bunun gibi faşistleri edebiyat fakültelerinde okutmaktadırlar. ırkçılık en başta bir kompleksin sonucudur. türk milleti, tarihte hiç bir zaman bu kompleksleri yaşamamıştır. insanları hayvandan şundan bundan türetmeyi bilim zanneden aptalca fikirleri savunan kişidir. bu ırkçı ziyan insanı takip edecnler birbirlerine, "türkmüsün? müslümanmısın" diye soracak kadar, hadlerini aşmış zavallılar haline gelmişlerdir.
oğluna bıraktığı komedi harikası vasiyet, adam resmen aşmış.
yagmur oglum!
bugun tam bir bucuk yasindasin. vasiyetnameyi bitirdim, kapatiyorum. sana bir resmimi yadigar olarak birakiyorum. ogutlerimi tut, iyi bir turk ol.
komunizm bize dusman bir meslektir. bunu iyi belle. yahudiler butun milletlerin gizli dusmanidir. ruslar, cinliler, acemler, yunanlilar tarihi dusmanlarimizdir.
bulgarlar, almanlar, italyanlar, ingilizler, fransizlar, araplar, sirplar, hirvatlar, ispanyollar, portekizliler, romenler yeni dusmanlarimizdir.
japonlar, afganlilar ve amerikalilar yarinki dusmanlarimizdir.
ermeniler, kurtler, cerkezler, abazalar, bosnaklar, arnavutlar, pomaklar, lazlar, lezgiler, gurculer, cecenler icer(de)ki dusmanlarimizdir.
bu kadar cok dusmanla carpismak icin iyi hazirlanmali.
tanri yardimcin olsun!
bizim geçmişte kimleri yargıladığımızı düşününce,"madem onlar yargılandı,bu adam da kesinlikle asılmalıydı!" şeklinde düşündüğüm insancık. adolf hitler 'in ne kadar insanlık dışı bir insan olduğunu söylerken bu adamı niye es geçtik?
milliyetçiliği ile tanınan ve sevilen bir yazardır. en büyük sıkıntısını türkçülük-komünistlik zeminlerinde yaşamış , zamanında büyük çileler ve sıkıntılar çekerek dava uğruna hizmet etmiş, zor günler geçirmesine rağmen asla yılmamıştır. Yaşadığı dönemde kavga etmiş, hapiste yatmış, işini, eğitimini, v.s bilumum kötü günler geçirmiştir.
ülkücülerin kendisini benimsemesine rağmen, tek ayrılık noktası inanç olmuştur. cunku ulkuculukte turk-islam sentezi vardır ve bu temel üzerine inşa edilmiştir. atsızda ise bu yön biraz muammadır. netice itibariyla seveni ve sevmeyeni vardır ama saygı duyulması gereken bir mücadele adamıdır.
siyasi görüşünü bir yana bırakırsak, "bozkurtlar" serisi kitaplarıyla mükemmelliğe yaklaşmış bir edebiyatçıdır. Adam çatışma sahnelerini öyle bir anlatıyor ki, mekan gözünüzün önünde an be an canlanıyor*, betimlemeler müthiş, sıkmıyor, velakin sürüklüyor, ve o anı size yaşatıyor. o kadar gerçekçi anlayacağınız. önyargılar bir tarafa bırakılıp sadece bozkurtlar serisi okunmalıdır, çünkü büyük bir edebiyat başarısıdır kanımca...
edit: eğer sırf ideolojisi için kötülendiyse, kusura bakmayın ama kötülemek yobazlıktır. ve sizi bu adamla aynı kefeye koyar, kişilik-düşünce bakımından. ama yok eğer burada anlattıklarıma katılmıyorsanız, bir şey diyemem. ha evet kafatasçı, hitler özentisinin tekidir, illa ki benim kişiliği hakkında diğer yazdıklarımı bilmek istiyorsanız, bu başlıktaki diğer entrylerime bakabilirsiniz.
hakkında pek çok, eleştiriyi aşan aşağalamalar vardır. lakin doğru yada yanlış, inandığı doğrulara sonuna kadar bağlı kalmış, kurduğu dünya içerisinde yaşamış, gördüğü bir çok zorluk ve baskılara karşı direnmiş biridir.
fikirleri beğenilir yada beyenilmez ama onurlu, karakterli güçlü bir ideolog olduğu açıktır. türkiye genellikle sağdan soldan alınan fikirler ile ilerlerken o, ülke tarihinin yetiştirdiği ender ideologlardan biridir.
