neşter..... kavram dünyam tatlı bahar esintisi gibi değil mi??
kaza olur. kazazede ne olur bu bir rüya olsun. ya da ben burda olmamalı idim. benim burda ne işim varr!! der. kaza olur. kaza oldu. kaza olmuş....
yolları çiğneyerek öldürmek istiyorum. deli gönül söv diyor durmadan paso. bas gayarı.
bir yere gitmek istiyor gönlüm. ama öyle bir yer yok aslında. bir iz bi yol olsa durmayacam gidecem o yere ama o yer nerde. hey allahım heyyyyyyyyyy!
bir yer bulabilsem düşünceden yalıtılmış, unutulmuş bir köşe. köşe bucak kaçıyorum kendimden. ama olmuyor lannnnnnn!
"kalk topla şu odayı. bok götürüyor, hale bak"
2 dakika sonra:
"ne toplayacan mnısikim odanın haline bak, 3 gün uğraşsan anca toplanır burası, otur oturduğun yerde."
bazen iç ses bir konu hakkında birşey söyler.o söylediği şeyi yapmam ve o şeyi yapmamam benim zararıma olur.o an pişmanlığı ifade etmek için şunu derim.99 kişi yap 1 kişi yapma dedi ben de gittim o bir kişiyi dinledim olacağı budur işte.
ulan neler söylemez ki. sevmediğin hatta nefret ettiğin insanların yüzüne gülmek zorunda kalırken ah bir iç sesim dile gelse, söylemek istediklerimi o anda söylesem, nefretimi oracıkta kusabilsem diyorum ama hayat işte her zaman istediklerinizi yapamıyorsunuz. o yüzden iç ses olarak kalıyor. ne güzel olurdu halbuki görmeye bile tahammül edemediğim insanlara şöyle ağız dolusu küfürler edebilsem.
sonradan pişman olacağın şeyler yapma aslan. seni yaraladılar diye başkasının üzüntüsü olmanın lüzumu yok .ama bu dengesizliği ancak başka bir dengesizlik düzeltir, yapacak bir şey yok.