günümüzde insanların çok sık yaşadığı duygu.... düşen bir yapraktır hüzün, sararıp solmayan, dökülüp toplanmayan... ölümdür hüzün, gidip de gelemeyenin ardından.... yalnızlıktır hüzün ayrılıklarda ağlanılan, parçalanmış küçük bir sandaldır hüzün deli dalgalarla kıyılara vuran, geçtiği her yere izini bırakandır hüzün, içinde insan olmayan harabe evlerdir hüzün.... vazgeçmektir hüzün vazgeçtiğinin farkına varılmayan, fark edildiğinde geç kalınan.... uzakların çağrısıdır üşümektir, Hüzün cevapsız kalmaktır soru işaretlerinde, dolu dolu gözlerle ağlayamamaktır...buğulu damlaların dışarı değil,kalbe aktığı an.....paylaşılması zor olan an, Halil Cibran deyimiyle, bugünün en acı hüznü dünün sevinçlerinin yadedilmesi hüzün.....
sen her şeyi ona yükler, her şeyden ona sığınırsın ama hüzün bulut gibidir. içinden geçerken etrafını görmez olursun ama dağılacağını ve incecik bir katman olduğunu bilirsin. elinle tutmaya çalışsan tutamazsın da etkilerini her yanında hissedersin. hem gereklidir hem de ulaşılmaz. hem kurtulamadığındır hem de varlığını unuttuğun zaman zaman...
hüzün bulut gibidir; çok hafif... ve herkesi taşıyamaz. tüm ömrün ağırlığını bahane edip hüzüne sığınmaya çalışır ya hani insan, mutsuzluğu bir halt sanır. mutlu olmak için yaşıyorum deyip deyip mutsuz olmak için bahaneler üretir. o anlarda bile, bir gülümseme ile aydınlanıverirsin; güneşli havalarda dağılıverir ya hani bulutlar, işte öyle. hüzün gözlerinden akmayı bırakıp siliniverir. eğer gerçekten yoksa hamurunda, seni taşıyamaz hüzün. iklimine uyar. ılık ve yağışlı günlerinde gelmesi çok acıtmaz da, hep kasvetli yaparsa havanı çekilmez...
tahta iskemleler ters çevrilince, yarısından çoğu sıyrılmış süzme yoğurt yavaş yavaş kurumaya başladığında, son şişe rakının son dublesi bardağındayken, yeni bir güne doğru koşarken akdeniz'in hafif esintili gecesi, bir tek sevgilinle/karınla sen kalmışsındır, hüzündür bu. belki masadan sebeblenmek isteyen bir de kedi vardır. belki bir de uykulu gözlerle son garson artık gidin bakışıyla kültablasını hoyratça boşaltır. herkes gidince yaşanan hüzün nedense saat bilmez, ne zaman hatırlansa yaşanır, eline alıverir seni. anlamsız bir saatte sentimental bir entry'ye vesile olur.
dibe vurmuslugun yorgunluguyla, vazgecmisligin haberci gibi ansızın hic beklenmeyen zaman da calar kapıyı, acmazsan da girer coreklenir yanıbasına, hic bir sey dusunmek istemeyip de surekli bos gozlerle elinden akıp giden zamana bakarken, ne "giden gitti kalan saglar bizimdir onune bakacaksın" diyenler anlar halden ne de arkasına bakmadan cekip gidenler, sadece dibe vurup da son kalan gucleriyle yuzeye cıkmak varken,sadece inceldigi yerden kopsun diyenler anlar. heyecanın, tutkunun, mutlulugun, ofkenin bittigi yerde baslar, caresizliginle ve yitirmisliginle buyur.
Bu kelimenin anlamını şiirler anlatmıştır bizlere. Özellikle erhan güleryüz bize hüzün ile dost olduğuna inandırmışdır. Bazen yaşamak gerekir, neyin ne olduğunu görmek için. Böyle bir şeydir.
gozume kestirdigim ukteleri benden once doldurmasi nedeniyle yakinda cok pis dalacagim yazar. saka bi yana, hosgelmis. rastladigim kadariyla guzel bir uslubu var.