Türkiye nin en büyük problemi Hürriyet Gazetesidir!
Daha önce bir kere daha yazdım. Şimdi gene yazıyorum: Türkiye'nin en büyük sorunu Hürriyet Gazetesi'dir. Başbakan kendilerine çıkıştı ya, hemen tehdit başladı: "Suud Kralı'nın hediyeleri neydi, nerede" vs.
Yazarlarından birisi aynı gün "Nerede Kralın hediyeleri" diye sorarken, öteki "Cumhurbaşkanı açıklayacak, büyük ihtimalle kayıtlıdır" diye yazıyor. Arkasından bir şey çıkmayacağı belli olduğu için mi acaba böyle ikircikli davranılıyor? Bu mu elinizde hükümete ve Cumhurbaşkanına karşı kullanacağınız koz. Grubun hiç de radikal olmayan Radikal'i hemen de "Namaz kılınan okul" manşeti atmış. Bir tek imam eksikmiş. Öğrenciler ders öncesi beraber namaz kılıyorlarmış.
Yok yok, içtikleri şaraptan bunların kimyası bozulmamış da başbakan kimyası bozulmuş! Beş yılda 10 kat büyüyenlerin bünyesi sağlam oluyor da Başbakan'ın kimyası bozuluyor. Tabii sağlıklı büyüme değil bu, obezite...
Obezlik. Sizin zamanınızda beş yılda 10 kat büyüdüler, yoldan çekilin, engel olmayın, 2. beş yılda 20 kat daha büyüsünler. Kendilerini birinci güç görüp, ülkede hükümetler devirip, hükümetler kurdursunlar. Hoşlanmadıkları bakanı azlettirsinler. Her zaman her yerde kendileri 1. sınıf olsun, diğerleri mümkünse hiç olmasın. "Kirli Gazetecilik" başlığına niçin kızıyorsunuz ki. Hani "Vakit Gazetesi yazdıkça siz zengin oluyordunuz". Bu söz size ait değil mi? Peki şimdi niye savunmaya geçiyorsunuz ki!
1948 yılında "Hürriyet" adıyla yayın hayatına atılan bu gazete bazen aba altından sopa göstererek, bazense alenen her türlü hürriyetin karşısında karşısında durmaktadır. Özgürlük satan gazetemizin amiral gemisi kaptanı da demokrasi istiyormuş gibi yaparak totaliter olanı savunmakta, modernite yanlısıymış gibi görünerek statükoculuğun en babasını yapmaktadır. Herkesi eleştirirken, kendisini eleştirilmez sanmakta, eleştirdiği insanları "Niye eleştiriye katlanamıyorsunuz" diyerek sigaya çekerken, kendisini eleştirenleri yok etmeye çalışmaktadır.
Bu ikircikli, güvensiz, nabza göre şerbet veren, durumu kurtarmaya yönelik, her devrin adamı tavrını ne yazık ki bütün gazeteye yaymayı başarabilmiştir. Gazetesindeki çok renkliliği öldürmüştür. Buradaki çok renklilik olsa olsa "haki"nin varyasyonları olabilir ki buna da tek tonda kakofoni denebilir. Çünkü baktığınızda aslında bütün köşecileri aynı köşeyi dönmektedir. Bu anlamda büyük bir tek seslilik olduğunu söylemek mümkündür. Gazetesinde "Neden bir tane bile başörtülü çalışanı olmadığını" açıklayamaz mesela.
"Hürriyet Türkiye'dir" falan diye reklâmlarda attırmak elbette basit bir göz boyacılığından başka bir şey değildir. Kendisini Medya Partisinin değişmez lideri olduğuna o kadar inandırmıştır ki, iktidar mücadelesinde "eleştirileri hazmedememekle suçladığı" Başbakan'la aynı safta durduğunun farkına varamamaktadır. Tıpkı 40 yıldır koltuğunu bırakmayan bazı küçük sendika liderleri gibi yayın yönetmenliği koltuğuna sıkı sıkıya yapışmıştır. Neredeyse gazetesiyle aynı yaşta olduğu için belki de Hürriyet'i tek yumurta ikizi sanmaktadır. Belki bu yüzden hem Hürriyet'in hem de kendisinin sonsuza kadar yaşayacağını, kurdukları menfaat düzeninin de ilelebet yaşayacağını düşünmektedir. ...
Ve nokta: Hürriyet işte bu yüzden, bu soğuk savaş döneminde kalmış anlayış ve onu bu şekilde yöneten yayın yönetmeni yüzünden Türkiye'nin gelişmesinin önündeki en büyük engeldir. Bu durum bir gün yayın grubu sahibinin de canını acıttığında kendisine yol verilecektir. Bugün mağdur ettiği yüz binlerce insan için vicdanında hiç gözyaşı dökmeyen Medya Partisi Lideri, belki o zaman Emin Çölaşan gibi anılarını yazıp timsah gözyaşları dökecektir.
laikçi faşistleri, cunta heveslilerini köşe yazarı diye milletin karşısına çıkarabildiği için hakkında uzun uzun yazmaya gerek kalmadan ne olduğu anlaşılan gazetedir. cumhuriyet gazetesinin etkisinin giderek azalması üzerine onun geçmişte yerine getirdiği misyonu üstlenmiştir.
