pantolonunun takım taklavatına değen yeri çoğunlukla daire şeklinde ıslak, kuruduğunda ise çişin içerdiği tuzdan sebep, beyaz hareli tuz lekeli olan erkektir. bir icatta bulunulmadan evvel şöyle bir düşünülmelidir " bu iç çamaşırı denen nesnenin icat edilmesine neden acaba nedir?" diye!
- amerika'yı yeniden keşfe kalkmadan önce, konuyla ilgili tecrübelere önem ve değer verilmelidir.
pipini, çişini yapıp bittikten sonra ne kadar sallarsan salla; illaki bir damla külotuna akar, külotun yoksa pantolonuna akar. sonra da gören olmadık şeyler düşünür hakkında; "lan! bu herif çişini bile tutamıyor" ya da "prostatı mı var ne?" diye.
iskoç gibi etek giyme alışkanlığın olsa ne ala! yaz günü giydiğin ince-keten bir pantolon. hadi! durduk yere veya bir nedenle erekte oldun diyelim. elinde mi ki bunu engellemek? seyret artık seninkini; olur bir çadır direği, pantolon gerilmeye başlar öne doğru, kumaş desen incecik, bakan kişi ayrıntılarıyla seyreder artık; kalınlığını-başını-boğum yerini. hayır! serde teşhircilik varsa amenna da ya yoksa! hele ki kadınlı-erkekli bir mecliste isen, gir artık! yerin dibine.
sonra, vücut terini emer iç çamaşırı. gömleğinin-tişortunun ıslanmasını, rüzgarda buharlaşma etkisiyle aniden soğuyup teninin, böbreklerinin üşümesini önler.
çok meraklı isen gece yatağına dal-taşak gir yat! uyurken bile oraya-buraya sürünmesi tehlikelidir ya neyse! sabaha karşı şehvetli bir rüya görüp boşalsan bile kendi yatağındır nihayetinde. hiç yatağını yapmayan çocuk, anne ıslaklığı görmesin diye kalkar kalkmaz yatak yapmış o gün. o anne bunu yer mi? yemez elbet! de bir bilendir o ses etmez.
velhasıl, boşu-boşuna giyilmez iç çamaşırı, faydaları saymakla bitmez.