çok güçlü bir tarih bilgisi vardır. türkiye tarihi üzerinde etkisi yadsınamaz. bu etki günümüzdede devam etmektedir.
bir kahvede arkadaşı ile yapdığı saçma sohbette öğrendiği 3-5 bilgi ile ona gereksiz yada hitler yakıştırması yapmak, olsa olsa kendi acizliklerini yansıtmaktadır.
Büyük bir düşünürdür sadece Türklüğü savunmuştur, özellikle şiirleri olduça okunasıdır.Hayatı boyunca onurlu yaşamış askeri tıbbiyeden bir arab komutana hazır ola geçip selam vermediği için atılmıştır...
ideolojisinden nefret etsem bile neden radisol cenahta apodan daha fazla nefret ediliyor anlayamadığım* hitler özentisi. sonuçta ikisi de ırkçı, fakat birisi ekstradan katliamcı. ilginç...
atatürk'ün eğitim alanındaki devrimlerine bakınız tepkisi nasıldır;
--spoiler--
Bence Türk gençliğinin kahraman yetiştirmek için maarifte bazı değişiklik yapmak lazımdır. Fikrimce bunların ana çizgileri şunlardır:
1- ilkokullardan başlayarak yüksek tahsil müstesna olmak üzere bütün okullardan muhtelif tedrisatı kaldırmalıyız küçük sınıflarda kız ekseriyeti arasında kalan bazı erkek çocukların erkeklik ruhlarını kaybettikleri ve kısmen avareleştikleri muhakkaktır.
2- ilkokulların programları bizim talebelik zamanımızda olduğu gibi olgunlaştırılmalı, ikinci sınıfta başlayarak her yıl biraz daha mufassal olmak üzere Türk tarihi ve grameri gösterilmelidir.
3- ilkokul talebesine verilen sınırsız hürriyet derhal kaldırılacak çocuk sıkı bir disiplin muhiti içine alınmalı ve hayatta disiplin denilen bir şeyin varolduğunu daha pek küçükken idrak etmelidir.
4- Ceza bütün şiddetiyle okullara girmeli ve kötü aile muhitlerinde yetişen veya şahsen fenalığa istidatı olan çocuklar yaptıkları hareketlerin mukabelesiz kalmadığını görmeli ve iyi çocukların da bozulmasının önüne geçilmelidir.
5- iyilerin ahlakını bozacak kabiliyette olanlar derhal okullardan çıkartılmalı ve bir kişi kazanmak için 40 kişinin önünden fena örnek bulunmasının önüne geçilmelidir.
6- Bütün oyunlar, ders kitapları, vazifeler, kahramanlar, Türkçülük, fedakarlık aşılayacak şekilde olmalıdır.
7- Kadın öğretmenler erkek talebeye ders vermemelidir. Bütün öğretmenler sade kılıkları ile talebeye örnek olmalıdır. Boyalı veya bob-stil hocalar derhal meslekten uzaklaştırılmalıdır.
8- Ortaokullarda askerlik dersi nazari ve ameli olarak çoğaltılmalı ve ciddi tutulmalıdır. Talebe askeri kanunlara ve cezalara tabi olmalı ve mektep üniformasını giymeğe mecbur edilmelidir. Ortaokullara girerken kendisinden ortaokul usullerine tabi olacağına dair imza alınarak söz ve mesuliyet ne demek olduğu kendisine anlatmalı ve nizamata aykırı gidenler tahsilden men edilmelidir.
9- Gramer, Türk tarihi, Türk coğrafyası, yurt bilgisi dersleri ortaokulun her üç sınıfına biraz daha genişletilmek üzere gösterilmelidir. Tekrar edilen derslerin ne kadar iyi öğrenildiği malumdur.
10- Ortaokulda milli sporlar başlamalı, kılıç, güreş, cirit gibi ananevi sporlar, yüzücülük, kürekçilik vesaire gibi savaşa yardımcı sporlar birinci mevkii tutulmalıdır.
11- Askerlik dersler ile sporlar en mühim dersler haline gelip her birinden ayrı not verme usulü konulmalı, gösteriş izciliği, caka resmi geçitleri kaldırarak yerine hakiki ve sert askerlik konulmalıdır.
12- Ortaokullarda hiçbir faydası görülmeyen, boşuna zaman, emek ve para harcamaktan başka bir şeye yaramayan ecnebi dili dersleri tamamen kaldırılarak bunun yerine askerlik ve spor dersleri konulmalıdır.
13- Lisenin ilk sınıfından itibaren edebiyat ve fen kolları ayrılarak yalnız bir tarafa istidatı olan pek çok değerli talebemizin parlak istidatlarının körleşmesinin önüne geçilmelidir.
