Şirket sorumlusu, iş için başvuruda bulunan gençle ön görüşme yapıyordu.
"Peki, bizden maddesel beklentiniz nedir?" dedi.
...
Geç aday, beklentilerini içtenlikle sıraladı:
"Öncelikle bir otomobil isitiyorum" dedi. "Ayrıca, şu anda oturduğum
evin kirasını da şirketin karşılamasını bekliyorum. Aylık ücret olarak
da, şimdilik, üç bin dolara 'Evet' diyebilirim."
Şirket sorumlusu, gencin isteklerini dinledikten sonra ona daha geniş olanaklar içeren bir öneride bulundu:
"Biz size normal bir otomobil değil, Cherokee marka bir jeep ve özel
yüzme havuzlu bir villa verebiliriz" dedi. "Ayrıca, aylık ücret olarak
da beş bin dolar vermeyi düşünüyoruz."
Başvuru yapan genç, bunları duyduktan sonra kendini tutamadı, yerinden fırladı:
"Harika bir öneri, bu" dedi. "Şaka gibi birşey' Siz benle sanki iş görüşmesi değil, şaka yapıyorsunuz"
Şirket sorumlusu gülmeye başladı:
"Bravo, çok doğru söylediniz" dedi. "Ama kabul edin, önce siz başlattınız".
yeni mezunsundur, aklın pırıl pırıldır ve amacın sadece güzel bir gün ölmek içindir. ilk randevun ile tüm dünyan değişmiştir.
+ee merhaba ben xxxxx. iş başvrum eeem iş başvurum vardı da onun için geldim!
-randevunuz mu vardı?
+ehhm evet. çok heyecanlıyım. söyleyemedim bir anda da.
-hımm anlıyorum.(mahkeme duvarı gibi bu surat)
-sizi şöyle alalım.(otur lan göt lalesi diyor yani)
+sağolun.
-bir şey içer misiniz?
+evet bir bardak su olursa...(kadında ki surat iyiden iyice değişmiş ve içinden ana avrat sövme moduna geçmiştir)
.....
+evet xxxxxxx bey sizi bekliyor. buyrun...
işte o an değişmiştir hayat. okulda öğrendiğin her şeyin an itibariyle bir dallamaya gösterecek ve ondan bir değerlendirme alacak aynı zamanda para denen kağıtları kazanmak için sana belki iş teklif edecektir.
+evet hoş geldiniz...
-hoş bulduk...
+bir şey içer misiniz?
-yok sağolun!
...
+lafı fazla uzatmadan iş konuşalım.
-evet.
+sizi neden işe alalım?
(o ne lan. ne demek işe neden alalım? bu senin şirketindeki bir sorun göt lalesi! bu soru çok aptalcadır ve karşıdaki kişinin zeka kapasitesini göt gibi ortaya koymaktadır. dışardan bakıldığında çok anlamlı bir soru gibi olsada aslında beş para etmez bayağı bir sorudur. ben senin şirketindeki eleman açığını kapatmak için burdayım yeteneklerimle... kastettiğin yeteneklerim ise zaten ben bunu sana söyleceğim... bunu her iş başvurusuna giden kişi bilir. yetişkin insan cevabı alabileceği soruların cevabını sorar... ben zaten senin şirketinin içinden bir ajanın telkinleri ile iş başvurusuna gelmedim ki? randevu aldım ve geldim hepsi bu... cv bilgilerinizdeki tecrübeleriniz iyi dersin hepsi bu
yaa ben bunun nedeni ile uğraşacak değilim. sen aslında bunun nedeni ile uğraşmalısın. bu alenen beni tavla demek)
(senin ananı burda kuzu gibi çevirircesine şimdi... tövbe tövbe)
-hebele hübele.
