iktidara geldiği takdirde allah cezamızı verecek ve bizi yakacak onun yerine. acı gerçeklerle karşılaşıp tanrım bu dünyaya biz niye geldik diyeceğiz. yalakaları allah allah allah allah bu nasıl başkan derken biz dam üstünde un eleyeceğiz. işine gelmeyen yasalar karşısında tavrı net olacaktır sayın başbakanın: at gitsin. biz insan değil miyiz diye yakındığımızda atın bunları kara zindanlara emrini verip kendi kendine bu insanlar ne kadar da nankör kedi imiş diyecektir. huzurumuz kalmayacak ve ah keşkem ölseydik de bu adamı seçmez olaydık deyip inim inim inleyeceğiz. evet dostum bize de bir çektiren var deyip artık saçlarımızın ağarma sebebinin ne olduğunu bildiğimizi fark ederek bir nebzecik sevineceğiz. hortumlandığı için kasasında para kalmayan ülkemizin refah düzeyi açlık sınırının çok daha altına inecek, her gün bir veremli kız haberi duyulacak, konuyla ilgili kendisine mikrofon uzatıldığında ise sayın başbakan yüksek sesle: yandım yau bu televizyonun elinden, hep yalan haber yapıyorlar, yalan. vallahi ben dememişem. diyecektir. bizler bütün gün çalıştırılıp yorgun düşecek, o ise altın tabakta bal ver diyecektir. bileydik sana gönül bağlar mıydık deyip her saçımızı yolup getirdiğimizde bir taş atılacak penceremize ve o taş kafamızı yarıp tık diyecektir. birbirimize teselli vermeye çalışıp bu da geçer, hepsi geçer, ne olursa olsun sabredip gülmemiz gerek diyeceğiz ama dönüp yine kendimize şu cevabı vereceğiz: nasıl isyan etmeyeyim kardeşim, yaşamak bu değil, acı çekmek kolay değil, ölürsem kimse kabrime gelmesin.
zaman zaman tepki göstermeye çalışacağız, belki cumhuriyet mitingleri düzenleyeceğiz, ama sayın tatlıses meydanlara inecek, asenanın bir saatlik oryantal dans gösterisinden sonra mikrofonu eline alıp şu açıklamalarda bulunacaktır:
leydiiz and centılmınız! allah yalanı sevmez, soruyorum size böyle nimet böyle bolluk kimde var kimde? her dem et, her dem et olmaz ki ama! isyan etmek boşuna! biraz sevmeyi deneyin! siz sevdalılar, beni daha iyi anlamıyor musunuz? söz namustur, aha hülya da burada, o da duysun, bu gün bayram günüdür. tövbeler olsun, artık bundan sonra sıkıntı yok.
biraz da yapacaklarımızdan bahsedelim geçen gün başlattığımız tren gelir hoş gelir kampanyasını duymadınız mı? bundan sonra yoksul vatandaş kalmayacak, hoş trenler fakirden alıp zengine verecek (!), (bu lafdan sonra yüzlerde sırıtmayla karışık bir şaşkınlık belirir) ıııı, şey, pardon, dilim sürçtü, zenginden alıp fakire verecek diyecektim. sevgili hemşehrilerim! gönlümdeki defteri sizin için tutuyorum, dolunca herkes huzura kavuşacak.
bazıları bana haksızlık ediyor leydiiz and centılmınız. hepinizin evlerinizin önündeki boyalı direkleri kaldırmadık mı?, böylece şehirlerimiz çok daha rahat bir hal almadı mı? bunlar hizmet değil de nedir? ama birileri bunları görmezden geliyormuş. onlara buradan iki çift sözüm var: leylim leeey, leylim leeey..
son olarak size bir müjde daha veriyorum: perşembe gününde çeşme başı partisi düzenlenecektir. bütün halkımız davetlidir. ayrıca söz verdiğimiz gibi bize oy veren vatandaşların mor dügmeli mavi yelekleri de bu partide dağıtılacaktır."
bu laflardan sonra sağ kolu toprağın oğlu sabuha ile beraber halkın arasına karışır sayın başbakan, ama çıkan arbedede bir vatandaş sayın başbakanın korumaları tarafından öldürülür.
ama sayın başbakan sanki hiçbir şey olmamış gibi bir taksiye binip yallah şoför diyerek olay yerinden uzaklaşır.
