Ulan madem toplumun dikkati dağılmasın diye yayınlamıyorlar. bahane ya da gerçektir bilemem. Ben olsam alırdım yayın haklarını.
Hazır halk meydanlardayken kurardım dev ekranları meydanlara hiç yoktan türk sporcularının olduğu branşları gösterirdim.
Halk hem bir şeyler izlemiş olurdu. Hem de meydanda konuşmaktan bi hal düşen büyük demokrası savunucusu olan ünlülerimizin her biri gençliğe hitabe gibi olan konuşmalarını dinlemek zorunda kalmazlardı.
kısacası olimpiyatların yayınlanmaması rezalet. Medyanın gitmemesi ayrı bir rezillik.
edit: Yayın haklarının TRT tarafından alındığı söylenmekte.
insanlar olimpiyati izleyemedikten sonra benim kafilem oraya gitmis gitmemis kimin sikinde abicim? ortada bir sorumsuzluk varsa buna sebep olanlar belli, utanc medyasi demis adam ne utanci yahu, adamlar emir kulu emir, kendi kafalarina gore is yapsalar sutlanirlar bunu gormemek icin kor olmak lazim, dizi senaristine 600 bin tl verip kafile gondermemenin sorumlusu kendileri degil bastakilerdir diyorum ben adam farkli telden caliyor, neyse yau kime ne anlatiyoruz, parmaklarimizi yormayalim bosuna.
her isi ismarlama ve talimatla yapan trt ye olimpiyatlara kafile gonderin diyeceklerde trt gondermeyecek, bu sorumsuzluktan öte bilmemezlik, korkakliktir, fanatik gondersin adamlarini iyi guzel, o fanatik hukumeti bi elestirsin bakalim muhuru kapisina ne zaman yiyor?
trt nin aklina gelmemis rio ya gitmek trt deki adamlar cok gerizekali de kapat gitsin aferin, boyle birsey yok,
sunu bilmeliyiz ki,
bu ulkede sorumluluk bilinci yok artik padisah var padisah, saga sola kivirmayin padisah ne derse o oluyor bitti.
konu ne olursa olsun mutlaka bir fikri olan ama bu fikri "ulan benden iyi mi bileceksiniz" seviyesinde olan, rahmetli dedemin son zamanları gibi olan sabah gazetesi yazarı. rahmetli dedem de son zamanlarında ne dediğini bilmiyor, babamı kayınbiraderi zannediyordu.
Bu adam dortmund tarafindan siktir edilmis , kayseri erciyes , genclerbirligi gibi takimlarda form yakalayabilmis en buyuk basarisi da gs sol kanadinda oynayabilmek olan bir adam.
Sinan gumus , enes unal , salih ucan , oguzhan ozyakup , tolgay arslan , tolga cigerci , gokhan tore , emre mor , cengiz under , hakan calhanoglu gibi 25 yas altinda bir cok yetenekli oyuncusu olan turkiye'nin sozde en yetkin spor yazarlarindan biri gelmis 30 yasina gelen , adami gecince bile 5 metre sonra topa basan bir kanat oyuncusunu en yetenekli olarak lanse ediyor.
Bir de bu adam bruma ile ayni ligde top oynuyor amk insan bunu soylerken brumadan utanir lan ahahahah.
Ulan bu hincal gs dusmani degilse beni yatirip siksinler cok net soyluyorum.
martta 30 una basacak oyuncuya 2-3 yila kalmaz arda nin yanina gidersin diyen moruk, ulan 3 sene sonra 33 yasinda olacak adam, 33 yasindaki bir yasin birak barcelonayi akhisarda iyi oynar ama, bu hincalda iyice bunadi artık.
Şu satırlarını sabırla okudum. Bir söz vardır cenaze evinde tef çalınmaz diye ancak kendisi ülke cenaze yeriyken ROK gibi çıkın dışarı ekonomik krize inat dışarı çıkın diyor. Kendisi huqqa'da brunch yapacakmış boğaza karşı. Vatandaşa siz de dışarı çıkın diyor Beşiktaş'taki saldırıdan sonra.
Şehit cenazelerinin geldiği, madende işçilerin, yurtta öğrencilerin öldüğü bir ülkede huzurlu bir şekilde huqqa'da brunch yapabiliyorsa yazarlar afiyet olsun ben almayayım.
--spoiler--
Yani nasıl bir başka geceydi, anlatmam zor!. Ama bir cümle etsem ne demek istediğimi tahmin edebilirsiniz!.. “Ben hayatımda bu kadar Fenerli olmamıştım!.” Yani evde tek başınayım!. O gece üç büyüklerin hiçbirinin futbol maçı olmadığı için bizim maç takımından gelen yok. Trabzon- Başakşehir kimsenin umurunda değil demek…
Maç bitti, Fener-Olimpiyakos kanalına geçtim hemen.. Avrupa Kulüpler Şampiyonası Final Maçı başlamak üzere.. Sinan Erdem salonu tıklım tıklım dolu. 2000 Olimpiyatlarına talip olduğumuzda, bu salonu adeta taş taşıyarak yaptırmıştı nurlar içinde yatsın Sinan Ağbi.