+anlıyorum evet cv bilgilerinizi inceler size döneriz.
bu seferde kamusal alanda denersiniz şansınızı;
müdürlüğe girildiği an volkan konağın cerahapaşa şarkısı hemen kulaklara adeta ağzı açık bir kavanozun suya bırakıldığı andaki gibi su tanecikleri notalar gibi kulak kepçesine ve ordan kulak zarına hızlı yol almaya başlamaktadır.
herkes olabildiğince rahattır ve her masada şu beyaz tenli amerikan filmlerinde oynayan kırmızı suratlı, parlak ayakkabısı ve blazer ceket giymiş şişko amcalar var. artık ne konuşuyorlarsa?
siz gittiğinizde elinizde bir dosya normal ve yaz sıcağının verdiği sıcaktan ötürü ince bir kot ve t-shirt ile gitmişsinizdir. aslında gayet iyisinizdir ama bunu ordaki müzik dinleyen elli kilo götü olan kadına anlatamazsınız.
tesadüf bu ya... sizin ile aynı işi yapan bir bayan gelmektedir. saat 11 be kardeşim nerdesin... çantasını atmıştır hemen masaya... bir offff çekmiştir karşıki dağları yıkarcasına ve saçları toplamış götünü sandalyesine koymuştur.
(belki şeyi bozulmuştur diyeceğim ama sonradan da hep böyle geliyor bu kız)
kadınlarla ile ilgili olan çalışma sıkıntım seneler öncesine dayanmaktadır. zik kadar ofisteyiz zaten. evden gelirken sıkmışta sıkmış parfümü içeri girdiği anda kendimi nazi toplama kamplarında hissettim. hiç bir iş yapmaz kadınlar ofiste.
göt büyütürler çok...onlar üstüne göt büyüten yoktur özellikle benim işimde. hiç bir şey yapmadıkları gibi herkese emir yağdırmayı çok severler... ama ben biliyorum bir ara bozacam bu damı dedim...
bu kadının kocası her gün hatta ve hatta her hafta aynı elbiseyi giyer. yav kardeşim içinde çürüyeceksin yav! gün itibariyle havanın sıcak olmasından dolayı t-shirth ile geldim ofise. kraldan çok kralcı olan bu ırspı hemen yeni gelinin zike saldırırcasına üstüme başıma muhalefet oldu.
+sanırım sana burda giyim kuşam konusunda yeterli bilgi verilmemiş.
-kusura bakma senin ekürin gibi her hafta aynı şeyi giyemiyorum. ben de diyorum bu ter kokusu nerden geliyor bak şimdi?
allah bilir yastığında hep ter tuzlarının oluşturduğu lekeler vardır. *
velhasıl görüşeceğiniz kişi gelmiştir ve odasındasınızdır. kapı kapanır ve oda da bir sessizlik olur.
+buyrun...
cv nizi inceledim. sertifikalarınız var çok güzel. yanlız biz tecrübeli birini arıyoruz!
-nası yani(o ne mına koyam)
tecrübe ile kastınız belediyeye gelen kişileri tanımak ve yardımcı olmak mı?
(ulan belediye işi çok kolaydır aslında)
+biraz öyle evet.
(yani diyor ki; şakşakçılık yapabilecek misin? yaparız anam)
-elbette bu konuda en büyük destekçim siz olacaksınız? bu bir sorun değil. tecrübeniz bu yolda yürümeme ışık olacaktır xxxxxxxx hanım...
+anlıyorum ve ben bir arkadaşlarımla düşüneyim. sizi diğer başvuru yapanlarla bir karşılaştıralım ve size olumlu olumsuz dönelim.
-tabi nasıl isterseniz?
(ne yapalım öyle olacaksınız bu devir böyle)
sorulan sorulara düsünülerek cevap verilmesi sizi aranılan eleman yapabilir. işte örneği;
"Japonya'da saygın bir firmada yönetim, işe girmek isteyenlere bir soru sormuş ve soruya uygun cevabı veren kişiyi de işe almışlar.
Sorunun ilginçliği bu sorunun doğru ya da yanlış cevabının olmaması...
Yağmur bulutları apaçık çok şiddetli bir fırtınanın gelmekte olduğunu söylüyor.
Karanlık yağmurlu bir gece, şimşekler çakıyor, gök gürlüyor, tam bir fırtına var ve siz arabanızla gece saat 02.00'da yoldasınız.
