Evim zemin katta olduğu ve bir kaç defa gece arka bahçemde adam yakaladığım (hepsinde perdeyi açıp LAN diyince kaçtılar. "Soyulur mu ki acaba?" sorusuna cevap arayan keşif ekibi olduklarını tahmin ediyoruz) için dışarı çıkarken evde biri yoksa laptop'u sırt çantasına atıyorum. Buraya kadar normal, kıllanmışım demek ki.
Ama bununla kalmıyor, masadaki boş yere de "yem" olarak eski laptop'u koyuyorum. Hırsız "hmmm gamepadler var, ses sistemi var, klavye-mause var, bilgisayar nerde?" diye evi dağıtmasın diye.
Tabii ki bu plan hırsızın teknolojiden pek anlamamasını temenni ediyor.
bilgisayara bakıp, "core2 duo işlemci la bu, i serisi bile değil. Bizi mi sikiyorsun? Aramaya devam" diye düşünecek hırsız yoktur heralde.
yolu kapatacak şekilde yavaş yürürsün, hızlı yürümesi gereken kişinin zamanını çalarsın; işten kaytarır, sana iş karşılığında ücret ödeyen kişiden çalarsın; ücret karşılığında çalışan kişiye hak ettiği ücreti vermez, o kişinin emeğini çalarsın; yolda yürürken birine küçümser gözle bakar, onun saadetini çalarsın; hak etmediğin mevkide(özellikle ülke yönetiminde) kalmaya ısrar edersin, milyonlarca insanın nezdinde milyarların umudunu çalarsın...
insansın, çalarsın. ancak ne kadar az çalmaya çalışırsan, o kadar saadete yakınlaşırsın.
çalmayın arkadaşlar. çalmamanın yolu duyarlı olmaktan geçer. duyarlı olmak için gerçekten çok okumak ve allaha sıkı bir imanla bağlı olmak zorundasınız. yoksa kendinizden çalarsınız.
Çin’in Guangzhou kentinde bir banka soygunu. Soygunculardan biri bankadakilere bağırır: “Kımıldamayın. Para devletindir, ama hayatınız sizindir.”
Herkes sessizce yatar… Bunun adı “Zihin Değiştirme Kavramı”dır.
Alışılmış düşünce tarzını değiştirmek…
Bu arada müşterilerden bir kadın bir masanın üzerine yatmıştır. Ama bacaklar ortada... Soyguncu bağırır: “Edebini takın. Bu bir soygun, ırza geçme değil!”
Bunun adı “Profesyonelliktir. işin neyse onun üzerinde yoğunlaş!
Soyguncular paraları yüklenip eve kapağı atmışlar. Daha genç olanı (MBA derecelidir) daha yaşlı olanına (ki bu ise 6 yıl ilkokuldan sonra terk): “Abi, hadi şu paraları sayalım,” der. Daha yaşlı olanı der ki: “Çok aptalsın be. Bu kadar para oturup sayılır mı? Bu akşam zaten TV haberlerinde kaç para çaldığımızı öğreniriz.”
Buna “Deneyim” derler! Günümüzde deneyim kağıt diplomalardan çok daha önemlidir.
Soyguncular bankadan kaçtıktan sonra Şube Müdürü, Şube Şefine hemen polisi aramasını söylemiş. Şef demiş ki: “Durun hele Müdürüm. Alacaklarını aldılar. Biz de bir 10 milyon daha alıp daha önce iç ettiğimiz 70 milyon dolara ekleyelim, ne dersiniz?”
Buna “Dalgayı yakalamak” derler. Berbat bir durumu kendi lehine çevirmektir bu!
Müdür der ki: “Yahu, her ay bir soygun olsa harika olurdu. Ne eğlenirdik!”
Buna “Sıkıntılardan kurtulmak” derler. Kişisel mutluluk işinden çok daha önemlidir.
Akşam TV haberleri bankadan 100 milyon dolar çalındığını açıklamış!
Çaldıkları paranın çok daha az olduğu bilen soyguncular oturup saymışlar parayı… Tekrar tekrar saymışlar. Bakmışlar hepi topu 20 milyon! Çok kızmışlar bu işe:
“Biz hayatımızı tehlikeye atıp 20 milyon çalabildik. Banka Müdürü bir el hareketiyle 80 milyon götürdü. Galiba soyguncu olmak yerine doğru dürüst eğitim görmek daha iyiymiş!”
Bu “Bilgi altından daha değerlidir” demektir…
Banka Müdürü çok mutludur. Özellikle bir süre önce borsada kaybettiklerini geri alabildiği için.
Buna “Fırsatları kullanmak” derler. Kazanmak için risk almak gerekir.
BU DURUMDA, GERÇEK SOYGUNCULAR KiMLER ŞiMDi?