incinen bir hayalin yollarında yürürken, hangi dağda kaldığınızı bilmezsiniz...Hangi çölün tenhasına düştüğünüzü..
Ruhunuzda yankılanıp durur, ebedi dostunu arayan bir su perisinin sesi...
bakarsınız içinize sadece hüzün kalmıştır ondan size geriye...
gece yolcuları şarkısı sözlerini de yazayım tam olsun demeye korkuyorum a**
yine gidiyorsun hiçbir şey bırakmadan
ve ben son kez bakıyorum ardından eğer aşk buysa sevgi buysa istemiyorum
bu şehir sensiz yaşanamaz oldu dayanamıyorum
hoşgeldin hüzün gülmüyor yüzüm
hoşgeldin hüzün gülmez yüzüm
eger ask buysa sevgi buysa istemiyorum
bu şehir sensiz yaşanmaz oldu dayanamıyorum
eğer aşk buysa sevgi buysa istemiyorum
hüzün..en nankör ruh halidir..nankör olması güzel olan nadir duygulardan..bugün eski sevgili için gelir yrn yeni sevgili uğruna çekip gider..o istemsende gönderirsin ya..sevinmek kdr kolay değildir hüzün zor duygudur...kolay hüzünlenir zor sevinirsin..bu yüzden biz de nankörüz ya değerini bilemeyiz hüznün ..arada hüzünlenmekte lzm hayata dair düşünebilmek için..
zamana derinliğini veren şeydir.
acı tatlı bir çok yaşanmışlığın, zamanın imbiğinden süzülerek gözde buğuya, kalpte sızıya, dudakta buruk gülümsemeye dönüşmesidir.
yarali birkaç harfin bir araya gelerek oluşturabileceği en güzel kelimedir, vücut dilimde...ha, bi de en bitane sevgilimdir...
hakkında yazacak o kadar çok şey'im var ki aslında ama hacet yok...yazmamın asıl sebebidir, bizzat kendisi...
o yüzden;
bazı hayatları parantez içine alarak çoğaltan nokta nokta nokta
insanın içinde her daim var olan ve çeşitli etkenler sonucu zamanlı zamansız ön plana çıkan, üzüntüyle karışık ama sıkıntı olmayan, acıyla karışık ama acıtmayan, umutla karışık ama ışık olmayan ince bir sızı, erdemli bir duygudur.
sana hüznün tanımlamasını yaptıran her şeye zamanla sahip olduktan sonra,
sahip olmadığın zamanlardaki umudunun hissettirdiği heyecanı duymamanın yüzüne verdiği gülümsemedir.
O kopkoyu karanlığın kollarında
Sabahlarken günler boyu
Konuşacak da kimse kalmadı bugünlerde
En iyi dost geceler oldu gitgide.
Saatler boyu kırpmadan gözlerimi
Ve beynimin en kuytusuna gizlenmiş kederleri
Bir tespih tanesi gibi sayarak bir bir
Farkında olmadan başa dönüyorum
Bu sürtük gecelerin sürmeli gözlerinde
Nemli sabahlara uyanıyorum sırılsıklam
Ve biliyorum ki
Camda bir buğu gibi hüzün
Uçup gidecek elbette bir gün
Sevginin o sonsuz ateşiyle.
"hüzün ki su ve ateştir ılgım salgım; gülünü de gülistanını da, ırmağı ve lalesini de ateş ve suya döndürür hayatın... hani ateşe değince bir su, bakılır ya niceliğine ırmak mıdır, ya yağmur mu. Yağmurlu havanın yangını büyük olur ya hani; hani serpintiler ateşi besler ya!?.. bardak bardak boşalıyorsa bir su, söner de alevler; yağmur yağmur serpilince çoğalır ya hani!..
hüzün ki kalpte başlayan bir yanıştır, elbet onu söndürmek için gayrete gelir göz pınarları yağmur yağmur... ve ne yazık ki ırmak olamadıkça, yalnızca içindeki yangını çoğaltır bir kuşcağızın. minicik kalbi yandıkça ağlayan bir kuş, gerçekte kentler tutuşturacak yangınlar çoğaltmaktadır turfa yüreğinde ve yazık ki başkaları gafildir alevlerden... bir döngüdür bu yüzden su ve ateş, hüzün potasında insanı yandırmak için; ve belki başına baht, ayağına taht kondurmak için.
en coşkulu anında bile gözlerine baktığında "canın bir şeye mi sıkkın senin" diyorsa yeni tanıdığın insanlar, bu cümlelerin hüzün olduğunu anlıyorsun demektir.