bu tür yargılar genelde ibadet etmeyen ibadet edilmesinden de rahatsız olan canlıların, ne hikmetse sadece müslümanlara olan önerileridir. televizyonda saatlerce kilise de konuşan adamın filmini izlerken gerilmez sıkılmaz.
ama haberlerde çıkan' filan yerde namaz kıldılar' haberini duyunca ilmihal erbabı kesilir. ibadet her yerde yapılabilir. bunu bir müslüman kompleks yapmaz. ama ülkemizde laikçilerin baltalarından korkan insanlar 'bi köşede kılıvereyim' adlı bir icad geliştirmişlerdir.
bir insanın ibadetinden diğer insan neden rahatsızlık duyar? anlaşılır değil.
ben dindarım namaz kılıyorum yada ben hristiyanım bak kliseye gidiyorum diyerek gösteriş için yapılmaması gereken insanın ibadetini kendine saklayıp allah ile kul arasında olduğunun anlaşılması gereken haldir.
farz ibadetler emir hükmü taşıdığı ve mutlaka yapılması gerektiği için gizli veya açık olarak yapılmasında herhangi bir mahzur yoktur. fakat nafile yapılan ibadetler gösterişe kaçabileceğinden gizli olarak yapılması hayırlı gibi görünmektedir.
Birçok kişi dini ön plana atıp kendi çıkarları doğrultusunda kullandıklarından da anlaşılabileceği üzere var olan gerçektir.öbür taraftan Bir insanın ibadeti başka bir insanı neden alakadar eder? Anlaşılır değil.
türkiye için geçerli olmayandır, aksine seccadeyi dükkanın görünür bir noktasına asmaz veya gittiğin cuma namazlarını trt'den yayınlatmazsan o ibadet eksik sayılır. şimdi seri eksiye bağlayabilirsin.
dinin özünde iyiliği özendirmek, kötülükten sakındırmak var. şimdi namaz, oruç, zekat gibi ibadetlerin gizlenmeden yapılması söylenir, görenler örnek alsın diye. fakat nafile ibadet (fazladan yapılan) te böyle bir şey yok. bunlar gizli olması gerek. ibadetin her türlüsünün gizlenipte, kötü sayılan eylemlerin açıkça ortalarda boy göstermesi pek mantıklı değil. ikindiyi kaçırmayım demekle sosyal içiciyim demek arasında bir fark yok. her ne olursa olsun sonuçta her şeye saygı, hep saygı. herkesin tuttuğu kendine.