Üstünde durulan konu itibariyle doğru şeyleri lanse etmiş; fakat bunu kendini savunamayacak bir insanı kullanarak, hem de daha acısı tazeyken yazıya dökmesi yakışmamıştır.
hepimizin söylemeye çekindiği, içten içe düşündüklerini yazıya dökmüştür hıncal uluç. evet defne joy foster ekranların sevilen yüzlerinden birisiydi, doğrudur. ancak hıncal uluç'un buna bir itirazı yok zaten, o sadece defne'nin kocasının gözüyle bakmaya çalışmış olaya. burada hıncal uluç'a sallayan dostlar, kimsenin hayatı kimseyi ilgilendirmez diyenler neden hıncal'ın ece gürsel'le ilişkisini gündeme getiriyor? o da seni ilgilendirmez. hem ikisi de bekar ve yetişkin insanlar, daha kabul eilebilir bir ilişki yani. uzun lafın kısası asmadan önce dinlemek, okumak lazım.
defneyi tanımam demiş yazısında.tanımadığı ölmüş biri hakkında, ne güzelde döktürmüş.mis gibi gündeme oturdu amacına ulaştı. kocasına üzülmüşmüş,aman efendim çok belli bu yazıyı yazarak adamı çok rahatlattın.bilmem farkettin mi kocası, hüngür hüngür karısının arkasından ağlıyordu. çocuğuna üzülmüşmüş, büyüyünce annesini babası nasıl anlatıcakmışmış,sen ve senin gibilerin yazdıkları yüzünden çok zor olacak. su testisi su yolunda kırılırmış, o testi senin kafanda patlasın iğrençmişsin be arkadaş. bu yaşa gelmişsin herşeyi her zaman söylememek gerektiğini öğrenememişsin aldığın nefese yazık senin...
insandır, böyle şeyler şaşırtmaz.
"mahalle baskısı" başlığıyla yazılmış yazıda mahalle baskısı asıl, bi insanın hayatı yaşarken tercihlerini belli kriterlere göre uygunsuz bulma hakkının olması.
ama insandır, o da olur.
eleştirileri tek link verip ama kucağına bak hatunu oturtmuş, hani ahlak demek araştırmamak, ya da görmek istememekten çiğlikten ortaya çıkabilecek bir durumdur ancak. hıncal onu yapmadı demiyorum. elbette yaptı. ancak bunu yaptığında hıncal ne evliydi ne de 18 aylık bir bebeği vardı.
her şeyden önce ülkemizde bir anne imajı var. çocuklarına göğsünü geren, onlar üzülmesin diye her zorluğa katlanan falan. aynı durum erkekler içinde geçerli. ama erkek yapabilir demek istemiyorum her şeyden önce sadakat var bu ülkede ya. ne demek yani benim karım gecenin bir vakti adamın birinin evinde kalıyor sabahına ölü bulunuyor. sonra adama sorduklarında yaa işte ilişkimiz yoktu tek gecelik bla bla lafları sıralayacak. yemişim böyle özgürlüğü de anneliği de. annesin sen be. hala evlisin. keşke ölmeden önce bunların anlamını daha iyi anlasaydın.
hıncal uluç sevdiğim bir yazar değildir. çoğu yazısını da beğenmem. yaşamdan dakikalardaki performansı bunun dışında elbette. ama bugünkü yazdığı yazının altına imzamı atarım. azıcık empati kurabilen bünyeler bunun ne demek olduğunu anlayacaklardır.
insan karşısındakini yargılarken önce kendi yaşantısına bakmalıdır. yaptığı güzel işler! den çok hayatındaki 18 lik çıtırlarla adından bahsettiren hıncal bey, yazısında defneyi tanımadığını belirtmiş. tanımadığın bir insanın hakkında hüküm vermek bu kadar kolay olmamalı. kaldıki kendisi aleme ibret düzgün bir hayat yaşayan gece 10 dan sonra evinde oturan aklıselim bir kişilik bile değildir. ölmüş gitmiş hayattan kopmuş gencecik bir insan var ortada. sadece insan olduğu için bile saygı duymak gerekir. o gece o evde neler yaşandığını sadece allah bilir. fikir yürütmek hüküm vermek yersiz ve gereksiz. hem ölüye hem geride kalanların hayatlarına saygı bunu gerektirir.
