içimdeki çocuğun babası da annem

entry1 galeri0
    2.
  1. çok çektim efendim ben bu içimdeki çocuktan. öyle hiç tekme falan atmadan dünyaya geldi bu. nisan ayında. rahmetli anneannemin söyleyiş tarzı ile "karlı bir gece"de.
    ilk mahcubiyetimi 11 yaşımdayken komşu kızı iri göğüslü nejla beni kucağına aldığında yaşattı bu içimdeki çocuk.
    ereksiyonumu gizlemek için bir çocuğun yapabileceği tüm maymunlukları yapıp zor bela kurtuldum nejla'nın göğüsleri arasından.

    sonra, yavaş yavaş sevmeye başladım ben bu çocuğu. içimdekini. ilkokul yıllarında küme olunurken, bu oturuş düzenini icad edene çok şükrettim. ders dinlemeyip azra'yı izliyordum çünkü. ve, sıralar yüz yüze olduğu için itiraz edemiyordu kendisini izlememe. ama, o yaz. azra'ya doya doya baktığım kışın yazı, hayatımın belki de en kötü yılıydı. bir tafik kazasında tüm aile fertleri ölmüştü. azra da dahil.

    bir kaç gece ağladım o'nun için. hatta rüyalarıma dahi girdi. çok dua ettim, azra için. ne zaman ki bir gece rüyamda gördüm. bana; "ben artık cenntetteyim" dedi, işte o zaman o'nun için üzülmekten vazgeçtim.

    içimdeki çocuk u aldım yanıma. yazlığımıza gittim. tüm harçlığımı ilk hafta bitirdiğimden mc donalds a iş başvursunda bulundum. yaşım 16 veya 17 ydi. inanılmaz bir şey oldu. işe aldılar beni. ilk iş günümde ilk kuralı öğrendim. hatta ilk ve tek kuralı: "teşekkür ederim."

    aka da teşekkür ettim. boka da. patron, bana deseydi ki "lan anuna goyam senin" hiç tereddüt etmeksizin "teşekkür ederim" diyecek bir pozisyona geldiğimi anladığı an içimdeki çocuk, tuttu kolundan. son kez döndürüp mc donalds a, hepsine şu cümleyi söyletip ayrılttırdı:

    "çok eğlendim. teşekkür ederim."

    17 gün çalışmışlığın avantajı ile dönüldü ailenin yanına. başarısız aşk girişimleri sonrası derse verildi vücud. mutsuz ev kadınlarının obezite hastalığı gibi dahilerin de yalnızlık hastalığını keşfettim. vurdum kendimi ansiklopedilere. salt bilgiyi alıp gerisini çöpe attım. sırf annem için, kazandım ilk girişimde üniversiteyi. içimdeki çocuk u kırmadan. ve, o'na yalan söylemeden. gittim. dört yıl okudum, söylenen her şeyi. kalemsiz girdim sınavlara. bekar evimin anahtarı ile şiir yazdım amfilere. döndüm geldim geri. anne ve babamın yanına.

    yıllar yıları kovaladığı için bende yorgundum biraz. dört yıllık bir uyku çektim ilk gece. ertesi gün, erkenden kalkıp markete gittim. babama sigara aldım, anneme sıvı yağ. para üstü ile bir gofret alıp ısırarak eve döndüm. "bu çocuk kime benziyor?" diye soran babama aldırış etmeksizin dışarı çıktım. onlarca dükkana girip binlerce nevaleye baktım. en sonunda kocaman kalpli bir müzik kutusu alıp odama sakladım.

    akşam olduğunda, içimdeki çocuk un babasına vereceğim o hediyeyi. iki yanağından doyasıya öpüp, sonra babama sarılacağım. ikisinin arasına geçip söyleyeceğim:

    "ikinizi de çok seviyorum."

    sonrasında, içimdeki çocuk un babasına, dünyadaki tek meleğe hediyesini vereceğim bir cümle eşliğinde.

    "doğum günün kutlu olsun."

    biraz önce aldığım sürpriz hediyeyi söyledim galiba. içimdeki çocuk un babası duysa yine çıkışır bana.

    "sır saklamayı bir türlü öğrenemeyeceksin" diye. *
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük