"Bazen insanlar, kendini beğenmişlik ya da kibir sözcüğü yerine kulağa daha hoş gelen hırs sözcüğünü kullanarak kendilerini biraz temize çıkarmaya çalışırlar." demiştir Alfred Adler. ben de aynı düşüncedeyim, hırsın büyüdüğü yerde iyi niyet küçülmeye başlıyor. bu yüzden hırsı sahiplenip, savunan insanlara tam olarak yakın olamıyorum. sevmediğim hatta nefret ettiğim özelliklerden biridir.
insanın olmazsa olmazlarındandır. her daim fazla olanının kötü olduğundan bahsedilir. ancak kişi oğlu hiç bir zaman az ile yetinemez ve her zaman daha iyisini, daha fazlasını ister. kıskançlık ve çekememezliği beraberinde getirir.
Başarı için hırs gerekli midir? az da olsa gerekli olduğu söylenebilir. ancak bunu azimli olmak diye nitelendirsek daha doğru olacaktır. hırs bambaşka birşeydir ve insanın gözünü kör ettiği anda artık hiç birşey eskisi gibi olmayacaktır.
yetersiz irade, hırsla dolu bir ruh, beklentilerinin yoğunluğuyla kaynayan fakat aynı zamanda elinden gelenlerin mütavaziliğinden utanan, barut gibi, dinamit gibi bir insan. sürekli içinde tutuğu yük kendisini yoran, dışındakilere başkalarına yükleyen. zehir gibi. herşeyde olduğu gibi hırsın iyisi bilgelik yolunda, bilgiye elde etmek yolunda. diğer bütün hırslar zehirler. onun önünde bu kadar yoğun olabildiği için bir kez daha eğildim. iradesini kullanıp emip atabilirse zehri, artık bizimle olamıycak zaten.
kişiliği tam oturmamış kişileri içten içe çürüten sonu gelmeyen elde etme isteğidir. kimilerine göre başarılı olmak için gereken duygudur ama anlamadığım azim varken neden hırs?
azı karar, çoğu ise zarardır. hırsları yüzünden gözü dönen ve çok saçma şeyler yapıp sonunda da hayatlarını daha da kötü bir hale getiren birçok insa vardır. fazlası gözleri kör eder resmen ve belli bir süre sonra sağlıklı düşünmeyi bile engeller. fakat birazcık hırsın kimseye zararı olmaz. istenilen için yılmadan uğraş vermek az biraz bir hırs sayesinde olur.