Sinema eleştirmeni Mario Verdone’nin oğlu yönetmen Carlo Verdone’nin 1996 yapımı filmi I’m Crazy About Iris Blond (Sono pazzo di Iris Blond) acı-tatlı bir romantik komedi. Verdone’nin canlandırdığı 40’lı yaşlardaki müzisyen Romeo adının tersine aşkta pek başarılı değildir. Hatta son sevgilisi onu grubundan üstelik de evli olan bir adamla aldatmaktadır. Bunun anlamıysa oldukça basittir. Romeo hem işinden hem de aşkından olmuştur. Soluğu bir falcıda alır...
Filmin güzelliği oldukça basit bir çerçeveye oturtulmuş ama derinlemesine işlenmiş olmasında yatıyor. Realist yapım asla ham klişeler kullanmazken başarı ve mutluluğun aynı anlama gelmediğini vurguluyor **
orijinal ismiyle sono pazzo di ıris blond, yönetmenliğini carlo verdone'nin üstlendiği, 1996 yapımı sıcak bir italyan trajikomedisi. trajikomedi diyorum çünkü filmin acı tatlı bir hali var. bir yandan tebessümle izlerken bir yandan da içiniz burkulabiliyor. bu hususta en başta yönetmen ve aynı zamanda başkahraman romeo karakterine hayat veren carlo verdone'yi tebrik etmek gerek. zaten italyan dili ile gelen o hoş tını bir de verdone'nin binbir çeşit mimiği ile buluşunca ortaya gayet sağlam bir komedi çıkmış.
film neredeyse iki saat boyunca yüzde koca bir gülümseme dahilinde izleniyor. filmin hadisesi de belli;
gayet bahtsız romeo ve hayatına giren o tuhaf kadınlar...
bu filmi diğer romantik komedilerden ayıran en önemli unsur belki de finali. bunun yanında gayet absürd kalan hadiselerin başarılı bir şekilde filme dahil edilmesi ise ayrı bir güzellik.
oyuncular iyi. film boyunca rolünden anlık bile kopmayan verdone ile birlikte claudia gerini de şu "terketmeye meyilli kız" karakterini başarıyla canlandırmış.
aynı zamanda bu film sayesinde belki de 5846565 küsür kere ne me quitte pas parçasını duyacak ve böylesine hoş parça için ara ara jacques brel hatırlanacaktır. zira bendeniz roark kişisinin film bitimi yaptığı ilk şey parçayı keyifle bir kez daha dinlemek olmuştur.
dikkat, bundan sonra yazacaklarım spoiler içermektedir bilginize sunulur. ondan sonra vay efendim ben bilmiyordum, vay efendim ben görmedim demeyiniz çok rica ederim.
--spoiler--
film boyunca sürekli tekrarlanan espriler mevcut. bunlardan en önemlisi ise, ara ara sunulan ve insanı gülmekten kopartan şu film boyunca romeo'nun bir türlü yakamadığı çakmağıdır.
filmin diğer romantik komedilerden en büyük farkı ise finali dedik. bu defa esas oğlan - esas kız beraberliği ile mutlu bir son yok tabi. finalde tren garında öylece kalıverir talihsiz romeo'muz. lakin film boyunca final tahmini pek de zor olmasa gerek. zira ırıs karakteri zaten terketmeye meyilli biri olduğu için sonuç pek fazla şaşırtıcı değil.
gelelim filmin en komik sahnesine. özellikle sözlük dilinde sıkça kullanılan bir ifade vardır; koşarak uzaklaşmak.
işte bu filmde bu nasıldır, nasıl bir şeydir o rahatlıkla gözlemlenebilir değerli okurlar. öyleki filmin sonlarına doğru köpeğin mezarına giden romeo'nun eski sevgilisinden ayrılması beni resmen gülmekten ölme kıvamına getirmiştir.
bunun yanında en hüzünlü sahne ise acımasız ırıs'ın sırf hadiseyi romeo açıdan yumuşatabilmek adına birlikte olmasıdır. bana kalırsa romeo gibi bir adamın en çok kırıldığı nokta da budur.
--spoiler--
kısacası, keyifle izleyebileceğiniz bir italyan komedisidir bu. size ara ara cidden sağlam kahkahalar attıracak, film bitiminde ise bir jacques brel arşivi edinmenizi anımsatacak bir film aynı zamanda. iki defa izledim, ikisinde de bitmesin istedim. carlo verdone hem reji koltuğunda hem de oyuncu künyesinde kesinlikle başarılı iş çıkarmış. izleyiniz, izlettiriniz.