eski beşiktaş yöneticisi, radikal in spor yazarlarından. son derece güzel yazılar yazıyor. entelektüel, kendi deyimiyle bir futbol dilencisi. ayrıca bir dönem sinema eleştirmenliği de yapmıştı...
eski Beşiktaş yöneticisi,spor yazarı,işadamı.ingiltere'de Fulham Takımını premier lige çıkaran ekibe dahildir.Takdire şayan yüksek futbol bilgisi ile tekrar görev alması Beşiktaş'ın menfaatine olacaktır.
yazıları, düşünce şekli, tarzı ve duruşu ile saygıyı hakeden radikal spor yazarı. bugün kaleme aldığı yazısı ile takdir edilmiştir. özellikle; melih gökçek için yazdıklarına dikkat diyorum:
trt'de sinema programları hazırlayan ve sunan, çeşitli gazetelerde sinema yazıları yazan on parmağında on hüner beşiktaş eski yöneticisi. çeşitli televizyon kanallarında da üst düzey yöneticiliklerde bulunmuştur. "altınsay filmişleri" adında bir prodüksiyon şirketi vardır.kendisi ve şirketi hakkında daha fazla fikir edinebilmek için:
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, PKK'nın kaçırdığı 8 gencimiz için "Yurda dönmelerine sevinemedim" dedi biliyorsunuz. Gerçi gençler ancak 'yurdumun hapishaneleri'ne dönebildiler ama Bakan'ın sözlerini yadırgamadım. Şehit cenazesi evlerine kamera ordusu eşliğinde ziyaretler yapan ve duygulu anlar yaşatan birinden başka türlüsü de beklenemezdi. 'Hüküm etme' yetkisinde biri olarak, ülkede demokratikleşmenin tartışılmaya başlandığı her dönemde neden bu savaşın alevlendiğini, ülkenin dış açığı kadar bir kaynağın ve daha önemlisi binlerce ülke gencinin harcanmasına rağmen savaşın neden durdurulamadığını sorgulayacak hali yoktu ya.
Biliyorsunuz sayın Bakan 'spordan sorumlu' iken de madalya kazanan milli sporcuların yanından ayrılmazdı ama bazı sporcuların doping yaptığı ortaya çıkınca bunu sisteme değil, o sporcunun ahlaksızlığına bağlardı. Milli futbol takımı iddiası kalmamış Arnavutluk'u yendiğinde sayın Bakan sahadan çıkmamıştı. Ardından gelen isviçre rezaletinde ise "Yetkim yok" mazeretiyle işin içinden sıyrılmıştı.
Bizim muktedirler genellikle böyle. Başarı onların, başarısızlık beceriksiz sporcuların. Onlara göre madalya milli gücümüzün, madalyasızlık kanı bozukluğun simgesi. Bu ülkenin spor tarihi, alınan madalyaların binlercesi katında kazanamadığı için hayatı karartılmış sporcuyla dolu... Mevcut sistemin mimarı muktedirler her zaman haklı, her zaman kusursuz, her zaman yargılayıcı. Hiç eleştirilemezler. Özeleştiri gibi bir zaafları yoktur. Birer üstün insanlar...
Beşiktaş'ın 8-0'lık yenilgisine Anfield'da tanıklık ettim. inanın skora üzülmedim. Aynı takımı iki hafta önce inönü'de yenmişti Kara Kartal. Böyle skorlar futbolda vardır. Rosenborg da 2000'de PSG'ye Şampiyonlar Ligi'nde 7-2 yenilmişti mesela. Anfield'da skora değil takımın maça yaklaşımına üzüldüm. Serdar Özkan'ın yok yere gördüğü karta üzüldüm. Serdar Kurtuluş'un oyunu bırakıp taça itiraz etmesine üzüldüm. ibrahim Toraman'ın santra yapmak yerine topu tribünlere vurmasına üzüldüm. Bütün futbolcuların toptan kaçan, maçın bir an önce bitmesini isteyen teslimiyetçiliğine üzüldüm. Seyircisini selamlamadan sahadan çıkan Beşiktaş için üzüldüm. Maçın sempati adamı olabilecekken, faulden sonra abartılı biçimde yerde kıvranan ve böylece protestoların hedefi olan kaleci Hakan Arıkan için üzüldüm.