O yıllardan bu yana böylesi kalabalık olduğu bir gece hatırlıyorum.. Andre Rieu Konseri.. Zamanın trafik müdüründen rica etmiştim de, Zeytinburnu’nda tıkanan, adım adım yürüyen yolda, bir eskort motosiklet yollamıştı bana.. O da işe yaramadı.. Son iki kilometrede arabadan inip koşarak gitmiştim.. Dikkat buyrun.. 70’li yaşlar.. Gene de konserin başlamasından sonra girebilmiştim içeri.
Bu kalabalık kaçta tıkadı acaba yolları?. Bu hiçbiri yerine oturmayan, hep ayakta, hep çığlık çığlığa seyirci kaç saatte, nasıl geçti o yolları acaba?. Maç, hem de nasıl muhteşem ters smaçı ile başladı, Vesely’nin.. Böylesi ancak filmlerde olur. Senaryo yazılır. Aktörler oynarlar.. Bu canlı.. Bu otantik.. Bu gerçek.. Fener’in o gece şampiyonluğu nasıl istediğinin simgesi bu sahne gerçek.
“Oyuna böyle başlayan takım yenilmez” diyorum kendi kendime.. “Yunan’ın öbür takımı Panathinaikos’u Atina’da 2-0 öne geçip 3-0’la eleyen Fener, Olimpiyakos’a, istanbul’da yenilmez” diyorum.. “işte bak Fener maçı hep önde götürüyor” diyorum.. Diyorum da, bunları heyecanımı yatıştırmak, ekran önünde rahat olmak için söylediğimi de biliyorum.
Çünkü rakip Olimpiyakos.. Çünkü bu Olimpiyakos, mucize dönüşlerin takımı.. Kaç farkla önde olursan ol, onlar öyle bir “Takım” ki, bitmeden bitmezler.
Bir ara kalbimin çarpıntısına dayanamadım.. Kalktım mutfağa gittim.. Su içmek bahanesi ile.. O suyu on saatte falan içtim.. Döndüm geldim ki, 10 saniye bile geçmemiş.. Einstein’in hayatını anlatıyor, her pazar yayınlanan Deha dizisi.. Görelilik Teorisi işte bu.. Bir de 80’li yıllarda, Köln’deki Monaco maçının son dakikası asır gibi geçmişti.. Elimdeki kronometre işlemiyordu sanki.
Zaman durmuştu adeta.. Unutmam.. Pazar gecesini de unutmayacağım.. Evde birisi olsa, iki çift laf edip ekrandan kopacağım.. Kedim Yamuk’tan başkası yok.. O da basketten anlamaz.. Mutfakta su içmekle olmuyor.. Digi kutumda kayıtlı Ellen Degeneres Şovlar var.. Neşeli kadın. Neşeli işler yapıyor.. “Onu açayım.. 10 dakika falan bakayım. Sonra dönerim.. Böyle olamayacak” dedim.
Elimdeki kumanda eskidi tıklamaktan.. Ellen’de en fazla 10- 15 saniye kalabiliyorum.. Sonra maç.. Fener harika savunma yapıyor ve arayı giderek açıyor.. Rahatlasana.. Hayır!.. “Bu Olimpiyakos dönüşleriyle ünlü.. Bak maçı anlatan spiker bile emin değil.. Durmadan bu dönüşleri hatırlatıyor, durmadan uğursuz şeyler söylüyor.. Oysa böyle zamanlarda sinerji yapmak lazım..”
Haydi Ellen.. “Ama Fener’de de Obradoviç var.. Bu kupada 10 final oynamış, 8’ini kazanmış, yaşayan en iyi koç!.” Haydi maç!.. Dördüncü çeyrekte kendime bağırdım.. “Mesleğe 60 yıl evvel basketbol yazarak başladın.. Bu Fener, bu ortamda, bu kadar önde giderken maçı verir mi?. Kendinden utan Hıncal!.”
Ve son çeyreği saniye saniye izledim.. Fark hep 15’in üzerinde gidiyor. Skorbord “20”yi çalıyor.. Kafamın yüzde 99’u “Zafer” yazıyor.. Ama o yüzde 1 var ya, yüzde 1.. Ordaki “Dönüş” harfleri hâlâ duruyor.. Son 2 dakikaya kadar..
O zaman “Artık feriştahı olsa dönemez” dedim nihayet.. Ayaklarımı divanın önündeki masaya uzattım.. Başımı arkaya yasladım.. “Bitti bu iş” dedim.. Bitti de.. işte o zaman 78 yaşında olduğuma kızdım.. O saatte arabaya atlamak, o saatte yollara düşmek, o saatte Bağdat Caddesindeki çılgın kalabalığın arasına karışmak vardı be!.
--spoiler--