bir arkadaşımın işyerinde olduğumu bile bile bana nobrain linkini yollaması ve onu açmam. bilgisayarımın koridora bakan tarafta olması ve içeri stajyer bir kızın girmesi de cabası. yazarken bile utandım.
şirkette yeni bir operasyon açılmış, 1 aylık eğitim sonrası işe başlanmıştır. bölümde 6 kız var, 2 erkeğiz. yeni açılan her operasyonda olduğu gibi karmaşa, çalışanların da bundan istifade etmesiyle geyik ortamı var. hotmailime bakarken göz yanılsamalarıyla ilgili bir slayt gördüm ona bakıyoruz diğer arkadaşlarla birlikte. neyse slayt bitti herkes dağıldı.
öğrenciyken izmirli piç ev arkadaşım bir mail göndermişti. maili sildim diye hatırlıyorum, üstünden 1 buçuk yıl geçmiş. maillere bakıyorum, gereksizleri siliyorum, bu maili gördüm. yine öyle slayt tarzı bir şey sanıp açtım. resimde 5 tane sarışın, ilik gibi hatunun denizden üstsüz çıkarken ki resmi. tabi sadece meme olsa amenna. fotoshopla hatunlara direk gibi s.k yapıştırılmış. arkamdan geçen bölümün en saf kızı bu resmi gördü ve donakaldı. durumu sonra izah etmeye çalıştım ama kızın şoktan kurtulması zaman aldı tabi.
masamda belgelere kaydetmek isteğimiz faturaların doyasını evirip çevirirken kafamı kaldırdığımda monitörün ters dönük olması.
yani monitörün ekranının tepetaklak olması. mal gibi kaldım aldı beni kahkaha. düzeltmeye çalışıyorum yok. yanımda 30 yıllık muhasebe elemanı o bile anlamadı ne olduğunu. allahtan hocalarıyla irtibatta olan bir insanım da eski bilgisayar hocamı arayıp durumu öğrendim.
meğerse klasör dosya klavyenin üzerinde ctl+ shift ok filan yapmış. *
hiç bir şeyden habersiz bir şey daha öğrenmiş oldum. ama o ne telaştı ah o ne ızdırap.*
toplantıda gereksiz yere amirle münakaşaya girmektir. bugün benim yaptığım gibi amire atar gider yaptım oda gitti müdüre söyledi toplantıda beni küçük düşürdü gibilerinden müdürde seni başka bölüme veriyorum dedi tabi bende gitmem deyince tazminatsız kapının önüne koyarım gibi bir laf etti. ama neyse ki müthiş bir kıvırmayla öyle demek istememiştim gibi tamamen işsiz kalma korkusuyla özür diledim.
sabah bölge müdürünün gelip keyifle dizüstü bilgisayarını masaya kurması, bilgisayarın şarjının bitik olmasından ötürü uyku moduna geçmesi, açılan bilgisayardan cayır cayır sikişen insan sesleri gelmesi, tüm ofisin müdürün bir gece önce porno izlerken şarjının bittiğini öğrenmesi.
durum: yolcunun teki mengene gibi kolunuzu kavrar. var olan ortak lisanlardan önce ingilizce anlaşılmaya çalışılır, tık yok.
türkçe zaten anlamadığı için el hareketleriyle anlaşma yoluna gidilir, yine tık yok.
meramını anlamak üzerine pasaportuna bakılır kişinin. senegal vatandaşıdır yolcu.
çığırtkan gibi ortalıkta senegalli birisi aranmaya başlanır.
benden daha talihsiz olduğunu düşündüğüm bir senegal vatandaşı buluruz ve seviniriz.
o da ne, senegal vatandaşı ingilizce biliyor fakat kolumu bırakmayan kişinin senegal'in yerel dillerinden birini konuştuğunu ve kendisinin de bu dili bilmediğini söylüyor.
üçümüz birlikte alanda tekrar senegalli aramaya başlıyoruz.
bir talihsiz daha buluyoruz 5-10 dakikalık bir arama sonucunda.
buluyoruz da kurtulamıyoruz.
bulduğumuz da koluma yapışanın lisanını anlıyor ama onun da yabancı dil olarak bildiği sadece fransızca.*
hep beraber bir de fransızca ve ingilizce bilen birini arayarak transit alanda sıkışıp kalan kişinin derdini anlamaya çalışıyoruz.