Evet utansınlar
Utanmak yüreğimin köşesinden bile geçmedi. Her has futbolsever gibi bunu sineye çeker ve o güzelim deyişle "Önümüzdeki maçlara bakar"dım. Ta ki Beşiktaş'ın başına çöreklenmiş Demirören-Engin kliği, ak kaşık gibi kendini dışta tutup sonucu futbolcuların sırtına yıkana kadar. Liverpool maçını 'utanç' ilan edip sonraki her maçı 'utanç temizleme cezası' haline getirene kadar.
Evet Beşiktaş'ta olanlardan utanması gerekenler var. iyi günde ortalara dökülüp zor günde liderlik yapmayan, suçu başkalarına atan, her zora düştüğünde ve şantajda kulübün iktidarını ulufe olarak dağıtanlar utanmalı. Kulübün verdiği yetkiyi kişisel amaçları için kullandığı için yargılanan, profesyonel geçinip de başka bir yerde iş bulamayan, TV ekranlarına çıkıp hocayı çekiştirmekten ve kafasına göre konuşmaktan başka bir şey yapmayanlara görev verenler utanmalı.
Tribüne ve medyaya oynama kolaycılığıyla her yıl plansız bir sürü transfer yapan, hoca değiştirerek ayakta kalmaya çalışan, daha sezonun üçüncü ayında köklü revizyondan söz eden, bunu gizli yapmak yerine özellikle medya önünde yürüten, böylece teknik ekibi ve oyuncuları bitirenler utanmalı.
Kulübün mevcut kaynaklarını ve gelecekteki gelirlerini çarçur eden, Fulya'nın yarısını kat karşılığı elden çıkaran, buna rağmen geri alacakları kişisel borcu kulübün tepesinde kılıç gibi sallandıranlar utanmalı.
Kendi gücüne ve çalışarak kazanacağına güvenmeyen, 'ağbicim, babacığım'la himmet ve kayırma bekleyen, her başarısızlıkta suçu başkasına atıp orada takılan, "100. yılda ben şampiyon yaptım" diyerek başta o takımın hocası ve futbolcuları olmak üzere o kadar insanın emeğinin üzerine oturanlar utanmalı.
Başarıları sahiplenip onun sarhoşluğuyla sonraki maçları unutan, takımı Liverpool'a maçtan sadece bir gün önce getiren, futbolcuları maça çıkmaya korkar hale sokanlar utanmalı.
Ben Beşiktaşlı değilim
8-0 istatistiklerde bir satır olarak kalacak. Ancak Demirören-Engin kliğinin Fenerbahçe maçında aldıkları, sonra da federasyondan korktukları için çark ettikleri "Sivas maçına PAF takımıyla çıkma" kararı unutulmayacak. Tamam, PAF takımıyla maça çıkabilirsiniz. A takım futbolcularına "Sizsiz de oynarız" anlamında bir uyarı olur bu. işi Federasyon Asbaşkanı'nı ve bir hakemi yerinden etmeye düşürüp Beşiktaş'ın ağırlığını beş grama indirmek niye? Bunu yaparken PAF takımındaki gencecik çocukları bir tehdit sopası olarak kullanmak neden? Şimdi bu çocuklardan spor ahlakı ve kültürü bekleyebilir misiniz? "Kral yapmayacaksın, kral olacaksın" laflarını söyleyen 16 yaşındaki genç mi kabahatli yoksa bu lafları onun ağzına takan kültür mü?
O geceki kararda tarih boyu kazınmayacak bir utanç var: "Seyirci maça gelmesin." Bu kararı alanlar Beşiktaş taraftarının maça gelmemesini hangi hakla isteyebiliyor? Bu bir kulübün kendini inkâr etmesi değil mi? Taraftarsız Beşiktaş, Beşiktaş olabilir mi! Bu çağrıyı yapan akıl yoksunları, herkesin aklını bağlamak için belirsiz düşmanlardan komplolardan medet umuyorlar. Takımın teknik direktörünü ve futbolcuları medyanın önüne atmaya, transfer haberleriyle milleti oyalamaya çalışıyorlar. Eklemeyi de unutmuyorlar: "Herkesten en fazla Beşiktaşlı benim."
