ibni battuta bir bilgin yada bir yazar değildir. gezileri sırasında tutmuş olduğu notları bir keresinde çalınmış, bir keresindede kalkütadan bindiği geminin batması sonucu hasara uğramış, memleketine döndükten sonra hafızasından yazmıştır.
ibn batuta güvenilmezdir evlat demişti rahmetli muşlettin amca...
14.yy müslüman gezgini. endülüsten çine kadar bütün islam coğrafyasını dolaşmıştır. bu seyahatlerin süresinin otuz yılı, kat ettiği mesafenin yüz elli bin kilometreyi bulduğu söylenir. kendi aldığı notlar soyulma ve bindiği geminin batması gibi talihsizlikler neticesi kaybolduğu için bu hatıralar yurda dönüşünde beni merin hükümdarının isteği doğrultusunda muhammed b. cüzey el-kelbi tarafından kaleme alınmıştır.
ibn-i Batuta, Orta Çağın en büyük seyyahı ve Rıhlet-ü ibn Battûta diye bilinen seyahatnâmenin yazarıdır.Birçok yeri gezmiş biri.istanbul-arabistan-ispanya aralarını ve birçok yeri gezmiştir.
marco polo dan daha fazla yer gezmis ama marco polo kadar deger bulmamis berberi. turk topraklarina gittiginde fark ettigi olay; turklerin mulk, fetih ve amme surelerini devamli okumalari.
sozluk formati disina ciktim, sozluge fazla seyler yazdim sanirim.
manik depresifin ne olduğunu öğrendikten sonra entrylerinde ona göre yer verirse iyi olur. şu durumda hem bu rahatsızlıktan müzdarip insanlara hem de kendi zekasına hakaret ediyor.
Arap gezgindir. Anadoluyu dünyanın en güzel toprakları olarak niteleyen Batuta, devamla Cenab-ı Hak, dünyanın öteki ülkelerinde ayrı ayrı ihsan ettiği güzellikleri burada topyekün bir araya getirmiştir. Ahalisi güzel yüzlü ve temiz giyinişlidir. Yemekleri ise çok nefistir. Burada yaşayanlar Allahın en şefkatli kulları olup, onlar için Bolluk ve bereket Şamda, şefkat ise Bilad-ı Rumdadır. denilmiştir. Bu ülkede bir zaviye ya da eve indiğimizde, komşularımız, kadın olsun erkek olsun derhal durumumuzu soruştururlardı. Burada kadınlar erkeklerden kaçmazlar. Ayrılacağımız sırada sanki akrabaymışız gibi bizimle vedalaşırlar ve bu ayrılıktan duydukları üzüntüyü gözyaşları ile ifade ederlerdi. diyerek, dönemin Anadolu insanının kişilik yapıları ve yaşam tarzı hakkında önemli bilgiler vermiştir.
14. yüzyılda fasın tanca şehrinde dünyaya gelen gezgin.
Tam ismi Ebû Abdullah Muhammed bin Abdullah bin Muhammed bin ibrahim Levâtî Tancîdir. Tanca şehrinden çıktığı günden itibaren 28 yıl süren gezileri boyunca Mısır, Arap Yarımadası, Irak, iran, Anadolu (başta Osmanlı Beyliği olmak üzere o dönemin belli başlı beylikleri), Deşt-i Kıpçak, Bizans (istanbul), Orta Asya, Hindistan, Maldivler, Çin ve Endülüsü gezen ibn Battûta devlet ve toplum yapıları, inanç ve âdetleri, doğal özellik ve ürünleriyle tanıttığı bu ülke ve şehirlerden 700 yıl önceki durumlarını başarıyla yansıtır. ibn Battûta Seyahatnamesi, yazarı tarafından Tuhfetün-Nuzzâr fî Garâibil-Emsâr ve Acâibl-Esfâr diye adlandırılan, yaygın olarak Rıhle diye bilinen eserdir.
sabahları gülben ergen, mustafa sandal ikilisinin söylediği ''şıkır şıkır'' la uyanır, gece ludwig van beethoven la yatar. geceden sabaha bu kadar evrim geçirmesi bir insanın; şaşırtıcı.
şarap gibi yıllandıkça hayata karşı yavşaklaşan bir insandır ibn i battuta...
daha genç iken toplum içinde görgü kurallarına riayet ederdim, mesela yemek yerken çatalı sol bıçağı sağ elimle tutar, bardaktan su içmeden evvel ağzımı peçeteyle silerdim. bir yere telefon açtığımda selam verir kendimi tanıtır ondan sonra meramımı dile getirirdim. hayatı ince zevkler, kibarlık ve hassasiyetle yaşamamız gerektiğine inanırdım.
birkaç sene evvel artık yemeğe ekmek bandırmaya, bıçağı hayatımdan silip atmaya, yağlı ağzımla şişeden su içmeye başladım, telefon görüşmelerini "kimsin" diye başlatır oldum, hayatın o kadar da matah bişey olmadığına karar verdim.
biraz daha yaş aldıktan sonra sofrada salatanın suyunu kaseyi ağzıma dayayarak içmeyi, telefonda gegirmeyi, otobüste burnumu karıştırmayı, tespihimin imamesini torunlarımın kulaklarına sokmayı planlıyorum ve hayatın götverenin teki olduğunu yüksek sesle dile getirmeyi düşünüyorum, yaşıma hürmeten de kimsenin kusuruma bakacağını sanmıyorum...
türk ve moğolların, ve bilhassa hanlarının, kadına gösterdikleri saygıdan dolayı ağzı açık kalmış, bununla ilgili tanık olduğu hadiseleri bir hayli detay vererek ve başkıklara bölerek anlatmıştır.
özgür ruhlu, asi müzisyendir. motoruna atlayıp dünya turuna çıkmış, nerede akşam orada sabah takılmış, her ülkede gençlerle kumsalda gitar çalmış lakin gelinlik giyen italyan sanatçının gebze'de tecavüze uğrayıp kesilmesi olayından sonra anadolu güzergahını gezi planından çıkarmıştır.
(bkz: pippa bacca)
Discovery chanell'dan gelen program teklifini, "skerim böyle maceraperestliği, bana da rahat batıyormuş direkten döndüm töbeler olsun, göreceğimi gördüm neme lazım, internet diye birşey var, oradan takılırım artık." diyerek reddetmiştir.
döneminde (14.yy.) bilinen dünya ülkelerinin çok büyük bölümünü gezmiş ünlü arap seyyahtır. asya ve afrika'da (kısmen de avrupa'da) çok geniş bir coğrafyada geziler yapmış ve çok ilgi çekici bir seyahatname yazmıştır. orhan gazi döneminde anadolu'ya geldiğinden osmanlı beyliği ve diğer beylikler hakkında yazdığı farklı bir gözün yorumları ayrıca ilginçtir. (bkz: corto maltese) 'in bir macerasında bile kendisinden bahsedilir, yani büyük bir tanınırlığı ve ünü vardır. seyahatnamesinin çok ilginç bir yönü de , "ölene kadar mokoko" adı altında fıkralara konu olan cezanın hint okyanusu'nda bir adada gerçekten uygulaması olduğundan bahsetmesidir. buna benzer benzemez pek çok ilginç detay ve yorumları için seyahatnamesinin okunması şiddetle tavsiye edilir.