henüz kırılmamış, testisi elinden düşmeyen, o tarafa bu tarafa laf yetiştiren birinin muhtemelen ***kimsenin arkasından konuşulmaması gerektiğini bilmeden kaleme aldığı yazıdır.
kimse kimseyi kandırmasın; iki dakikalığına karma sevdanızı, iki dakikalığına entel dantel triplerinizi bir kenara bırakın. iki dakika iki yüzlülükten vazgeçin...
defne joy foster'ın hayat tarzı yaşadıkları, aile içi ve aile dışı ilişkileri hiç kimseyi ilgilendirmez. amma velakin bir şekilde bu olay deşifre oldu ve konuşulmaya başlandı. bari salak salak argümanlara başvurmayın. defne'nin evli ve 1,5 yaşında bir çocuğu olan bir kadın olarak sabahlara kadar alkollü bir şekilde eğlenip geceyi bir başka erkeğin kollarında sonlandırmaya çalışmasının, hatta boş bulunmasının, bu şekilde bir ihmalinin vs. vs. hiçbir toplum ve ahlak anlayışında yeri yoktur. kadıncağızın böyle bir durum yaşanırken vefat etmesi ayrı bir konu ayrı bir üzüntü kaynağıdır, trajediyi magazine çeviren de zaten budur.
lan oğlum manyak mısınız siz? yoksa manyak rolü mü yapıyorsunuz komple? hanginiz hazmedebilir böyle bir şeyi? hangi kadın hangi erkek bunu normal karşılayabilir? defne'nin cinsiyetinin burada önemi yok! ey kadınlar hanginiz kocanızın, sevgilinizin, eşinizin üstelik de dünya tatlısı bir çocuğun tam da ona ihtiyacı olduğu bir anda böyle bir midesizlik yapmasını normal karşılayabiliyorsunuz? bu kadar mı dejenere olduk lan?
adam doğru söylüyor; ortada yok yere linç edilen kerem bey var. herhalde dünyanın en karmaşık duygularını yaşayan bir koca var, hiçbirşeyden habersiz bir bebek var. bunları konuşan yok. varsa yoksa defne joy foster'ı gerizekalı anektodlarla gündeme taşıyan mal bir basın anlayışı var.
kerem altan'ın ifadesine göre defne'nin evli olduğunu bilmiyormuş, e bilmeyebilir. o gece tanışmışlar, lan herşeyi geçtim kerem altan'ın defne'nin kocası ve çocuğuna karşı bir sorumluluğu da yok. bu noktada kendisine sahip olması gereken kerem altan değil defne joy foster'dır. e olabilecek en boktan şekilde kadın evinde ölmüş adamın, bir talihsizlik de adam yaşamış zaten. üstelik bir cinayet soruşturmasının baş zanlısı konumunda ve kamuoyunca deşifre olmuş bir adam, ne yapacaktı yani, yaşadığı şeyleri polise dosdoğru anlatmayacak mıydı? olanları polisden saklamak da suç değil mi? ağa hangi kafayla yazıyorsunuz bunları yemin ederim anlamıyorum. yok delikanlı adam söylemezmiş, yok ölünün arkasından ne gerek varmış? mal mısınız ağa? cinayet soruşturması diyorum, adamın dötünü keserler diyorum. suç diyorum...
ortada bir koca varmış; hala ağlayabilen, göz yaşı dökebilen, acısını erdemi ile yaşayan bir adam, bir baba var... dramın en babasını bu adam yaşıyor ağalar. belli ki karısını seven bir kocaymış, belli ki durumdan haberi dahi yokmuş, onun dramını konuşan yok. hala defne'nin evliliğinin mutlu fotoğraflarını yayınlayarak bu adama ne kadar zarar verildiğinin dahi kimse farkında değil. karısı kendisini ve küçücük evladını aldatmak üzere iken başka bir adamın evinde ve kollarında ölen bir adam var la ortada ey salaklar!
defne joy foster'a allah rahmet eylesin, eğlenceli, sevimli ve sempatik bir kadındı ve ölüm kendisine hiç yakışmadı. ölümü hakedecek kadar büyük bir suç da işlemedi tabii ki kendisi. ancak işte hepsi bu kadar! kimse rahmetliyi bir rol model olarak önümüze koymasın, kimse rahmetli'yi bir ahlak timsali olarak göstermesin. yeter ağalar beyler, bu iki yüzlülük yeter.
