insanoglu denen mahlukat tarihsel gelişim içinde bir çok badireler atlatmiştir. ammvelakin yaptiklari hiyarliklari tekerür etmekten vazgeçmemişlerdir. ve bu geçmişten ders almadiklari için atalari gibi ibadullah sivri kulah kalmislardir.
bireysel yaşamlarda da bunun görürüz. kişi çevresinde olanlari gözünü kapatir ve bir ulema gibi o hatalari tekerür eder. gerçi dünyada hiç bir şey yüzde yüz doğru yüzde yüz değildir. çünkü herşey eninde sonun alacak verecek hesaplari gibi birbirni denkler fakat
osuruktan teyyare nedenlerden ötürü insanlar kazançlari, ömürlerini boşa harcamaktadir.
günümüz dünyasinda iletişim teknolojilerinin gelişmesinden ötürü ticaretin bir numarali ilkesi olan gizlilik yok olmuştur. buna taşima araçlarinin gelişmesi ve yeni yollarin eklemelerinden ötürü artik bu ilke can çekişmektedir.
bu dunyada eski usul metodlar kaduk kalmaktadir. çünkü ister istemez bireylerin kafasinda şu düsünce cereyan etmektedir. ''neden avrupada yahut baska ulkelerde böyle olurken biz hala burokrasi ile cebellesiyoruz?'' ''neden avrupada daha iyi bir hizmeti daha ucuz şartlarda almak varken biz daha kötü mali daha kazik fiyata almaktayiz''
bu gelişmeler sayesinde otomotiv sektörü harikasi olan serce-sahin-dogan-taunus-broadway gibi ürünler sizlere ömür olmustur.
şimdi maddi dünyada teknolojinin nimetlerinde yararlanar ama fikirsel düsüncelerde sabit kalan halklarin sonunu biliyoruz.
japonya modernizm'i sıkı bir mutlakiyetle yoğurmustur. fakat gerek cografi konum gerekse gelenekleri gerekse toplumsal gercekleri bu faktorlere katkılarini göz ardi edemeyiz.
ülkemiz bir çok rüzgara maruz kalan bir cografyada kaldigindan ötürü japonya misali bir kalkınma yapamaz. ülkemiz 29 ekimde 1923 yilinda kuruldugunda düsüncesi çagdaslasmaktir. yoksa şimdiki gibi hala 21 yuzyilin dünyasinda 1930 model bir yönetim anlayişi ile yonetilmemekti.
atatürk sagliğinin son iki yilinda cumhuriyetin tutucu kadrolari tafsiye etmiş ve yönetimi boyunca devlet-i al-i osmaniyeyi batiran militarist ittihatci militarist düsünceyi kazimistir. kendisinin son dönemlerinde basvekil olarak ccelal bayar'i ve kadrosunu atamiştir.
çünkü devlet artik kurulus asamasindan çikmis gelişme aşamasina geçmistir. ammavelakin 1938 yılında ismet paşa saz arkadaslari iktidara geldiği gibi liberal önlemleri yikmistir. hatta ebedi şef döneminden milli şef dönemine geçilmiştir.
ikinci dünya savasinin sonunda eger savasi almanlar kazansa idi turkiye cumhuriyeti franko ispanyasi olacakti. ama muttefikler kazandiği için dis ithal edilen demokrasi ile çok partili yaşama geçilmiştir. liberal iktidar 1950 iktidara geçmiştir. (ismet paşayi solcu sanan dangalaklar buna karşi devrim derler) demokratlar devrinde abd ile bir takım antlaşmalar yapilmistir.
konuyu fazla dagitmadan sorayim size siz (teknolojik) olarak; siz plazma tv mi seyredersiniz yoksa siyah beyaz tv mi? tabiki nostaljik olanlar hariç plazma izler.
ister maddi ister fikri olarak her fikir zamanin gerçeklerine ayak uydurmak zorundadir. yoksa ister istemez tedavulden kalkar. değisime direnenlerin hikayeleri büyüleyici,
kahramanca ve destansidir. ama bir o kadar hazindir. çünkü tarihte fikr-i
sabitler için bir dip not olur.
evet günümüz türkiyesi bizansinsın gunleri gibi allak bullak ve iktidar mucadeleri ile geçmektedir. ve bu gidisatla sarik için söylenecek olan sözü söylememiz kaçinilmazdir.
vahsi militarist politakalar artik bitti. dünya artik fikirlerin, sermayenin ve eserlerin gecerli akçe oldugu bir dünyadir. pazu kuvetinin topun tufeğin değil.
fakat bana öyle geliyor ki o kadar badire atlatiğimiz halde hiyarliklarimiz baki kalacaktir. sonuc bellidir 1918 osmanlisi. bilmem anlatabildim mi?