okunduğu veya dinlendiği zaman ilk anda komik gibi gelen, fakat kısacık bir süre içerisinde iğrençliği ortaya çıkan fıkralardır.
temel bir gün Fadime'yi arayıp "Fadime, bu akşam bizim eve gel. evde kimse olmayacak." der.
fadime, akşam eve gelir. kapıyı çalar, çalar ama kimse açmaz.
örnektede görüldüğü üzre, bu fıkraların pek de gülünecek yanı yoktur.
okula aniden müfettiş gelir ve 1. sınıflardan birine girer, bir öğrenciyi ayağa kaldırır.
-oğlum aklına gelen ilk tek heceli kelimeyi söyle
+tik
-aferin yavrum adın ne ?
+tüleyman
Eğitmen doktor senenin ilk günü tıp fakultesi ögrencilerini etrafına toplamıs, bir kadavranın başında derse başlamıs.
Bakın arkadaslar, tüm doktorluk hayatınızda önem vermeniz gereken iki nokta vardır:
Birincisi; kesinlikle ve kesinlikle iğrenmeyeceksiniz der ve parmağını kadavranın kıçına soktuktan sonra ağzına sokar!
Sonra da ögrencilere dönüp, haydi bakalım aynısını yapın der.
Ögrenciler sırayla aynı hareketi tekrarlarlar.
Bu arada kusanlar ve hatta bayılanlar olur.
Bitince eğitmen doktor konuşmasına devam eder:
ikinci önemli nokta ise DiKKAT dir der..
Ben biraz önce kadavranın kıçına işaret parmağımı, ağzıma ise orta parmağımı sokmuştum ....."
hemen fıkraya gireyim
malum bir ingiliz, bir fransız ve temel hazır beklemektedir. bu fıkrada bunlar bir yerde cin görürler. cin ne istediklerini sorar. dileklerini yerine getirirse onları düzecek, şayet getiremezse onların baska dileklerini yapıp, düzmeden bırakacaktır. fransız altın saray ister cinden, cin hemen yapar ve fransızı oracıkta düzer. ingiliz altın stadyum ister ve cin stadyumuda yapar ingilizi de. daha sonra sıra temele gelir. aynı soru temele sorulur. temel'in ise dileği oldukça güzeldir:
"ossuruğumu tut, kırmızıya boya".