Orkun dergisinin 1 ARALIK 1950 SAYI:9'unda 1923-1950 arasını gayrimeşru ve diktatörlük olarak gören, Cumhuriyet'in asıl kuruluşunu 1950 olarak kabul eden, Atatürk'ü ülkeyi ahlaksızlaştırıp ahlaksız insanları etrafında toplayarak onların soygununa göz yuman bir şuursuz diktatör olmakla suçlayan biridir kesinlikle şüphesiz.. Kimi ülkücüler deist olmasına rağmen onu müslümanlaştırıyor kimi kemalistler ise adamı Kemalistleştirmeye çalışıyor. Oysa adam ne müslüman ne kemalist.. Ötüken neşriyat Atatürk aleyhine yazdığı makaleleri bir araya getirmeye cesaret edemiyor aynı Atatürk'ün din aleyhine söyleyip yazdıklarının sansürlenmesi gibi.. Oysa her şey apaçık ortada duruyor öyle..
180 derece zıt görüşlerde de olsam bütün kitaplarını makalelerini okudum. Edebiyat yönü muazzam ama fikirleri malum. Bence daha büyük efsane olabilirmiş kendi kendinin önünü kesmiş. Önyargı kötüdür. Bir ideolojiyi benimsemek için bence zıttını daha çok takip edin düşünce yapısını kendi yanlışlarınızı onun yanlışlarını daha iyi analiz edebilirsiniz.
Yufka yüreklilerle çetin yollar aşılmaz;
Çünkü bu yol kutludur, gider Tanrı Dağı’na.
Halbuki yoldaşını bırakıp dönenlerin
Değişilir topu da bir sokak kaltağına.
Bozkurtların ölümü, Bozkurtlar diriliyor, bozkurtlar, ruh adam gibi romanları olan Türkçü. Klasik Milliyetçilerden farkı sadece türkçü olmasıdır. Diğerleri türk-islam sentezini düstur edinmiş.
Ey gözleri hançer gibi keskin,dişi kaplan
ister bana aşkın bütün alamını çektir
ister beni öldürmek için sineme saplan
Ölsem bile aşkım seni takip edecektir...
"Nurcularla yobazlar beyni donmuş zavallılardır. Onları tank ve topla silâhlandırıp “haydi, Türkiye’yi zaptedin” deseler yine bir şey yapamazlar. Savaşın en ateşli zamanında hepsi birden namaza durup tutsak düşerler."
Kendisi daha çok savunduğu ideoloji ve felsefeyle öne çıksa da edebi anlamda kalemi çok üst düzeydir. Özellikle Deli Kurt romanı ve Geri gelen mektup şiiri bunun en büyük ispatıdır.