Bu yazımı daha sonra devam etmek için saklıyorum. ancak her ne olursa olsun bir haksızlık bile olsa bu şekilde davranmak ve devamında daha da gaflara neden olacak şekilde konuşmak sizi suçlu duruma düşürür.
Koskoca mazisi olan trabzonspor'un belki de başına gelmiş en felaket şey bu adamın başkan olması, yok sonra herkes biz karadenizlileri bunun gibi zannediyor!
kendisini kadınlarla ilgili açıklamalarından önce de sevmezdim, hala da sevmem. lakin demirtaş'a verdiği ayarı türkiye'de her hangi bir gazeteci ya da daha güçlü bir siyasetçi verememiştir.
hakemlerin özgürlüğünü alıkoyarak hukuksuzluk yaptığına dem vuruluyorsa 3 temmuz 2011'de ortaya çıkan şike pisliğini örtmenin ve suçluları aklamanın nasıl bir hukuksuzluk olarak trabzon'da infial yarattığından haberdar mısınız?
yaratılan adaletsizlik ortamı ve her hafta bir hakemin gelip biçtiği trabzonspor'un içinden bir gün bir meczup çıkar kendine göre ders verir. tam da bu olayın yaşandığı gün eğer bu sebeplerle bir sıkıntı çıkarsa bundan trabzonsporlular sorumlu değildir demiştim. bu olayın sorumlusu spor-siyaset kavramlarını birbirine bulaştıran, adaletin sağlanmasını istemeyen ve hırsızlara göz yuman zihniyetten kaynaklanmaktadır. hacıosmanoğlu'nun eylemi bir sonuçtur.
hacıosmanoğlu eşinin yaşadığı hastalık sürecinde kendini bir hayli dağıtmış olmalı ki üstüne de başkanı olduğu Kulübe her gelen hakemin tokat atmasına kayıtsız kalamayıp istanbul'dan gecenin köründe trabzon'a geldi. toplumdaki ataerkil yönelimlerin sıradan bir şahıs üzerindeki etkisi tüm sıkıntıların ardından kabul edilemeyecek bir biçimde dışavuruldu. hacıosmanoğlu'nun "kadın gibi yaşamayacağız" söylemi ne yazık ki "şikeyle şampiyonluğumuz gasp edildi" sözünden daha çok gündemde yer aldı. Çünkü toplum hırsızlıklara tepkisiz kalmayı başarmış hatta ve hatta her kesim kendi hırsızını yaratmıştır. böylece hacıosmanoğlu'nun kadınlara yönelik söylemi biraz da duyarlılık kasan kesimlerce pek bir ciddiye alınmış. söylemleri toplumun ortak yapısına ve yaşadığı bölgenin kültürüne göre neredeyse normal karşılanabilecek bir yanlışlıktadır. toplumun söylem yapısında bile "adam gibi, erkek sözü" gibi kavramlar yatıyorken vizyonsuz, eğitimsiz, tayyib'in kuklası bir şahsın cümlelerini elbette kabul etmiyorum ama kendisine şöyle bir baktığımda da aşırı bir tepki göstermeyi gereksiz buluyorum. zaten kendisi bu durum üzerine bir özür dilemiştir:
ortaya çıkacak kaostan kimler sorumlu kimler sorumlu değil konulu yazım: (#30014829)
hacıosmanoğlu'na not: eşin hasta. allah şifasıni versin. sen de hastasın. lütfen bırak. o mesleğin neyse ona dön. biliyorum sadece sen boyun eğmedin siyasete. azizler de fikretler de boyun eğdi. sistem sporun siyasete boyun eğmesine ve hatta siyasetin spora karışmasına sebep oldu. o yüzden boka battık. başbakandan söz alıp aklananlar da boka battı, sarayı ziyarete gidenler de boka battı, twitter yasaklanınca twit atmayan spor kulüpleri de. menfaat varken büyük usta varken herkes sustu. sen de sustun. artık sen daha da sus ve köyüne dön, o güzel ananın yanına dön, hanımınla yakından ilgilen. hadi canım benim.
trabzonspor gibi ezik bir sözde spor kulübünün başkanı olacak kapasitede sözde başkan. bunun sözleri trabzon taraftarının zeka seviyesini gösteriyor. alayının beyinsiz olduğunu yani. yeni açıklamasında kupayı alamayınca kadınlara sarmıştır. kadınlar buna kupanın sapını verdiler heralde.
Kişi özgürlüğünü engellemek, türk ceza kanununda açıkça suç sayılmıştır. Bu zat-ı zerzevat, hem bu suçu işliyor, hem de bu suçuyla basın önünde övünüyor, üstüne de bunu yapmaya devam edeceğini ilan ediyor. Görev yapan hakemler, kilit altında tutulanlar. Türkiye'de maçta görev yapan hakemler bile, üç beş kendini bilmezin insafına kalmışlarsa, Yazıklar olsun!.. Burası, gerçekten neresi diye soruyorum.. Ve susuyorum.
dün gece taraftarının yaptığı rezillikle övünen, "bundan sonra erkek gibi yaşayacağız kadın gibi değil" gibi sözler sarfeden, normal şartlarda alamadığı kupayı mafya ayaklarıyla alabileceğini sanan beyin yoksunu bir insan bozuntusu.
ağzından çıkan lafın nereye varacağını tahmin edemiyor galiba. bu ülkede futbol yüzünden çok insan öldü ve bu ölümlerin çoğu yöneticilerin taraftarı kışlırtmasıyla oldu. ya bunu bilmiyor ya da bildiği halde umursamıyor. dengesiz.
O kulübün basindan bir an önce gönderilmelidir. eger hakemler dava acarlarsa özgürlugunden alikoymak sucundan iceri attirirlar bu adami. malesef anadolu takimlarinin çoğu mafyavari baskanlarin elinde. ulkece medeniyetin, egitimin, bilginin asagilandigi, cehaletin, zorbaligin, siddetin prim yaptigi bir hale geldik. eger diktatör olsam herkese zorla medeni olmayi, egitim almayi, ahlaki, adab-i Muaşereti ogretirdim.
dün son dakikada verilmeyen %100 penaltı pozisyonundan sonra çıldırmış başkandır. elbette haklıdır. bu sezon sadece Trabzonspor'a değil çoğu takımın maçında hakem hataları çok ön plana çıkmıştır. ancak hakem hata yaptı yada kural hatası var diye zorbalıkla halledilmemesi gereken bir durumdur.