cem uzan'la arasında şöyle bir diyalog yaşaması mümkün olan insan.
i : cem baksana sonuca napacaz koçum? o kadar mazot 1 ytl olacak dedik o da işe yaramadı..
c : herkes dedi abi taklit ettiler inandırıcılığı kalmadı tabi buna bağlıyorum ben, neyse canım öbür seçime live earth konserine çıkarsın ilgi çekeriz bide mitinglerde lahmacun dağıttık mı tamam bu iş.
keşke milletvekili olabilseydi, ortalık daha da şenlenirdi. tartışma, kavga oldu mu türkü falan patlatırdı, kebap ısmarlardı, ibo şov tadında bir meclis olurdu, "politika"ya ilgi artardı. hem "mecliste yine seviye düştü" gibi ibareler ortadan kalkardı zaten dipte olacağı için.
şaka bi yana, iyi ki bil(me)diğinden şaşmayan bi adam.
arka tarafına baka baka 16 lık çıtırlarla takıldığını söylediği yatına geri dönen şarkıcı, lahmacuncu, köfteci, şov programcı, turizmci ama milletvekili değil neyse ki...
adamın biri milletvekili olmuştu..milletvekili olarak davet edildiği ilk resepsiyondu...seçimlerden önce televizyonda veya sinamalarda izlediği kişilerle aynı mekandaydı..
onların sohbetlerine katılıyor, kendini ağırdan satarak sanatın her türünde ne kadar bilgili olduğunu kanıtlamak için fırsat kolluyordu...
feleğin çemberinden geçmiş bir deneyimli aktör sordu;
''orson wells için ne söyleyeceksiniz?...kendisini tanır mısınız?..''
milletvekili şömine odunu kalınlığındaki purosundan bir nefes çektikten sonra verdi cevabını:
''kendisini tanımam ama o beni mutlaka tanıyordur...''
milletvekilliği hayalleri suya düşmüştür. 1 bağımsız aday çıkaran memleketi şanlıurfa'dan değil de istanbul'da genç parti'den aday olmak zaten hayalperest bir tavırdı.
Kadın dövecek kadar acizleşen, kıro tanımının yaşayan karşılığı olan, insanda tiksinti uyandırmaktan geri kalmayan var olmamasını dilediğim maganda. Kendisini anlamsız yere savunan insanların dayanaklarından 1-2 tanesine fikir söylemek istiyorum..
1) ibrahim tatlıses vergi rekortmeni, işveren kişiliği var, süper adam.
Tartışılan ibrahim Tatlı ses kişisinin vergi rekortmenliği ya da işveren kişiliği değildir. Nitekim kendisi yanında çalışan yaşlı bir adamı tekme tokat dövmüştür (kameralar çekmişti bunu gizlice) ki bu onun ne büyük bir işveren (!) olduğunu gösterir. Bilindiği gibi işverenlik, iş olanağı sağlamanın yanı sıra, çalıştırılan kişilere insan gibi davranmaktır. Aynı zamanda ibrahim tatlıses'in parası içinde bulunduğu kanunsuz işlerden ve kumarhanelerden gelmektedir (ki kendisi de bir röpörtajında bu mafya olayına üstü kapalı değinmiştir)
2)Ahil ve eğitimli insanlarımız versus ibrahim Tatlıses the predator.
Kimse ibrahim beyin eğitimi ya da bilgisi ile dalga geçmemektedir. Asıl dalga geçilen ve nefret edilen, ibrahim Tatlıses'in her fırsatta eğitimsizliği üzerinden prim yapmaya çalışması, televolelere çıkarak ağzından salyalar saça saça "ben magrada dogdum! eki eki" şeklinde beyanatlarda bulunmasıdır. Buna en kibar şekilde görmemişlik denmektedir. Köylerde yaşayan bir çok insan eğitimsiz olmasına rağmen iyi niyetli ve cahil değillerdir. Zira eğitimsizlik ile cahillik, farklı olgulardır. Ama arada bir fark vardır. Eğitimsiz olan insan kendini geliştirmeye çalışır, ibrahim tatlıses ise para içinde yüzmesine rağmen yıllarca inatla kendinini geliştirmemesi bir yana, üstüne üstlük bundan prim yapar. (!) Bu kadar insanın kastetmek istediği de budur.
Tepki göstermek için alet edilen bahenemsi olaydır. Ama burada yine bir nokta gözden kaçmıştır; verilen tepkilerin hemen hemen hiçbir tanesinde ibrahim beyin sanatçı kişiliğine ya da şarkılarıne ve müzik tarzına bir ithamda bulunulmamıştır. Burada ibrahim Tatlıses'in tiksinti uyandıran kişiliğinden, topluma empoze ettiği değerlerden, dövdüğü kadınlardan, 18'lik kızlarla gezme fantazilerinden, kıroluklarından çirkinliklerinden bahsedilmektedir. Yine de "ama Sanatçı kişiliği var!" demeye devam edenlere psikolojik tedavi ile eş zamanlı olarak "sanat" - "sanatçı" kelimelerinin anlamını öğretme arzumu zor bastırıyorum.
Bunları apaçık ortaya serdiğinizde ise oradan biri çıkıp vergi rekortmenliği ya da iş adamı kişiliğinden bahseder size.
Önemli olan şey, konunun ana noktasını kavramaktır..
"akıllı kadın erkek ile eşitim demeyen kadındır" diyen bu canlı nasıl olup da kadınlara seçme ve seçilme hakkını ingiltere'den 4, fransa'dan 10, italya'dan 11, yunanistan'dan 18, isviçre'den 38 ve portekiz'den 41 yıl önce veren atatürk'ün meclisine girecek?
bir an ibrahim tatlıses'in kültür bakanı olduğunu düşünüyorum da ! tüylerim ürperiyor. yemin ederim zeki müren başta olmak üzere tüm sanatçılar mezarında ters döner.
hayrani olan kitlenin oylari ile milletvekili olacagini düsünen türkücüdür.
peki neden genc parti? bir sebebi olmali elbette.
ibrahim tatlises madem bu kadar milletvekili olmak istiyorda neden urfa'dan bagimsiz aday olmak yerine genc partiden istanbul milletvekili adayi oldu.
tabi ki cok acik ve net bir cevabi var bunu , cem uzan secilebilmek icin her yol mubahtir diyor , oy toplayabilmek icin cesitli sehirlerdeki dernek ve oda baskanlarina aciktan para vererek kendi partisinden milletvekili adayi yapiyor ki , dernek ve oda üyelerinin oylarini dolayli yoldan toplayabilsin ve aciktan para alanlardan birisininde ibrahim tatlises oldugu kanaatindeyim.