1867 yılında şirket i hayriye'nin başına geçen yenilikçi idareci. o devirde vapurlara yolcu şikayet defteri konulması, istasyonlara vapurların kalkış saatlerinin yazılması, istasyona saat konulması, her vapura 8 cankurtaran simidinin konulması nereden bakılsa, vizyoner bir insanın yapacağı iştir.
hüseyin haki bey, istanbul'un iki yakası arasında hem yolcu hem de araba taşıyacak bir vapurun eksikliğini hissetti ve bunun için ingiltereye sipariş verdi. böyle bir gemi henüz dünyada olmadığı için ingilizler afalladılar. hüseyin bey yine iş başa düştü diyerek, hasköy tersanesi sermimarı mehmet usta'yla birlikte kafa kafaya vererek 3 ayda dünyada eşi benzeri olmayan bir tekne tasarlarlar. o dönemde 3 ay içerisinde tasarlanan bu tekne, bugünkü araba vapurlarının atasıdır.
dünyadaki ilk arabalı vapur olan suhulet i tasarlayan kişidir.
şirketi hayriye (1851) kurulmuştur, ama bir türlü iyi idare edilemez. ta ki hüseyin haki efendi şirketin müdürlüğüne getirilinceye kadar. dürüst, akıllı ve çalışkan bir olan hüseyin haki efendi şirketin sorunları tespit eder. suiistimalleri engeller. işler yolundadır. sadece köprü (galata köprüsü) ile üsküdar iskeleleri vardır. boğazda iskelesi olmayan köylere iskeleler kurulur, binaları yapılır, iskelelerde kışın soba yakılır, vapur saatleri çizelgesi asılır, yanına bir de saat. aksaklıkları önlemek için sayfaları numaralı şikayet defterleri konur.
işler yolundadır kayıkçıların mızmızlanması dışında.
boğazda eskiden beri iki yaka arasında askeri araç malzeme, ağır ve büyük yük, hayvan taşımak akıntı rüzgar vs nedenlerden ötürü oldukça zor bir işti.
o yıllarda londra da thames nehrinde iki yakaya çekilmiş zincirlerin yardımı ile sal benzeri tekneler kullanılıyordu.
hüseyin haki efendi, boğaz da at, araba ve eşya nakline bir kolaylık bulmak amacıyla düşündü, taşında; sonra yıllarca umum müfettişlikte bulunmuş iskender efendi ile şirketin hasköy deki fabrikasının sermimarı mehmed usta ile başbaşa verip o güne kadar benzeri görülmemiş bir tekne tipi yarattı.
bu gün araba vapuru dediğimiz, iki tarafından da karaya indirilecek kapakları bulunan, hem ileri hem de geri gidebilen araba vapuru ya da feribot dediğimiz gemilerin gerçek bir prototipiydi bu tekne.
ana güvertesi baştan sona dümdüzdü, buraya atlar, arabalar alınacaktı. yolcular da üstteki salonlara çıkacaklardı.
haki efendi, çizdikleri eskizleri mehmed usta yla ingiltere deki maudslay sons and elelds tezgahlarına gönderdi. 26 numara verilecek suhulet (kolaylık) adlı bu ilk araba vapurunun inşası, 1871 yılında sona erdirildi. teknesi sac olan vapur 555 gros, 157 net tonluktu. uzunluğu 45.7 m., genişliği 8.5m., su çeken 3 m. kadardı. 450 beygir gücündeki tek silindirli iki genişlemeli makinesinin döndürdüğü yandan çarkla, sa atte 7 mil hız yapabilecekti.
vapurun ingiltere den yurda getirilmesi pek de kolay olmadı. suhulet, şiddetli fırtınalar nedeniyle birkaç kere sulara kaynamak tehlikesi atlattı. öyle ki, ingiliz kaptanın, su kesimi az, üstü havaleli, safrası olmayan, üstelik de boş bir tekneyle, böylesine maceralı bir yolculuğa bir daha asla çıkmayacağına yemin ettiği söylenir.
sonuçta suhulet, sapasağlam bir şekilde istanbul a varabildi ve 1872 yılının başlarında hizmete kondu. hemen arkasından aynı tersaneye bir eşi daha ısmarlandı: 27 numara verilecek sahilbent in ilkinden farkı, tek yerine çift makineli olmasıydı. adı 'iki kıyıyı bağlayan' anlamına geliyordu. vapurlara bu isimleri ünlü vatan şairimiz namık kemal in koyduğu rivayet edilir.
suhulet in gelişinden memnun olmayanlar da var. vapurların faaliyete geçmesi ile yolcularını kaybeden kayıkçılar fırsat kollamaktadırlar. gizlice camlarını taşlayıp ya da aniden hiç olmadık yerlerde vapurların karşılarına çıkıp onları durdurmaya çalışıyorlar. suhulet ilk seferinde üsküdar dan alacağı bir topçu kıtasını karşıya, kabataş a geçirecekti. kayıkçılar hemen kayıklarını yan yana, birbirlerine zincirleyerek iskelenin önünü kapattılar. akıllarınca, suhulet in gelip iskeleye yanaşmasını engelleyeceklerdi. ama oradaki topçu bataryasının subayı topları üzerlerine çevirince zincirleri tez elden çözmekten başka çare kalmamıştı.
bu iki vapur o kadar sağlam çıktı ki. ilki 89 yıl çalıştırıldıktan sonra, ancak 1961 de, sökülmek üzere satıldı. ikincisi de 1959 da hizmet dışı bırakıldıktan sonra satıldı; birkaç kez el değiştirdi, değişikliklere uğradı. 125 yıl sonra, 1996 da, hâlâ çalışmaya devam etmekteydi.
şirket-i hayriye nin ruhu, hüseyin haki efendi idi. yıllarını hep şirketin iyi ellerde dürüst bir şekilde çalıştırılması için harcamıştı. 1894 te hastalanarak işten ayrıldı; 1895 te ise 7 ocak günü, gözlerini hayata yumdu.
şirket, 1911 de hizmete koyduğu 69 baca numaralı vapuruna onun adını verdi. fakat bu vapur, şehir hatları işletmesi ne satılınca, adı göztepe olarak değiştirildi. aradan yıllar geçti. şehir hatları işletmesi, 1963 te haliç tersanesi nde inşa ettirdiği bir araba vapuruna yine hüseyin haki adını verdi. yıllarca bu değerli yöneticinin adını liman sularında gezdiren bu vapur da 80 li yıllarda kadro dışı bırakıldı.
bugün hüseyin haki adını taşıyan bir vapurumuz yok. ama hüseyin haki efendi nin adı, sivil denizcilik tarihimizin çok önemli bir kişisi olarak hâlâ denizcilerin kalbinde yaşamaya devam ediyor.