duyarsız bir adamın, kendi kendine ahkam keserek** daha yeni ölmüş birinin arkasından konuştuğu yazıdır. üstelik önce kanında alkol tonla alkol bulundu demiş, ardından nasıl öldüğü henüz bilinmiyor diyerek kendiyle çelişmiş bir yazar müsvettesinin yazdığı ''empati''* dolu yazıdır. ayrıca yazdıkları doğru olsa bile*, herkesin doğrusu kendinedir ve gündemde yer almak veya içini dökmek adına böyle aşağılık yazılar yazılmamalıdır.
sevmiyorum bu adamı, seveceğimide hiç zannetmiyorum ama,
evet koskocaman bir ama...
adam haklı beyler, adamın derdi aslında defne değil, adamın derdi defnenin eşi ilker yasin solmaz.... iki dakika koyun kendinizi defnenin eşinin yerine düşünün ya.
allah rızası için düşünün halinizi...
hani diyorsunuz o çocuk senin yazdıklarını okumayacakmı, bende size soruyorum o çocuk ilk önce arşivden haber sitelerine girip haberleri okumayacakmı ??
okuduğu haberde defne joy kerem bilmem ne ile alkol alıp evine gittikten sonra aralarında duygusal bir ilişki başladıktan sonra diye devam eden haberleri okuyup anlamayacak ama hıncal uluç' un yazdığı yazıyı okuyunca kafasına dank edecek. öylemi??? güldürmeyin... lütfen..
evet üzüldük, bende çok üzüldüm ama ortada da koskoca bir gerçek var... o evde ne işi vardı ???
oyüzden bırakın adama yüklenmeyi aslında herkesin içinde olan ama söyleyemeye cesaret edemediği doğruları söyleyip gözümüze gözümüze soktuğu için bu sefer teşekkür edin yada onuda yapmayın sadece susun...
edit:yani en azından ben okadar avrupalı olmadığımızı düşündüğüm için böyle konuştum çünkü bizim mezhebimiz okadar geniş değil.
işte tam da bu yazı yüzünden kendisini sevmiyorum ben. adından sözettirmek için, birilerini korumak, diğerini suçlamak için yazılmış, sonunun nereye gideceği, insanların- özelliklede yakınlarının- nasıl etkileneceğini hiç hesaplamadan, ya da umursamadan yazılmış bir yazı. söz uçar, yazı kalır. bu iğrençlikle tarihe not düşmüştür kendisi. adından da sözettirmiştir. ne mutlu kendisine. defne aramızda değil. kendisini savunamaz, derdini anlatamaz. o gece neler olduğunu yanındaki şahıs ve kendisi bilmektedir. hayatta olan konuşmuştur. ama ölen anlatamamıştır. ölenin arkasından konuşmak, hele ki özel hayatıyla saldırmak kimsenin haddine değildir. evinde yakınlarıyla paylaştığu bir konuşması değildir. çok okunan bir gazetede ahkam kesmektedir kendisi. insanların özel yaşamlarını eleştirmek, yermek kimsenin haddine değildir. yazıklar olsun.
bir balonu var güçle üfleyip şişirmeden önce, birkaç küçük nefes verip sağına soluna bakmak, herhangi bir imalat hatası bulunup bulunmadığını kontrol etmek gerekir ki o balon patlamasın.
kamuoyu nezdinde , hak ettiğinden fazla değer verilmiş ve bundan sebep belli bir saygınlık elde etmiş ya da en azından belli bir statüye oturtulmuş yüzlerce alaylıentelektüel den biri olan hıncal uluç da, haksız kazanımı olan bu itibarın yükünü çekememiş, kontrolsüz şişirilen özürlü bir balon gibi gümlemiştir.
entelektüalizm jargonunda, en ekstrem davranış türleri, düşünce ve yaşam biçimleri dahi soğuk kanlılık ve anlayışla karşılanabilirler. buna mukabil, sığlıklar; asla affedilmezler.
