batının ahlaksızlığını almış, ülkenin şu ferah ortamında iktidarda dini bütün bir başbakan olduğu halde bile dinin gereklerini yerine getirmeyen, alkol almayı iyi bir şey sanan, milletin namusuna göz ucuyla bile baksa günah olduğunu bilmeyen, yani kısaca ibadet etmeyenlerin başına gelen ibretlik olaylar silsilesidir.
aslında "namaz kılmayanların başına gelen ibretlik olaylar" diye açacaktım. lakin şöyle bir durum oluştu. şimdi ibadet yerine namaz kullansam, zaten namaz kılmayan bir kişi kendini müslüman olarak adletmemelidir, zaten namaz kılmayan bir sözde müslüman dinin diğer gereklerini yerine getirebilir mi? onu bilmiyorum. hülasa geçenlerde başımdan şöyle bir olay geçti. aslında bu olayı anlatmamam gerekir. fakat şu ülkede hala dinini bilmeyen cahiller olduğu için onları bilgilendirmeyi kendime görev edindim. çünkü ben dini bütün tam bir müslümanım. komşun açken sen tok yatma demiş peygamberimiz.
geçenlerde eski arkadaşlarla buluşmuştuk. eski arkadaşlardan biri, faizin haram olduğunu bilen bir bankamızda genel müdür olmuş. onun hikayelerini dinliyorduk. sonra bu arkadaş yahu hicbiseyebosunaiclenmeyenadam senin gibi bir alime ihtiyacım var. erkek kardeşim beni hiç örnek almıyor, benim gibi namazında niyazında bir insandan nefret ediyor. her sabah allah yok allah yok diye battaniyenin altında sayıkladığını duyuyorum dedi. sonrasında ise kardeşini bulunduğumuz ortama çağırmasını, ondan sonra net kararımı verip kardeşine ne yapabileceğimizi analiz etmek istedim. abisi oo murat koçum naber gel tam senlik bi kız bulduk, sütyen giymemiş dedi telefonda. ama bu sözleri söylerken öyle içlendi ki, allah şahidim olsun ben bile ağlayacaktım. sırf kardeşini o bataktan kurtarmak, kötü yoldan çekip çıkarmak adına yaptığı muhabbet için üzülüyordu. üzülme, allah sen ve senin gibi gül kokulu müslümanların yardımcısı olacak dedim. her neyse kardeşi geldi. onu görünce bir anda irkildim. tüylerim diken diken oldu. sanki şeytan görüyordum karşımda. aklıma onu telkin etmek geldi. biraz telkinden sonra olmayacağını anladım. gözü hep etraftaki genç kızlardaydı. zırt pırt çalan telefonunu arayanlar ise alkolizmin pençesine düşen ve onuda düşürmek isteyen isyankar kafirlerdi. dostum dedikleri onu nereye çekiyordu. sonra telkin edemedim. itin hatırı olmasa bile sahibinin hatırı vardı. abisine kusura bakma, benim bile bazen elimden gelmeyen işler olabiliyor dedim. o da artık allah'a havale ediyorum onu dedi.
bir kaç yıl sonra, bir şubat akşamı hava sertçe esiyordu. dışarda olan işlerimi halletmiş, sigara molası verip bir damın altına girmiştim. o esnada karşımdan tekerlekli sandalye ile bu kadim dostumun kardeşinin geçtiğini gördüm. tam göz göze geldik. ağzı sağa kaymış, dişler yamulmuş burnu yerinde gözükmüyordu. ayakları bismillah ters duruyordu. beni görünce hüe hüe hühü lalala diye sesler çıkarmaya başladı. tekerlekli sandalyeye mahkum olmuş. alkol ortamında içip sağa sola saldıran bu kafir, sabaha bu şekilde çarpık biçimde uyanmış ve ne olduğunu hiç bir doktor anlayamamıştı.
başımı hafifçe kaldırarak, sigaramın son fırtını aldım. elimle gökyüzünü işaret ederek sen bunu hakettin dedim... köşeyi dönerken gördüğümde, ağlayarak kendini bir anda karşıdan gelen otobüsün altına alarak feci şekilde can vermişti...
yavaş gel de saçın başın dağılmasın dedirtir adama. tamam kabul ediyoruz ki inanç ve ibadet insanın mutlak ihtiyaçlarındandır. dünya-ahiret dengesini gözardı etsek bile, nizam sağlama adına gerekliliği vardır. ancak böyle saçma sapan iddialarla yok efendim ibadet etmeyenin başına şu gelir, vay efendim elalemin namusuna yan gözle bakana bu olur deme yetkisini nerden kimden alıyorsunuz ben anlamıyorum. yeter lan, bırakın benim Allahımı kahhar sıfatıyla anımsamayı, insanların zihnine sadece ceza memuru olarak kazımayı. kendi mahdut, ebleh mantıklarıyla allahın herkese adalet ile yaklaşacağını zanneden tayfanın bayrağı olsun bu iddia, alın sallayın sokaklarda. rahmetten bihaber oluşunuzu da talihsizliğiniz sayıp es geçelim.
tanım : kalkıp bakın ben ne kadar dini bütünüm siz de çarpılacaksınız, cehennemde yanacaksınız ahah modundaki insanın zihninde oluşturduğu* tanrıcılık oyununda insanlara ne olcağını, cennetlik mi cehennemlik mi olduğunu belirleyen *insan gözlemidir aynı zamanda.