Genelde tek başınıza yolculuk yapıyorsunuz ve o akşam da öyle yaparak ıssız bir yolda ilerlemeye başladınız...
Arabanız iki kişilik. Ve ileride bir otobüs durağı görüyorsunuz.
Arabanızla otobüs duraklarının yanından geçerken oracıkta bekleyen insanlar sizi hep hüzünlendirmiştir oldum olası...
Çünkü otobüs durakları size geçmişinizi hatırlatmaktadır...
Ve işte o yağmurlu ve fırtınalı gecede otobüs durağına yaklaşınca 3 kişinin beklemekte olduğunu fark ettiniz.
Bunlardan; Birincisi bir doktor. Sizi daha önce geçirdiğiniz kalp krizinden kurtarmış.
ikinci kişi, çok yaşlı ve neredeyse ölmek üzere olan birisi.
Üçüncüsü ise, hayatınızın rüyası, her zaman tanışmak istediğiniz birisi...
Hava gittikçe kötüleşiyor ve arabanızda sadece bir kişilik yer var.
Böyle bir durumda siz olsaydınız ne yapardınız?
Hemen cevap vermeniz gerekmiyor. Düşünün unutmayın doğru ya da yanlış cevap yok. Sizin tercihin önemli sadece...
Görüşmeye girenlerin cevapları şöyle olmuş:
A) Hasta adamı en yakın hastaneye götürelim.
B) Doktor daha önce hayatımı kurtardığı için onu alırdım.
C) Manen düşünürsem tabii ki hasta adamı alırdım ama kendi geleceğimi ve hayatım için her zaman tanışmayı arzuladığım bu kadını arabaya alırdım.
Görüşmeye katılanların yüzde 90'ı aynı cevabı vermiş; "Yaşlı adamı alırdım"
Ama bir kişi farklı bir cevap vermiş ve o kişiyi işe almışlar...
işte işe aldıran o cevap: Arabadan inip anahtarı doktora veririm, doktor benim hayatımı kurtardığı gibi yaşlı adamı da hastaneye yetiştirip hayatını kurtarabilir. Böylece ben de hayatımın insanıyla otobüs durağında baş başa kalır onu tanıma fırsatını yakalarım.
Bu çok düşünülmeyecek bir cevap değil ama insanoğlu bencildir ve hiç kimse arabasını vermeyi düşünememiş."
hayatımda bir kere yaşadığım olaydır. o iş bavurusu değil staj görüşmesiydi. iki kere kapılarına kadar gittim ilk gittiğimde cüzdanımı çaldırdım. ikinci gittiğim de apar topar okuduğum şehirden kalktım da gittim. ve sonuç? tabiki beni almadılar. neden? çünkü 45 günlük stajyermişim altmış günden aşağısını almıyolar mış mış da muş muş.
benden sonra liseli bir çocuk gitti sırf beş ay stajı var diye sorgusuz sualsiz aldılar. bana da sen üniversite öğrencisisin tabiki seni de isteriz ayağı çektiler.
özel sektör böle maalesef. işleri görülsün yeter. kimse de demiyor ki ( yada diyor ki ben daha rastlamadım.) gelsin birşey kapsın gelecekte bu işi bu insanlar yapacak demiyor. insanlar bencil. birilerine bişeyler öğretmekten yoksunlar. sonra sektör gelişmiyor. yok yeni akımları takip etmiyorsunuz. sende stajda birşey öğrenenememişin. öğrenemem tabi. adam allahın reçetesini vermiyor ya. bir tuzlu special için üç gün peşinde koşturdu beni... ben yine şanslı olanlardanım arkadaşlarım çok daha kötü yerler de çok kötü şartlarda çalıştılar..
aşçı olmak zor iş gençler. çok çalışcaksın o kadar yavşak içinden sıyrılcaksın kendini kanıtlayacaksın. 15 saate kadar çalışacaksın. sana yeri gelcek günde 1000 tane yumurta kırdırcaklar. yeri gelcek bulaşık yıkatacaklar... emek işi gönül işi...
not: geçen sene beni almadın bu sene oraya girmeyen ne olsun jw marriott otel ankara.