bir entelektüele hiç de yakışmayacak düzeyde sığlaşmış ve adeta, feodal toplumların eskiyip-köhnemiş ahlaki değerlerine bağlılığını vurgulayan söylemlerle, tribünlere oynamıştır. bununla da yetinmeyerek; hakkını-hukukunu koruyor görüntüsü altında, defne joy foster' ın eşi ilker yasin solmaz'ı, iyice yerin dibine sokmuştur.
ne için yazıldığı neden yazıldığının önemli olmadığı yazı. ölüm kötü o da tamam. defne nin o gece orda olduğunu bilen tek kişi olsa ve deşifre eden hıncal uluç olsa o da tamam büyük ayıp olurdu da adam herkesin bildiği bir şeyi yazıp orada en çok üzülünmesi gereken kişiyi yazmış. defne ölmüş tamam hergün çok fazla genç ölüyor ve hepsine bir şekilde duyarsak üzüntü duyuyoruz. ancak arkadaşım her gün kaç adamın karısı hem kendisini aldatıyor hemde ölüyor. lan adam aynı anda hem aldatıldığını hemde eşinin öldüğünü öğreniyor. Defne dışarı çıkarken adama ne dedi bilemeyiz ama herhalde böyle söylemedi. adamın durumunu düşünsene elinde bir çocuk, karısı o gün tanıştığı biriyle o adamın evine gitmiş duysusal olarak (!) yakınlaşmışlar. üzerine bir de karısı ölmüş. büyünce çocuğuna annesinin nasıl öldüğünü nasıl anlatacak merak ediyorum nasıl anlatırsa anlatsın çocuk büyüdüğünde google ya da o gün hangisi popülerse o arama motorundan olanları öğrenmeyecek mi? bakın bugüne kadar beni tanıyan tanır şakirtlerden yobazlardan nefret ederim ama kardeşim bu da modernlik değil. bu konuda iki mağdur var bir adamın kendisi bir de çocuk. adam yine büyüklük yaptı ben olsam o cenazeye gitmezdim. çocuğumu sonuçta annesidir o vebali kaldıramaz bir akrabamla gönderirdim. normalde öğrendiğimde boşayacağım bir insanın beni aldatırken ölmesi beni üzse de siktir et demeyi bilirdim. yazık o çocuğa o adama.
edit: iki ihtimal geldi aklıma eğer ilişkileri bu tür bir ilişkiyse kocasıyla vb bunun gibi bişeyse yukarda yzadıklarım çöker ama adamın haberi yoksa aynen geçerli.
sevgi pıtırcıkları, götümün entelleri felan hiç karşı çıkmasın bu yazıya. adam göte göt demiş resmen. adam size empati için bir yol göstermiş, ikramını geri çevirmeyin ve bir an düşünün. adam haklı beyler.
hıncal uluç'tan tiksinirim, gerekli gereksiz her şeye karışan, çok önemli ve kimsenin görmediği tespitler yaptığını sanan entel bozuntusudur bana göre.
bunları da söylemesine gerek yoktu, madem tanımıyor etmiyorsun sanane, konuşma da. tabi söyledikleri yanlış demiyorum. kelimesi kelimesine doğru. bunları söylemeyen, kadını azize gibi gösteren yazarlar insanları aptal mı sanıyorlar ki? yemezler efendim. allah güzel ölümler nasip etsin.
güzel bir bakış açısıyla yazılmış yazıdır. fakat bir insanın arkasından -hemde ölmüş bir insanın- böyle konuşmak ne hıncal uluç a ne de başka birine düşer. herkesin yapması gereken bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan akılsızları dinlemeden adli tıp raporunu beklemektir.
yani bir bok bilmeden ölmüş birinin arkasından konuşmak kimseye düşmez!!!
yazarı hıncal uluç değil de abdurrahman dilipak olsaydı hıncal uluç ne tepki verirdi acaba. ama olaya farklı bir gözden bakmış ve haklılık paylarının olduğu yazıdır. olay yakında aydınlanır o zaman gerçekler ortaya çıkar. bunu biz basından öğreniriz veya öğrenemeiyiz. ama kocası öğrenir...
hıncalın medyada nasıl bir gücü olduğunu bilen bilir, bu yazıda defnenin kocasına sahip çıkıyor gibi görünsede aba altından gerekli yerlere mesajı çakmıştır.
