tarihin arka odası'nın son bölümünde ilber ortaylı ve cüneyt kanat beylerden öğrendiğimize göre timurlenk şam'ı ele geçirdiği sıralarda orada olan ve timur ile tanışmış olan alim. timur kendisine ve çalışmalarına ilgi göstermiş ve aralarında geçen kısmen duygusal bir konuşma sonucunda serbestçe evine dönebilmesi için kendisine serbest ulaşımının sağlanması ve kendisine dokunulmaması için bir ferman vermiş. gerçi o bu fermandan ta evine kadar dönmek için değil, kahire'ye sorunsuz ulaşabilmek için yararlanmış, böylece timur'a ufak bir feyk atmış.
Tarihte iklim ,coğrafik şartlarla toplumları inceleyen ve ayrıştırıp sınıflandırma ve yorum tekniğini kullanan,tarihçi sosyolog ve 'mukaddime'eserinin sahibi.
14.yy Tunuslu müslüman düşünür. Batı kendisini ancak 20.yy da keşfetmiştir maalesef ülkemiz de hak ettiği yeri henüz bulamamıştır, yeterince tanınmamaktadır. Kitabül iber adlı tarih kitabına yazdığı önsöz olan Mukkaddime bir başyapıttır. Sosyolojinin ve iktisatın kurucusudur. Bana göre en önemli özelliği Helenistik düşünceyi olgunlaştırıp Rönesans'a tepsi içinde sunmuştur.
tarih sosyolojisinin kurucularındandır. mukaddime adlı eseri bu alanda başyapıttır. esasen mukaddime önsöz demektir, ismini şu anda hatırlayamıyorum ama uzun soluklu bir kitap yazmayı düşünüyor. bu kitabı da o yazmayı düşündüğü ama nasip olmayan kitabın önsözüdür. düşünün önsözü buysa kitabın kendisi ne olacaktı allah bilir.
devletlerinde tıpkı canlılar gibi doğup, büyüyüp sonunda öleceklerini; bunun doğal bir seyir olduğunu söylemiştir.
o tarih felsefesini kendisinden öncekiler gibi yani; aristoteles'çi (klasik) yaklaşımdan ayrı tutarak teorilerini gözleme dayandırmıştır. bu açıdan kendinden sonraki bir çok düşünüre (bkz: jean jacques rousseau) ışık tutmuştur. tarihi siyasi seyrinden çıkararak neden sonuç ilişkisi içerisinde dönemin şartlarına (ekonomi vs.), içinde bulundukları duruma göre değerlendiren düşünürlerden ilkidir.
meclisin böyle büyük insanları anacağı gün bu ülkenin kurtuluşu olacaktır. yoksa biz daha çok eski sarı sendikacı yeni kabadayı vekilleri yada davetiye üzerinden muhalefet yapan vekilleri anlayışımıza göre alkışlarız.
" kimi madenler ve mineraller kimi bitkilerin ve çok basit canlıların ön-formudur , kimi bitkiler de daha karmaşık canlıların ön-formudur. canlılar birbirlerinden dönüşerek inkişaf eder . bence insanın öncülü de maymundur ama en iyisini allah bilir" demiş adamdır.
her bi boka "islam bilginleri ilk keşfetmişti" diye atlayanlar bunu gözden kaçırmışlar hatırlatayım sevaptır.
evet, evet tam manasıyla reyistir. elin gavurunun 17.-18. yüzyılda düşündüğü şeyleri, ibn haldun 13. yüzyılda keşfetmiştir. her kavramı ve her tespiti modern bilimin şuanki önerileri ve kuramlarıyla bağlantılıdır. bana göre, 13. yüzyılda yaşayan bir 21. yüzyıl dehasıdır.
"umran" kavramını ortaya atarak, saint-simon'dan 400-500 yıl önce sosyolojiyi kurmuştur. tabi, bu çoğu zaman görmezlikten gelinir. üzücüdür ki; elin gavuru ibn haldun'la bizden daha fazla haşır neşir olmuş. onun üzerine daha çok düşünmüş ve kafa yormuştur.