Beşiktaşlılık buysa ben Beşiktaşlı değilim.
Razı mısınız?
8-0'la gurur duyabilirdim. Eğer sıfırın karşısında Beşiktaş'ın başına çöreklenmişlerin kulübe yaydıkları lumpen kültür olmasaydı... Yabancı hayranı değilim. Onların da bir sürü sorunu, yamuğu var. Ancak Beşiktaşlı rakiplerini sahadan uğurlamadan taraftarıyla yengiyi kutlamayan Liverpool'lu oyuncuları gördüm. Sekizin karşısında futbol kültürü yazıyordu.
Hezimet, borç, moral çöküntüsü Beşiktaş'ın sonu değil. Önemli olan, yüksek giriş parası ve yönetimin yasağıyla Genel Kurul üyeliği engellenen Beşiktaşlılar, kulüp için yüreği titreyen kongre üyeleri, beklentisiz 'Yeni Açık ruhu'ndan vazgeçmeyen taraftarlar ne istiyor?
Batuhan Higuain'e pası verse ve Fener maçı 2-2 bitse, Liverpool'dan 2-0 gibi 'makul' bir yenilgiyle dönülse, Sivasspor 1-0'la geçilse Beşiktaşlı bugünkü tepkileri gösterecek miydi? Beşiktaşlı, şampiyon olmaya değil, küme düşse bile yeniden Beşiktaş olmaya ne kadar razı?
bir zamanlar yöneticilik yapmis ve yöneticilik yillarindaki mahmut uslu performanslarini unutmuscasina simdilerde ahlak kumkumasi spor masasina sahip radikal gazetesinin ahlak kumkumasi yazari.
adama derler, biz senin de yöneticilik yaptigin zamanlari biliriz hoca! gec bunlari.
yöneticiyken ortaya koydugu mahmut uslu vari performanslarini unuttugumuzu düsündügünden kelli ortaya koydugu pek ahlakli futbol dilencisi tavirlari bir tarafa dünkü yazdigi yazi, daha önceki yazilarinin pek cogunda oldugu gibi icerisinde yiginla elestiriye ihtiyac yerlerle doluydu. mesela;
"Fenerbahçe'ye teşekkürler. Bizi azla yetinmemeye iyice alıştırdılar.
"Bırakın sevinsinler, biraz sonra biz sevineceğiz" diye maçı anlatan spikerin temsil ettiği toplumsal ezikliğe ise herhalde çare yok... Fenerbahçe yöneticileri bile "Bize UEFA'da final yeter" derken Zico ve çocukları Avrupa Premier Ligi'nde yelken açmanın bir maç öncesinde. Bu da bütünüyle bir kültür sorunu."
devam edelim. zico ve cocuklari avrupa premier ligine yelken acmanin bir mac öncesindeymis. ve bunu allah kahretsin ki, bu yüce insan vizyonsuz, capsiz, bize uefa kupasinda filan dahi yeter diyecek kadar kücük düsünen yönetimine ragmen elde ediyormus. bu fenerbahce yönetimi degil midir; fenerbahce'yi önümüzdeki 10 yil icerisinde avrupa'nin büyük takimlarindan birisinin arasina sokacagiz diye konusup duran. bu yönetim degil midir ki, bu ugurda türkiye'de esi benzeri görülmemis bir kurumsallasmaya imza atan, kulübün mali yapisini güclendiren. bu ugurda kulübe avrupali takimlarininkinden asagi kalir yani olmayan tesisler kazandiran, muhtesem bir stad yapan. bu yönetim degil midir avrupa'nin sayili takimlarindan birisi olmak icin kadro da ona göre oyuncularla kurulmalidir diye, cesitli yillarda, hoydonk'tan anelka'ya, aleks'ten abiah'a, carlos'tan kezman'a yiginla star denilebilecek oyunculari kulübe kazandiran. ve su anda zico'nun o bahsettigin cocuklarini transfer eden yine ayni yönetim degil midir. bu kadroyu bastan asagi ziko mu yapti saniyorsun. daha fatih tekke'nin kim oldugunu bilmeyen bir adamin ali bilgin'i, kazim'i, gökhan gönül'ü takima getirdigini mi düsünüyorsun. aleks, apbiah, deniz ziko yokken de bu takimin oyuncusu degil miydiler. carlos o muhtesem paralar icin degil de, sirf ziko hatirina mi geldi bu takima ve bu ülkeye. bu paralari veren kim, zico mu?