"sen kim oluyorsun lan dallama kalkıp bana ibadet etmiyorum diye kılıf biçiyorsun!!??" derler adama sevgili sözlük yazarları.. düşünüyorum da rahat mı batıyor acaba insanlara diye.. e adam madem sen inancının tam olduğunu düşünüyor, benimsediğin dinin de gerekliliklerini yerine getiriyorsun, bu durumda herkesten rahat olmalısın.. ama sanırım bu rahatlık sana fena halde batıyor ki insanların inancına ibadetine, bu konuya bağlı olarak ibretlik olaya falan sarmışsın kendini..
sevgili sözlük yazarları ayrıca kendinizi ibadet ediyorum lan ben ondan üstünüm, bundan üstünüm, şundan kafadan üstünüm kesin lan moduna sokmayın.. karşınıza sizin inancınızı benimsememiş biri çıktığında onu kendi şahsi çıkarınız doğrultusunda bunaltmayın. evet şahsi çıkar! ne sandın lan, içindeki insan aşkından yaptığını falan mı. içinde insan sevgisi olsa inanmayan biri kendini arabanın altına attı amaaan banane lan diyip sigara yakıp dönüp gitmez. kendini misyoner görenlerin alayı şahsi çıkar peşinde. lan şunu da kendi yoluma sokayım belki tanrı bunu görür de bana pekiyi verir modundadırlar. benden önce okumuş olduğunuz entrylerde de görüldüğü gibi..
ibadet etmiyorsa etmiyor sana ne olm!!?? milletin derdi seni mi gerdi!!?? sana giren çıkan varmı? yok diyorsan sus otur. çok sesin çıkıyor insanlar giren çıkan var sanıyor!!
ibadet etmeyenlerin başına ibadet etmedikleri için kötü şeyler geliyo..peki ibadet edenlerin başına gelenler neden.. o da ibadet ettikleri için herhalde....
ibadet edenlerin ya da etmeyenlerin başına herhangi bi olay geldiği yok. bu dünyada hiç kimse hesap vermeyecek günahlarından ötürü. her şey mahşer gününde piyasaya çıkacak.
olmayan olaylardır. şöyle ki: kişi inancından özgür değil midir? bunu yaratıcının kendisi söylemez mi? o'nun elçileri 'kalpten inanmanız gerek. dinde zorlama yoktur.' gibi şeyler söylemez mi? bununla beraber 'inanmazsan böyle böyle cezaları var' demedi mi? şimdi o yüce adalet sahibi kullarına cehennem'le uyarmışken; 'yanarsınız' demişken sözünde durmayıp dünyada cezalandırması olur mu? burada bir çelişki olmuyor mu? veya siz inandığınız yaratıcının adını kirletiyorsunuz. o'nun sözünde durmadığını gösteriyorsunuz.
ibated etmek isteyipte etmeyisimin sebebidir yalandır ve yalan oldugu icinde beni dinden sogutur cubbeli abilerin uydurdugu olaylardır..
örnek:
-zina yaptıgı icin sikinin bası kopan adam
-caminin wc sine su dökmedigi icin lagama düşen adam
-askı memnu yerine buyuk bulusmayı izlemiyen adamın karısını yegeniyle basması
-maturbasyon yaptıgı icin eli hamile kalan adam
-karısını analdan yaptıgı icin zenci hapisanesine düşen süt beyaz tavşan gibi vinkletilen adam
sabaha kadar yazabilirim ben nasıl uyduruyosam onlarda uyuduruyorlar..
bazen ibadetin edilip edilmemesiyle uzaktan ilişkilidir.
herşey benjamin'in, o ılık pazar günü "kiliseye gideyim" demesiyle başladı. sonradan vazgeçer gibi oldu ama gitti yine de. işte o gün benjamin kiliseye gitmeseydi orada kadim dostu kont vronsky ile karşılaşmayacaktı. bu karşılaşma onları eski günlere götürmeyecek ve benjamin, kont'un "eski günlerdeki gibi bouwer çiftliğine gidip groningen*'lerle gezintiye çıkma teklifine evet demeyecekti. bu gezinti sonrasında yorgun düşüp* evinde uyuyakalmayacak ve frengi hastası zavallı erkek kardeşini görmeye gitmek için akşam 7 trenini kaçırmayacak böylece adı "versailles tren kazası" hayatını kaybedenler listesinde yer alacaktı.
müslümanlığı uçma kaçma dini sananların ibret aldığı olaylardır. aynı zamanda bu insanlar yattığı yerden dua ederek birşeylerin olmasını da beklerler. hal bu ki islam bildiğimiz, gördüğümüz, rasyonel ve somut olaylarla hayatımızdadır. yoksa "Allah yok dedi. ağzı nike işaretine döndü.", "zina yaptı. şeyi koptu.", "bir dua etti. olmıycakken oldu." gibi hikayeler şehir efsanesidir. kanımca böyle olaylar hep kur-an ı anlamamktan kaynaklanır. keşke olmasa ama oluyor işte.