son zamanlarda düşünmek için fazla zamanım oluyor işte azalma var iş olmayıp boş vakit olunca da istemsizce geçmişi geleceği geçtiğimiz yillarda yaptığım hataları düşünüyorum belki de bütün bunları düşünmemek eve gelince gece yorgunlultan düşünmeden uyumak için çok çalışıyorum bilemiyorum altan bilemiyorum.
zaman kavramını kaybetmiş gibiyim, sürekli bir şeyler söylemek, yazmak istiyorum...
kendimi bile bu durumda olmadığıma ikna etmem gerek. Alışkanlık olarak baktığım her şeyin bir yanılgı olduğunu öğrendim. aslında onlar bizi hayata bağlayanlar galiba...
kendimi ateşe bilerek atmış gibiyim, hiç bir yanma insana bu kadar güzel ve anlamlı gelemez. kimse beni bu ateşten çıkarmasın. kül olmalıyım.
yarım kalmak benim yaşadığım, her şey yarım kaldı. tamamlamak için çabalıyorum ama...
benim gücüm bu duvarları aşmaya yetmiyor, kanatlanıp uçabilsem keşke.
aşamasam da bu duvarın önünden ayrılmak gelmiyor içimden...
insan özlüyor, kaçtığı yeri özlüyor, sevmediği yeri bile özlüyor. insanlarını özlüyor, dostlarını, komşularını ama en çok da geri döndüğünde tekrar göremeyeceği insanlarını özlüyor. zaman akıyor, geri gelmiyor gelmeyecek. gidenler de geri dönmeyecek. güzel günler de geri gelmeyecek. hani kadıköyde lal vardı sıcak şarabı çok güzeldi geri dönüp o sıcak şarabı tekrar içtiğimde aynı güzellikte olmayacak biliyorum ya da nevizadede aspera oranın da güveçte karidesi çok güzeldi ama bugün gitsem aynı lezzette değil. zaten ne kadıköy eski kadıköy ne de nevizade eski nevizade. insanlar gibi mekanlar da değişiyor çağa ayak uyduruyor. kimse bıraktığım gibi kalmıyor. bazen insan kardeşini bile tanıyamıyor. sadece yutkunup olanları uzaktan izliyorsun. zaten elinden bir şey gelmezse neye nasıl engel olabilirsin ki?