(bkz: urfada ibrahim tatlısesin koruması tarafından öldürülen esnaf) (böyle bir hadise gerçekten yaşandı)
hiçbir umudu kalmamıştır artık vatandaşın. yeter bu kadar işkence günah, yarab al canımızı sedaları yükselir sokaklardan. ayağında kundurası olmayan, gözleri yaşlı vatandaş artık canından bezmiştir. nasılsa yarın da güneş doğmayacak, öyleyse ne bekliyoruz der bazıları. çok bekledik, çok düşündük, isyan dışında bir çözüm aradık ama bulamadık diyeceklerdir. birileri onları durdurmaya çalışacak, ne faydası var diyecek, ama onlar dönmeyiz yolumuzdan diyerek büyük bir ayaklanma, büyük bir ihtilal için meydanlara çıkarlar.
akarlar akmasına da sonuç nafile. başbakanın has adamlarından pala remzi komutasındaki birlikler bütün yolları kapatmış, tüm çıkışları tutmuştur. hiç kimsenin kıpırdamasına fırsat verilmeden vatandaşların başlarının ortasına, ya da topuklarına domdom kurşunlarıyla ateş açılır. halkın çoğu öldürülür, ölmeyip de sağ kalanlar gurbet trenlerine doldurulup kimisi hapishanelere, kimisi zindanlara atılmak üzere sürülürler. bir kısmı da çeşitli ağır işler çalıştırılmak üzere alıkonur.
olaylardan sonra ülke çok daha kötü günler geçirmeye başlar. zulüm ve işkence hat safhaya çıkmış, her alana sirayet etmiştir. maden dağlarında zorla çalıştırılan zavallı işçiler kızlarının saçlarını öremeden ölecek, eteği sarı diye, eşarbını yan bağladı diye masum kadınlar çeşitli işkencelere maruz kalacaktır. ülkenin bütün aydınları, yazarları, düşünürleri, gazetecileri ve hatta matbaacıları bile ağrı dağının eteklerine sürülecek, kurdun kuşun yemesi için aç ve susuz bir şekilde zorla orda tutulacaklar ve su ver mevlam diyerek can verişleri izlenecektir.
artık nüfus neredeyse sadece kadınlar ve çocuklardan oluşuyor olacaktır. ayez hanımlar babalarını bir daha görmeyecek olan çocuklarını ağlama diyerek teselli etmeye çalışacaktır.
ülkenin tablosu şu olacaktır artık: hapishane ve zindanlarda suçsuz günahsız insanların nakd-ı ömürleri tükenirken dışarıda ince ince bir kar yağmaktadır fakir bırakılmış toplumun üstüne
akabinde aydemir akbaş da devlet bakanı olur.
seda sayan kadından sorumlu sorunlu devlet bakanı
mehmet ali yerbil ekonomiden sorumlu kumarbaz devlet bakanı..
berlusconi ile çiğ köfte yoğurması muhtemeldir. berlusconi beceremeyince, allah cezanı verecek gibi replikler girer işin içine. mecliste çiğ köfte serbest olacaktır. urfa'ya oxford'un şubesi açılacaktır, adı urford olacaktır. ırak ziyaretlerinde elini öpenlere toki'den ev verecektir. bakanlar kurulunda aydemir akbaş da yer alacaktır.
akabinde ''ibo abovvv'' adlı programlar düzenlenmeye başlar ibrahim tatlıses meclisin ortasına darbuka eşliğinde dansöz getirtir... vekiller coşar oynamaya başlar halk isyan eder, vekiller sapıtır, kaos başlar, ibrahim tatlıses hükümeti düşer...