salaklıktır, önce bri kaç sene başkasının yanında çalışılıp sistem incelenmelidir. her işyeri bakkal değil yoldan geçen girsin de alsın ki onların bile iş tutturamayanı var.
girişimcilik örneğidir.bu ülkede girişimcilik oranı %8 iken aranan kandır.hem iş kurmasını takiben istihdam kapısı açacaktır iş aramak yerine kendi şirketini kuran kişi.
disardan bakinca cok kolay gibi gozuken, omrunuzden omur goturen durumdur. cahil cesaretiyle baslamamak gerekir. ekibinizi dogru insanlarla kurmaniz gerekir. cok yorucudur ama isler rayina girdiginde de sizden rahati olmaz. kisacasi eksileri olmasina karsin artilari cok daha fazladir.
geçen gün katıldığım mülakatta 4 adaydan 2'sinin yapmış olduğu eylem.
neden kendi işini bırakıp burada çalışmak istiyorsun diye sorduğumuzda da giderlerinin çok olduğunu, parayı döndüremediklerini veya düzenli çalışma saati istediklerini söylediler.
yanlış anlaşılmasın göz korkutmak için söylemiyorum. elbette kendi işini kurmak, kendi kendinin patronu olmak dışarıdan bakınca gayet tercih sebebidir. ancak önünü görmeden bi işe girmek pek akıllıca olmuyor, öncekinden de kötü duruma gelebiliyorsunuz.
sermayeniz sağlamsa, ne yapacağınızı bilecekseniz, eminseniz ve çalışmaktan şikayet etmeyecekseniz, durduğunuz kabahat.
Türkiye'de bindirilen vergilerden sonra en mantıksız harekettir. Müşteriye kesilen tahsilatları altı aydan önce başlamıyor, ama size mal satan tedarikçiler en fazla iki üç ay vadeyle çalışıyor. işçilerin şuyun buyun parasını hemen ödemek zorundasınız, dahası devlet nereden para çakacağını şaşıyor.
Diyelim bir şirket borçlarıyla battı. Devlet bu şirketi inceleme altına aldı. Siz ona fi zamanında mal satan bir tedarikçiydiniz, ama artık son üç yılda hiç çalışmamışsınız. Olsun diyor devlet sen bununla iş yapıp, para kazanmışsın, sen de bu borçlara biraz destek vereceksin, sana ödenmiş faturanın bilmem nesini ödeyeceksin diyor.
Böylesine angut bir ortamda Koç falan değilseniz veya sırtınızı dayayabileceğiniz bir sermaye grubu yoksa kim şirket kurarsa aklına şaşarım.