avrupa'da bir cok yerde oldugunu isittigim lakin sadece prague'daki versiyonunu gormeyi becerebildigim, ve hayatimin kalaninda da bununla yetinmeye karar verdigim muze turu. sergilenen urunleri tahmin etmek guc degil; mengeneler, gergiler, askilar, civili koltuklar, kafesler...
ademin evlatlarinin iskence konusunda ne kadar yaratici olabildigine bu kadar yakindan tanik olmak tuyler urpertici. iskence yapmak icin alet, edavat gelistirmek nasil bir beynin urunudur, benim gibi meslegi "anlamak" olan kimselere bile guc gelebiliyor iste. yok cok calistim ben anlayamiyorum, yetmiyor teoriler flan...
avrupa'nın bir çok yerinde bulunduğu doğru olan (bkz: avrupa'nın her yeri şato) ve bir çoğunu gördüğüm müze çeşidi. ayrıca versyonları ülkemizde de mevcuttur (bkz: antalya kalesi) (bkz: bodrum kalesi).
tahmin edilebileceği gibi mahzendedir hep bu müzeler ve gerekli ışıklandırma, ses efektleri, mankenler ile vakt-i zamanının işkence aletleri tanıtılmaktadır.
mengeneler, gergilerin yanı sıra farklı ve enteresan işkence aletleri de bulunmaktadır.
genellikle kapısında kalp hastaları, çocuklar, yaşlılar girmesin gibi ibareler bulunur.
ve bir anekdot anlatmak gerekirse, belçika'da okul gezisiyle gittiğimiz bir şatodaki işkence salonunda bir arkadaşımızı nasıl çalıştığını göstermek için "boy uzatma" aletine bağlamışlardı. biz de utanmadan çocuğu orada bırakıp kaçmıştık, yazık bir saat falan orada sırt üstü kocaman bir x'in üzerinde bağlı kalmıştı. ****