Hüseyin Nihal Atsız tarafından asla ve kata yalanlanmayan ırkçılıktır! Türkçüyüz-Turancıyız ve Irkçıyız çekemeyen anten taksın.
Ayrıca ve ayrıca yukarıda Yağmur Atsız referans verilerek yazılan hikaye 2005 yılına aittir ve düpedüz abartı ve yalan içermektedir. Sırf akp nin milli direnci kırma politikası adına, makaleleri ve yazıları ön plana çıkan Atsız Atayı karalama kampanyasıdır başka bir şey değil. Aynısını zaman, akit gibiler de yaptı.
Atsızın Türk ırkçısı olduğunu öğrenip amerikayı keşfetmiş gibi heyecanlanıp coşanlar "aha atsız büyük ırkçıydı" diyenler neyin kafasında? Bir insan yaptığı şeyi inkar ederse o zaman zırlarsınız ama Atsız her daim fikriyatının arkasında durmuştur.
ek olarak: kendisi kafatası ölçmüştür, türkolog lan adam! anla keko bak türkolog diyorum...
yorum yapmayıp, sadece haberin içeriğini veriyorum ;
Gazeteci ve yazar Yağmur Atsız, ünlü Türkçülerden olan babası Nihal Atsızın nasıl kafatası ölçtüğünü anlattı. Yağmur Atsız, yeni yayımlanan Ömrümün ilk 65 Yılı adlı kitabında, babası için, Yakın çevresi, konu-komşu bir yana, hemen hiç tanımadığı insanların bile kafataslarını ölçer, kılı kırk yararak hesabını yapardı dedi.
'Nihal Atsız dehşetli bir kafatasçıydı. Yakın çevresi, konu-komşu bir yana, hemen hiç tanımadığı insanların bile kafataslarını ölçer, kılı kırk yararak kesabını yapar ve o şahıslara mesela yüzde 37 onda dokuz mu yoksa ne bileyim yüzde 69 virgül dört oranında mı Türk olup olmadıklarını tebliğ eder, oranı düşük çıkanlar için de dudaklarında daima birkaç teselli-bahş kelime bulunurdu. Farz-ı muhal Fakat fevkalade bir iradi cehid ve uyanık bir milli şuurla bu fıtri noksanınızı kısmen de olsa giderebilirsiniz gibilerden...
Tabii kafatası ölçümüne göre Türklük oranı düşük çıkanlar son derece müteessir olarak ayrılırlar, fakat bilimin katı ve acımasız gerçekleri karşısında mukadderata boyun eğmek zorunda kaldıkları için mutluluğu belki de başka alanlarda arama imkánı üzerinde dururlardı. Ancak bu rizikolarına rağmen yine de hakikati öğrenmek isteyenlerin sayısı pek eksik olmazdı. Sırf bu meraklarını tatmin için istanbulun ta bir ucundan kalkıp Maltepedeki evimizde Atsızı ziyarete gelenler nadirattan değildi. (s.25)
Kolayca tahmin edilebileceği gibi, kafatası denilen şey öyle iple veya karış hesabıyla ölçülmezdi. Ankarada Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinde bulunduğu söylenen kafatası ölçüm aletini görmedik ama Atsızın nasıl bir aletle bu işi yaptığını oğlu Yağmur Atsız gayet net bir biçimde anlatıyor.
Hitlerin değil onunmuş
YAĞMUR Atsız, Hitlerin özel armağanı olarak bilinen kafatası ölçme aygıtının, aslında Dr. Rıza Nurdan kalan bir havsala ölçme aleti olduğunu da açıklıyor. Meğerse bu alet, gebe kadınların karınlarındaki bebeğin fazlaca iri olması durumunda, doğumda komplikasyon olup olmayacağını tespit için kullanılırmış. Yağmur Atsız, bunu babasının mizah anlayışına bağlayarak şöyle bir yorum yapıyor: Atsızın mutad harici bir mizah anlayışı vardı ki zaman zaman hulûlü zordu. Kendisine dair kafatasçı iddialarının mütemadiyen tekerrürü biraz canını sıktı, tahmin ediyorum (...) Ama, Atsızın, gençliğinde ırkçılık teorilerine inanmakla beraber, bunu bir kafatasçılık seviyesine indirgeyecek kadar aptal olmadığını zannediyorum. (s.27-28)