fenerbahce takintili oldugu icin yazar, yönetimle yöneticilik döneminden sorun icerisinde oldugu icin dahasi o yönetim karsisinda kendisi de icerisinde bulundugu yönetim hezimete ugradigi icin (ahlakli ya da ahlaksiz yollardan, onlar degil simdi tartisma konumuz) icerisinde tasidigi kuyruk acisini ve düsmanligini iste bu sekilde o nimetlerin ve basarilarin kaynagini saklayarak gösteriyor. ama komik duruma düsüyor.
bugün yine muhteşem bir yazısını okuduğum radikal yazarı. iyi ki beşiktaş'lı dediğim nadir kişilerden. (zaten başka bir takım tutamazdı bu kaliteli insan) http://www.radikal.com.tr...2.2009&CategoryID=103
bir takım çevreler tarafından her geçen gün şişirilen kişi. yok çok engin görüşlüymüş, yok futbol bilgisi muazzammış, en büyük beşiktaşlıymış, en dürüstmüş, aydınmış, süpermiş vs vs.. yakında başkan adaylığını da açıklar, başkan olur, 2 sene sonra "ibrahim altınsay yeter" diye tribünlerden sesler yükselir, balonu söner..
ulan sanki adamı tanımıyoruz, serdar bilgili yönetiminde iki lafı biraraya getiremeyen, hakemlere, rakip takım yöneticilerine verip veriştiren klasik kulüp yöneticisi işte..
Kendisinin engin futbol bilgisi ve bilinen üstün yöneticiliği vasıfları tüm sporseverler tarafından biliniyor. onun için klasik yönetici diyebilen herhangibir zat bilmelidir ki; söylemden çok eylemleri yönetmiştir. döneminde beşiktaş klübüne kattıkları ortadadır. başarıları ortadadır.kaos dönemlerinde bile en akil yöneticilerden biri olmuştur. fakat kimse tüm rakipleri bilinen tüm çirkeflikleri yaparken, yönetici veya taraf olduğun bir klübe yapılan en ağır haksızlıklara sessiz kalmasını beklememelidir. haksızlığa karşı durmayıda kimse basit yöneticilik olarak görmemelidir. Eğer hakkında ahkam kesiliyorsa önce kendisinin yazılarını bu spora katmak istedikleri bilinmelidir.
Kalbimden geçen en büyük beşiktaş başkanı olacak zattır.
Sürekli röportaj verip beşiktaş'ı ve türk futbolunu eliştiren ama iş icraata geldiğinde elini taşın altına koymayan eski beşiktaş yöneticisi. Beşiktaş yönetimine girmediğin sürece gözümde beş paralık değerin yok sn ibrahim altınsay.
önümüzdeki seçimde beşiktaş başkanlığına aday olması için dua ettiğim kişidir. şu anki yönetimin yaptığı yanlışları gördükçe dualarımın sayısı artıyor.
ilk defa bir yazısında katılmadığım yerler oldu. tello'nun gidişine ben de şaşırdım, tamam. schuster'in istediği futbolu beşiktaş'ın oynaması kolay değil, tamam.
ama schuster biraz ödün verecek, takım biraz daha çok çalışacak; bu sistem oturacak.
guti ve quaresma'ya gelince... türkiye'deyiz. gelebileceklerin en iyisi bunlar. bunlardan iyisini getirebilecek olsak zaten şampiyonlar ligi'ni almaya oynarız. ama şartlar bu ve alınabilecek en iyi oyuncular alındı. bu adamların da fark yaratacağı kesin.