Aklı hin yüreği hüzünbaz bir yazardan imgelizce öyküler..."
... Aşkımız iki gözlüklünün öpüşme çabasıydı; gözlükleri çıkarmak hiç aklımıza gelmedi.
... Hiç düşündün mü belkiyi? Belki, eline en yakışan takı benim elim. Belki de en belli olacak yalan, benim söylediğim... Belki sen ve belki ben...
... Yoksulluk, kirden rengi tanınmayan bir beyaz tutsaklık... insan kendine iltica edebilir mi?
... Ölü olarak ele geçiriliyor en sıcak insan sözleri... Ve hüznüm bir kamu morgunda işe başladı.
"aşkımız iki gözlüklünün öpüşme çabasıydı;
gözlükleri çıkarmak hiç aklımıza gelmedi." diye bir mısra geçer ki yılmaz erdoğan'ın hüzünbaz sevişmeler kitabında, henüz lisede ve aşık olan ergen kızın göğüs kafesinden sokar elini, kalbini avucuyla kavrayıp sımsıkı sıkar parmaklarıyla.
kaybolan kentin yakisiklisinin
huzunlerinde,
evcil acilarinda,
otobus yolculuklarinda,
corba ictigi lokantalarda,
yagmura karisan aglamalarinda,
koftenin gec geldigi efkarli sofralarinda,
sevmek gibi giden kadinlarin ayak izlerini takip ederken o
agustosun agustos koktugu anlari dusledik...
sehre bir yagmur yagdi ve biz de agladik kaybolan kentin yakisiklisi ile
bizim de evcil acilarimiz vardi
bizim de yanginda kurtarilmasi imkansiz acilarimiz vardi
tabakta birakilmis yazik, atilacak bir sevda haritamiz vardi...
bicak kadar kirilgandik ve sevme ihtimallerini seviyor ve el degmemis delilikler ariyorduk.
Anladik ki kayip kentin yakisiklisi baska kentlere goc etmis: onun huzunbaz sevismelerine sahit olunca anladik bunu.
(burada sozluk yazari sair ile sairin yarattigi karakteri ozdeslestiriyor)
Hala arada bir anariz camlarin bugularina yazi yazarken...