bu adam benim kuzenin ey ahali ona göre yazın çizin demiştir. yarın medyadaki yazıların kerem için yumuşatıldığını göreceksiniz. hıncal bu boru mu yok efendim kral çıplak demiş, yok efendim adam haklıymıs, doğrusunu eğrisini bilmem ey ahali tek bir gerçek var adı ölüm, gencecik ölüm, gencecik bir annenin ölümü. bir anne öldü gerisi için ne desek boş...
vefat etmiş bir insan hesabını artık allah'a vermek durumundadır. bunu hangi ortamda olursa olsun (sözlük, gazete vb.) sorgulayan insan bunun hesabını ileride yine allah'a verir çünkü vefat eden insan doğmuş bulunan söz hakkını kullanamamaktadır o şahsa karşı.
ölenin söz hakkını allah kullanır zamanı geldiğinde...
not: ölmesini beklediğim en son üç beş insandan bir tanesiydi defne joy. rahmet diliyorum...
hıncal uluç'un mevzuya dair görüneni salt çıplaklığıyla yazdığı yazıdır. fakat hıncal uluç'un sittin senedir bu medyayı alenen sömürmüş birisi olduğunu düşününce yazı az biraz tuhaflaşıyor. akla sanki bir eşrafını koruma kollama edasında ve içgüdüsel olarak ucu nereye gideri düşünmeden kaleme alınmış bir yazı olduğu geliveriyor.
görüneni yazmak, hırsızın hiç suçu yok mu mantığıyla benzeşir. lakin evliliklerde ve ilişkilerde iki tarafın neler yaşadığını kestiremediğimiz için yazılanın elde kalma ihtimali doğal olarak mevcuttur. deneyimli bir yazarın empati kuruyorum edasında bu denli özele girebilmesi için geçmiş yaşantısının da çok berrak, pak, temiz ve tutarlı olması gerekir. peki hıncal'da bunlar var mı? elimizi vicdanımıza koyuyoruz pekte yok! kendine bir bakacaksın yani ya da ben olsam bakardım.
ne yaşadılar acaba? belki bir misillemeydi yahut mutsuzluklar vardı ne biliyorsun ki sen? bildiğin iki günlük değerlemeler ışığında ahlak dersi vermek mi hıncal? kendine göre bir entelektüel tarafın vardı senin, ne oldu ona acep? entelektüellik dünya görüşünü getirmez mi? olguların arkasına bakmayı gerektirmez mi? konulara böyle siktiri boktan bilinmemezlikler içinde atlamamayı gerektirmez mi?
valla hıncal bu ülkenin şişirilmiş bir entelektüeli olarak beni şaşırtmadı. ilişkileri 3. kişi olarak kestirebilmenin özelde neler yaşanıldığını bilmeden konuya atlayabilmenin ne şekilde olursa olsun karşısında yer alırım ben. ilişkiler doğası gereği yaşayanı bağlar, yaşayanlar içerisinde yer alan etki-tepkiden bağımsız değildir. hıncal uluç'un yorumunu yapabilmek için defne'nin eşini de defneyi de çok iyi tanıması gerekiyor. evlerinde neler oluyordu bilmek gerekiyor. yoksası zor yani. truman show edasında bir kamera falan lazım hayatlarına dair. yok demi bunlar, ee o zaman?
bunu alan bunu da aldı tabi:
(bkz: #10018625)
edit: defne'yle ilgili bir şey yazmak istemiyordum hıncal uluç yazdırmış oldu!
yazını okudum. olmamış hıncal emmi. amblulans çağırmak yerine içinde bulunduğu durum ortaya çıkmasın diye kızın hayatına mal olan çok önemli dakikaları sabaha karşı doktor arayarak tüketen ve olayda ihmali olduğu açıkça belli olan inek şaban kuzeninden "kerata" diye bahsetmişsin yazında. aferin sana hıncal. çok pis kokuyorsunuz hepiniz.
öyle yada böyle etikliği, doğruluğu veya gizemi tartışmaya açık olsada , defne joy'un eşini savunmaya ve düşünmeye kalkan hıncal'ın, aksine adamın acısını 2 kata çıkarabilecek yazısıdır.
siz kendinizi onun bunun şunun yerine koyun demiş kendisi.
bide defne joy'un eşinin şu yazıyı okuduktan sonra ki halini bir düşünsünler.