senegal yerli dilini bilen yardım isteyen yolcu>senegal yerli dilini bilen ama fransızca yabancı dili olan yolcu>senegalli olup fransızca ve ingilizce bilen yolcu>ben
ve tam tersi şeklinde bir konuşma ile yolcunun derdine çare yaklaşık 1 saatin sonunda bulunur ve herkes durumun şaşkınlığıyla enteresan durumda gülmekten başka birşey yapamaz.
bir projeden ofise döndüğümde server'da bir backup ararken ana dizinde counter kurulum dosyası ile karşılaşmak. arkadaşlara bu ne iş lan kim attı bu dosyayı buraya amınakoyayım diye sorunca.
sende kur hacı akşam mesaiden sonra counter atarız cevabıyla dumura uğramışlığım vardır.
bulaşık makinesini anlatırken kadına, başka bir bulaşığı anlatmak üzere hareketlendiğim sırada kapattığım diğer bulaşık makinesinin kapısına hatunun kısa eteğinin sıkışması ve benim oracıkta hatunun bacaklarına bakakalmam.
(bkz: bu ben değilim hissi)
bundan iki ay önce.
yapacak olduğun iş domaine bağlı bir terminalde yazıcı tanımlamak. normalde admin yetkisi olan bir hesptan terminal açılıp yazıcı eklenmesi gerekir ama ben bu işlemi sınırlı kullanıcı hesabından denemekteyim her denediğimde bu işleme yetkiniz yok iletisi almama rağmen yapmaya çalışıyorum. can alıcı nokta: bilgisayardan (teknik) anlamayan kullanıcı sen bu işlemi sabaha kadar da yapsan olmayacak diyerek beni yerin dibine sokmuştur. *
uwc: bakar mısın? ben: buyrun, nasıl yardımcı olayım? uwc: selma şef'i arıyordum. ben: firmalarda bir karışıklık oldu herhalde? ( zira kahretsin ki temizlik firmasıyla benzer iş kıyafetimiz var, arada şefleri gelip bize fırça atıyor falan böyle fantastik durumlar da cereyan etmiyor değil neyse)
uwc: yok yahu, selma şef'i arıyorum. ben: hangi şirkette çalışıyor peki? uwc: burada, havalimanında.
(iç ses: hasbinallah, geldi elin delisi buldu yine bizi)
ben: beyfendi, telefon numarası varsa arayın yönlendireyim sizi, yahut çalıştığı kurumu biliyorsanız ben aratıp sorayım. uwc: lan havalimanında çalışıyor dedim ya! (atar yaptı peze..)
o an aklımdan geçen şarkı ibrahim tatlıses'ten geldi ister istemez.
yolcu/sivil memnuniyeti falan kalmıyor bi saatten sonra, en azından böyle sikko durumlarda.
ben: beyfendi hangi kurumda çalıştığını bilmiyorsanız size yardımcı olamam. uwc: nası yardımcı olamazsın lan? ben: beyfendi, burada* 24 saatte üç vardiya halinde 36.000 personel çalışıyor ve hepsini tanıyan kimse yok. uwc: la sen ne iş yaparsın ki zaten burda, almış eline kağıt kalem sik gibi dikiliyor ortalıkta.(oo iş hakarete vardı şimdi sıçtım ağzına) ben: beyfendi lütfen terbiyeli konuşun yoksa sizi şikayet etmek zorunda kalacağım. uwc: la yürü git, şikayet edecekmiş de bik bik.
uwc şaka yaptığımı zannetti ilk başta, lakin memurla* konuştuğumu görünce (-ki naber abi, hayırlı vardiyalar minvalli konuşma) adam usain bolt gibi alanın diğer ucundaki merdivenlere uzamıştı.
yediğimiz küfürle kaldık.
öyle de acaip bi yer, yolcu/sivil memnuniyeti esas. küfredemezsin yoksa yallah tazyik.
bu da böyle bir anımdır.
her aldığımız ruhsatta genellikle müşteriler tatlı pasta ya da promosyon tarzı hediye getirirler ofise.
bi müşterimiz var müteahhit, kendisi doğu illerimizden.
ruhsat alınca ofise 50 tane lahmacun göndermişti.
3 gün çıkmadı kokusu. *
bi gece de elleriyle çiğ köfte yoğuracağmış evine davet etti.
başka bi tanesi de tüm ofisi bu haftasonu hamama götürüyor.
tek kız olduğum için ben hariç tabi ki.
projesini çizen de benim üstelik "ne anladım bu işten" dedim kendisine.