"asabiyet" kavramıyla günümüz milliyetçi anlayışına temel olabilecek bir görüş ortaya atmıştır. lâkin şuanki milliyetçilik ve ulus-devlet anlayışı islâm'ın öğretileriyle taban tabana zıttır. ibn haldun daha çok aşiretler arası işbirliği ve dayanışmadan söz etmekteydi.
elimizdeki en önemli eseri 2 ciltlik mukaddime'nin, sadece bir mukaddime olduğunu düşünürsek bu adamın hudutları daha net anlaşılır. yani bu önsöz, onun asıl kitabının(dünya tarihi) bir başlangıcıydı sadece. eğer o eseri yazabilseydi karşımıza çıkacak yapıtın boyutları ve ilmi etkisini varın siz hesaplayın.
modern yüzyıllarda yeni yeni icat edilen metodları ibn haldun yaşadığı yüzyılda bulmuş ve hatta kullanmıştır.
reyistir kendisi.
toynbee adlı gavur bile onun dehasını itiraf etmekten kendini alamamıştır:
"Mukaddime'deki tarih felsefesi, nevinin en büyük eseri. Şimdiye kadar, hiçbir ülkede, hiçbir çağda, hiçbir insan zekâsı böyle bir eser yaratmamıştır"
cemil meriç'in dediği gibi dostlar:
"ibn haldun, ortaçağın karanlık gecesinde muhteşem ve munzevî bir yıldız; ne öncüsü var, ne devamcısı. Mukaddime, çağları aydınlatan bir fecir, girdapları, mağaraları, zirveleriyle."
Özellikle köy-kent farklılaşması hakkında toplumsal çözümlemeler getirmiştir. Ünlü eseri Mukaddimenin 2. bölümünde, göçebe-köy toplumsal yaşamı ile yerleşik-kent toplumsal yaşamı arasında önemli saptamalar yapmıştır. Ona göre, göçebe-köy toplumsal yaşamı, yerleşik-kent toplumsal yaşamından önce başlamıştır. Köy halkı, kent halkından daha sağlam, mert, özgüveni daha fazla, özgür, köklü ve az bozulmuştur. Köy aile yaşamı, kent aile yaşamından daha dengeli, daha sağlam ve daha huzurludur. Toplumsal bilinç ve duyarlılık, karşılıklı yardımlaşma ve dayanışma köy toplumsal yaşamında daha fazladır. Ayrıca yaşlılara ve kadınlara verilen saygı ve değer de çok daha fazladır. ibn haldun tüm krallıkların da tıpkı canlı organizmalar gibi doğum,gelişme,duraklama ve ölüm evreleri olduğunu; doğum ve gelişme gibi evrelerin göçebe yaşam kültür ve ahlakının sonucu olduğunu, zamanla kent yaşamına alışan uygarlıklarınsa gerilemeye ve ölmeye başladıklarını(yokolmuş medeniyetleri ve yaşadığı dönemin olaylarını örnek göstererek)ileri sürmüştür. ibn Haldun'dan önceki tüm tarihçiler olayları tek tek ele alıp, hikaye gibi anlatmış, bir senteze gidememişlerdir. ibn Haldun ise tek tek fenomenlerden yola çıkarak ünlü tarih tezini öne sürmüş, böyleliklede sosyoloji adını verdiğimiz bilim dalı kendisiyle başlamıştır.
yine mi haldun üstünel be kardeşim yeter diyecekken tıklayıp inceden g.t olduğum sevgili başlık. herneyse, kendisi bir düşünürdür ve integral ile ilgi çalışmalar yapmıştır. yanlışsa affola.
ibn haldun mukaddime sinde yeni düşünce ve görüşlerini ortaya atarken,eskiden kullanılan bazı kelimelere yeni manalar kazandırmış bu kelimeleri birer terim haline sokmuştur.umran, ilm-i umran,beşeri-ictimai hadarilik gibi terimler bunlardan bazılarıdır.ibn haldun'un anlaşılması,ancak kullandığı kelimelere karşılık verdiği kavramların anlaşılması ile mümkün olmaktadır.