14- Gramer ve yurt bilgisi dersleri bilhassa liselerde devam ederek talebenin kendi dilini ve memleketin kanunlarını kavraması temin edilmelidir. Geçen yıl liselerde okutulan gramer derslerinden benim aldığım iyi netice gramerin muhakkak liselerde de okutulması lüzumunu bana ispat etti. Böylelikle ilkokuldan itibaren gramer okumuş talebe liseyi bitirirken kendi diline tamamen hakim olacak ve artık memlekette "Kuyu sokak, Nur apartmanı" diyecek edebiyat öğretmenleri ve dil mütehassısları kalmayacaktır.
15- Askerlik ve spor liselerde daha sıkı olarak devam etmeli ve talebeler silahla toplu bir halde talime, hakiki süngü ve kılıçlarla hakiki mübarezeler yapmağa alışmalıdır. Zarar yok, aralarında tehlikeli yara olanlar bulunsun... Bu yaralar sinemaların, baloların yaptığı tahribat kadar zararlı değil; talebeyi tehlikeli azımsamağa alıştırmak bakımından faydalıdır.
16- Ortaokul ve liselerden en ufak ahlaki ve zaaf tartla ceza görmeli ve bu talebeler başka hiçbir okula alınmamalıdır.
17- Talebenin başına daima otoriter, seciyeli ve Türk öğretmenler getirilmelidir. Bizim talebemiz hatta kız talebemiz, gayri Türk öğretmenlere tahammül edememektedir.
18- Okullar birer kışla haline gelmeli, hatta liselerin müdürleri yüksek rütbeli subaylardan olmalıdır.
19- Okullar birbiri ile futbol gibi manasız ve voleybol gibi kadınca müsabakalar değil, askeri ve milli müsabakalar yapmalı. Türk kılıcı, okçuluk gibi milli sporlarımız ihya olunarak liselere sokulmalıdır. Bir stadyumda iki okulu temsil eden 22 gencin lastik top ardında koşması ile iki okulu temsil eden 200 gencin başlarında tulgalar, göğüslerinde zırhlar olduğu halde, hakiki kılıçlar veya süngüler çarpışmaları arasındaki farkı düşünür.
20- Bütün okul kitapları mütehassız ve fedakar öğretenlere, milli ve askeri ruh gözönüne alınmak şartile yeniden yazdırılmalı ve öğretmenler bu işin şerefi ile kanarak maddi kazanç beklememelidir.
21- Liselilerin fen kollarında laboratuvar çalışmaları arttırılmalı ve talebe yurt için yaratıcılık kabiliyeti daha bu sıralarda inkişaf ettirilmelidir.
22- Askerlik ve spor derslerinde liyakat gösterenler için eski ananelerimizde olduğu gibi alplık ve batırlık unvanları, bilgide başarı gösterenler için bilgelik ve danışmanlık unvanları ihdas olunarak hakkaniyet dairesinde talebelere verilmeli, sıkı mücazat olduğu gibi büyük mükafaatlar da bulunmalıdır.
--spoiler--
--spoiler--
Gazeteci-yazar Prof. Reha Oğuz Türkkan, Türkçülük davasında birlikte yargılandığı Atsız'ın kafatası ölçtüğüne dair iddiaların doğru olmadığını söyledi. Asıl kendisinin Atsız'ın kafatasını ölçtüğünü belirten Prof. Türkkan, 'Yeterince Türk çıkmadı ve çok bozuldu' dedi. Ünlü tarihçi ve Türkçü Nihal Atsız'ın oğlu Yağmur Atsız'ın, babasının nasıl kafatası ölçtüğüne dair yazısına gazeteci-yazar Prof. Reha Oğuz Türkkan'dan itiraz geldi.
Türkkan, kendisinin Atsız'ın yakın bir arkadaşı olduğunu hatırlatarak, 'Atsız'ın ırkçı olduğunda şüphe yok. Fakat tanıdığım Atsız'ın ne yazılarında, ne de konuşmalarında 'kafatasçılık' izine rastlamadım. Yağmur Bey'in de en azından o senelerde, babasının 'brakisefal, dolikosefal' gibi tabirler kullandığı tek bir yazısını gösterebileceğini sanmam' dedi. Türkkan, Sorbonne'de Antropoloji okuduğunu kaydederek, o esnada bir 'Antropometri (kafatası ölçüm aleti)' pergeli edindiğini, Türkiye'ye dönünce şakayla da karışık olsa asıl kendisinin kafatası ölçtüğünü söyledi. Prof. Türkkan, şöyle devam etti:
'Bir gün, kafatası ölçümünün insanın Türk olup olmadığını anlamak için değil, bir toplumun çoğunluğunun hangi tür
kafatası sahibi olduğunu tespit için yapıldığını arkadaşlarıma anlatıyordum. Atsız Bey, Cihat Savaşer, Fehiman Altan ve Necdet Sançar'ın da yer aldığı bir gruptu. Arkadaşlar kendilerinin kafatasını ölçmemi istediler. Ölçtüm. Atsız'ınki 81.4 çıktı. Halbuki Türklerin de dahil olduğu 'brakisefallik' 84'ten başlar. Atsız'ın fena halde canı sıkıldı. Ben de ölçtüğüme pişman oldum. Belki Yağmur Bey'in aklında bu olaylar kalmıştır ve aradan yıllar geçtiği için yanlış hatırlıyordur.'