-sana da gars (kars) kaşarı getirdim dedi. *
iş yerimdeki bilgisayarı ben gittikten sonra kurcalayan bir patronum var, ya oyun oynar ya da doların durumunu kontrol eder. adamın kendi malı sonuçta, ben gittikten sonra ne halt ederse etsin lan banane.
bu sabah iş yerine geldim, baktım ortalık yine darmaduman. açtım bilgisayarı, arşivimden metal bir parça koyup uyanmak için kahve içmeye başladım. bu sırada patron girdi içeri, erken geleceği tutmuş piç herifin.
- dünkü hesapları bilgisayara aktardın mı?
- aktardım sorun yok
- doların durumuna baksana bi, dün de bakmadım. bir değişiklik var mı acaba
bu arada ben bilgisayar başında oturuyorum, o ayakta duruyor. chorme mu açtım. açar açmaz "ateşli hatunlar xxxxxxxxx" gibi bir şey geldi ekrana, ikimiz de bunu beklemediğimizden dolayı mal gibi bilgisayara bakıyoruz. öyle bir andı ki, sayfa nerden kapatılıyor lan diye bağırasım geldi, sanki ilk defa porno sitesi görüyormuş gibi kalakaldım ya lan.
kısa süreli sessizlikten sonra hiç bir şey olmamış gibi, lafı değiştirip dışarı çıktı. ulan hadi porno izliyorsun tamam da geçmişi niye silmiyorsun. adam amatör pornocu olmuş haberim yok, sayfayı kapatmadan direk çıkış yapınca chorme son girdiğin siteyi kaydediyor. tabi tıklayınca ilk o sayfa çıkıyor karşına.
ben de bu oyun oynuyor sanıyorum, çok iyi niyetliyim lan.
eski çalışma arkadaşımla sürekli kavga ederdik. 45 yaşında 2 çocuklu kocası alkolik bir kadındı. sıkıntılarını benimle uğraşarak gidermeyi kendine yaşam felsefesi haline getirmişti.
nedendir bilinmez beni kendine rakip görürdü. oysa alanlarımız bile farklıydı. ben satış ihracat kanalıyla ilgileniyordum o ise finansla.
gel gelelim 2 yıl boyunca kadının tüm çabalarını püskürttüm. ta ki 15 gün öncesine kadar.
kobi destek projesi kapsamındaki 3 danışmanlık faturasını kaybetti salak. günlerce aradı bulamadı. sonunda suçu üstüme attı. faturaları ben çalmışım. sırf o zarar görsün diye yapmışım bunu. tabi bunu duyunca delirdim. işin bir de etik kısmı var. ben 2 yıldır emek verdiğim ekmek yediğim yere böyle bir hainlik elbette ki yapmadım. tartışırken iyice zıvanadan çıktı. odaya diğer idari personel arkadaşlar geldi. beni dışarı çıkarmaya çalışırlarken bağırarak küfretti bana.
bendeniz sakin görünürüm. fakat damarıma basıldığında karşımdakini ibretlik ederim. camın kenarındaki makası alıp üstüne yürümem bir saniye sürmedi. iki kişi zor zapt ediyor bu arada. cidden katil olmama ramak var. be hey gafil sen kimsin ki bana o....u dersin.
şimdi ne olduğunu merak edenlere söyleyeyim. patronumun tüm ikna çabalarına rağmen bıraktım işi.
en güzeli de 15 gündür hala migren ilacı kullanmamış olmam.
çalıştığım yerin müdürünü bu meb de yapılan müdür operasyonuyla gönderdiler. adamın hakkını yediler. yeni gelen müdür sağlam torpille gelmiş biri. o işe başladı okulda ne kadar eşya varsa bozulmaya başladı.
kalorifer kazanı 4 kere bozuldu.
bilgisayarların ve internetin hepsi pert.
zil bile bozuldu.
eşyalar çok pis intikam alıyor sanki.
hastanede çalışıyorum o zamanlar. beyin cerrahi doktorumuz bel fıtığı ameliyatı yapacak. ben de tıbbi sekreterlik yapıyorum. hastaya evraklarını imzalatmak için doktorla beraber odasına girdik. hastadan tahlil için idrar alınacak.
doktor tarif etti. sonrasında;
hasta: duhtur bey ahan şuraya kadar doldursam yeter mi?
doktor: yok canım az dudak payı bırak!!!!!
odanın kapısına çıkana kadar o kahkahayı nasıl içimde tuttum bir ben bilirim.
-Dakota karabiber bize 20 ye geliyor kaça veriyorsunuz?
+40 abi.
-tamam onu kaç yapsak kaç yapsak.(kendi kendine düşünüyor), tamam lan 70 yapın geliyorum ben.
Telefonu kapatırken kahkaha atıyordum neye göre hesaplıyor diye.