Türkkan, 1944 Türkçülük Davası esnasında kendisinin antropometri pergeline de el konulduğunu, beraat ettikten sonra ise bütün ısrarlarına rağmen bu aleti geri alamadığını söyledi. Orta öğretim yıllarındaki tarih kitaplarında Türkler'in brakisefal olduğunu gösteren kafatası örneklerinin yer aldığını hatırlatan Türkkan, Prof. Afet inan'ın isviçre'de yaptığı doktorasında da bol bol kafatası ölçümü bulunduğunu ifade etti. Türkkan, Ermeniler'in Türkler gibi 'brakisefal' kafatası yapısına sahip olduğunu, ancak boyun kısımlarının biraz daha yassı olduğunu sözlerine ekledi.
81.4
Prof. Türkkan: 'Ölçtüm. Atsız'ın kafatası 81.4. Halbuki Türklerin de dahil olduğu 'brakisefallik' 84'ten başlıyor.'
84 ve üstü Türk
REHA Oğuz Türkkan'ın verdiği bilgiye göre, kafatasının cinsini belirlemek için 'antropometri pergeli' ile önce kafatasının genişlik ve uzunluk açısı ölçülüyor. Daha sonra çıkan rakamlar yüzle çarpılıp birbirine bölünüyor. Buna göre belirlenen kafatası tipleri şöyle sıralanıyor:
TÜRKiYE'de ilk antropolojik çalışmalar, Atatürk'ün isteği üzerine 1924'te, Türkiye Antropoloji Tetkikat
Merkezi'nin kurulması ile başladı. Daha sonra Türk Antropoloji Müessesesi adını alan bu kurum, 30'lu yılların sonunda Ankara'daki Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'ne bağlanarak Antropoloji ve Etnoloji Enstitüsü olarak faaliyetlerini sürdürdü. Antropoloji Müessesesi'nin araştırma görevlileri, 1937'de, Türkiye'nin on değişik bölgesinde, yaklaşık 60 bin kadın ve erkek üzerinde incelemeler yaptılar. Bu araştırmanın yapılmasının bir sebebi de, Atatürk'ün manevi kızı Afet inan'ın Cenevre'de sürdürdüğü doktora çalışması sırasında karşılaştığı güçlükleri çözmekti. Çalışmalarda Sefalometri'ye (kafatası ölçümü) ağırlık verilmekle birlikte, tüm vücut ölçümleri de yapılacak, elde edilen bilgiler Afet Hanım'a da gönderilecekti. Daha sonra profesör olacak Afet inan ise bu bilgileri, 1939'da Cenevre'de Fransızca olarak basılan 'Recherches sur les Caracteres anthropologiques des population de la Turqui' adlı eserinde de kullanacaktır.
--spoiler--
faşist ideolojinin türkiye'deki distribütörü, fikir mimarlarındandır. onun hastalıklı fikirlerinden beslenen nice tetikçi bu ülkenin muhalif aydınlarına karşı şiddet fırtınaları estirmiştir. sorun atsız'ın sağcı ya da milliyetçi olması değil; türk olmayan gayri müslim ya da müslüman azınlıklara yönelttiği şiddet dolu fikirleridir. bugün onun ismini yaşatan forumlarda türkiye'deki azınlıkların nasıl yokedileceği tartışılmaktadır.
dönemine kadar islamcılıkla içiçe geçen türk milliyetçiliğini islamdan arındırmak amacında olmuş kişidir. nitekim bu düşünce çerçevesinde islamın türkler sayesinde var olduğunu oldukça küstah bir dille iddia etmiştir: "türkler müslümanlık sayesinde değil, müslümanlık türkler sayesinde yükselmiş ve yaşamıştır" ayrıca "türklük, islamlığa yapacağı hizmeti yerine getirirken kendi varlığını, kendi dilini, kendi tarihini feda ederken Arap araplığını daima bilmiştir".
20-10-2007 tarihinde sözlük sayesinde tanıştığım insan.
nedendir bilinmez olumlu veya olumsuz fikirlerinin üstünün örtüldüğü düşüncesi hasıl oldu beynimde.