yanar döner hallerini anlayamadığım gazete. seçim öncesnde akp yanlısı hatta akp yayın organı gibi yazı ve haberlere imza atan hürriyet, emin çölaşan'ın görevden ayrıldığı süreç sonrasında başlarda bekir coşkun ve şu anda topyekün olarak muhalefet yapmaktadır.
türkiye'nin en çok okunan gzetelerinden biri olan hürriyet'in böylesine ayrı kutuplarda yayıncılık yapıyor oluşu incelemeye değer bence. ben bu hükümetin yaptığı bir çok şeye muhalif biri olarak hala o muhalif yazıları okumayı sindiremiyorum.2 ay sonra destekleyip desteklemeyeceklerini bilemediğim için.
yayınladıkları aydın doğan manifestolarına okuyucu yorumu almayan site. recep tayyip erdoğan haberlerinde hakaret boyu yazıları editör onayından dahi geçirmemeleri her şeyi özetliyor sanırım.
sedat simavi'nin kurucusu olduğu, an itibariyle ertuğrul özkök'ün genel yayın yönetmenliği yaptığı ülkemizin en eski gazetelerinden biridir.. ulusalcı yazarlarıyla ön plandadır son yıllarda çalkantılı bir dönem yaşamış itibarı sarsılmıştır, ( emin çölaşan olayı ) sahibi aydın doğan olup halen günümüzde yayın hayatına devam eden gazetedir.
an itibari ile yaptığı haberle ne kadar şakşakçı olduğunu bir kez daha gösteren gazete, efendim olay şöyledir: sivas'ın falanca yerinde bir tane kardan adam ve bir tane kardan bayan yapmışlar daha sonrada bunların adam olanına sakal bayan olanınada türban takmışlar. gayet normal olabilecek belki de eğlence olsun diye yapılan bu kardan adamlara gazetenin haber yapıp manşetten vermesi bir yana verdiği tepkiye bakın; yapmayın kardeşim bu millete ayıptır.
asıl ayıp olan bu tür lüzumsuz haberleri manşetten verip milleti birbirine düşürmeye çalışmak onlar arasına nifak tohumları sokmaya çalışmaktır. ayrıca ne zamandan beri bu milletin değerleri kendilerine ayıp olmaya başladı orasıda düşünülmesi gereken bir nokta tabi.
kendileri adına en büyük temennim basın yayın ahlakından gereken nasibi en kısa zamanda almış olmaları olacaktır.
ertuğrul özkök, ahmet hakan, bir de-her ne kadar okurken küfretsem de-yılmaz özdil. hürriyet hürriyet dedikleri topu topu üç adam. bir de emin çölaşan vardı, onu da okurdum ama kovuldu. gerçi iyi de yaptılar kovmakla. son zamanlarda kendini tekrarlayıp duruyordu. baymaya başlamıştı artık.
manşette büyük puntolarla oybirliğiyle yazısının altında işte 11 altın adam mealinde mi desem yoksa anadolu'da vakit'in "işte o üyeler" tetikçiliğinde mi desem akp'ye açılan kapatma davasının kabul kararını veren yüce divan'ın (e.özkök'e göre bir yıl önceki) fotoğrafı yer almakta.
aslında bir de alta göbek atan dansöz koysalar olay tamam olacakmış ama düşünememişler herhalde.
durun vurmayın hemen şeriatçı, mürteci diye akp'li falan değilim.
hoş olsam ne yazar, seçmenlerin neredeyse yarısı akp'ye oy vermedi mi?
kapatsalar çözüm olsa göbek atın ama yine halkın inancını sömürenler çıkmayacak mı?
yazarların kısa bir siyasi analizini hakeden gazete.
1. oktay ekşi: tam bir ağır top. o kadar ağır ki bu ağırlık düşüncelerine de sirayet etmiş. herhangi bir siyasi esneklik yok.
2. bekir coşkun: müthiş bir yazı yeteneği var. siyasi görüşleri belli. ulusalcıların en sevdiği kalemlerden.
3. tufan türenç: her daim akp mualifi ve yazılarını okuyunca orada ne işi var gerçekten merak ediyorum.
4. yalçın doğan: sabit bir sağ muhalifi daha. yazılarında herhangi bir esneklik payı yok. aksa ak karaysa kara.
5. özdemir ince: bana göre gazetenin en koyu sol görüşlü yazarı. yabancı dildeki eserlerden alıntılar yaparak önce akp'nin, sonra sağcıların ve dincilerin en büyük düşmanı görüntüsünde yazılar kaleme alıyor. bence cumhuriyet'te yazsa daha isabetli olur.
6. yalçın bayer: son dönemde iyice tonunu arttırmış akp mualiflerinden. yazı tarzını da değiştirdi.
7. yılmaz özdil: sabah'ta kısacık ama yoğun yazdığı muhalefet yazılarıyla meşhur oldu. mizahi ulusalcı yazılarıyla kendini okutturuyor.
8. mehmet yakup yılmaz: milliyet'ten hürriyet'e geçerken, romantik yazarlıktan sıkı muhalif yazarlığa geçiş yaptı. aslında yazılarının arka planını aydın doğan'ın görüşü belirliyor. doğan'a herhangi bir saldırı olursa hangi yönden olursa olsun onun muhalifi oluverir.
9. ertuğrul özkök: tam bir renksiz tuval. aydın doğan ne renk atarsa tuvale o da o renk olur. önce akp destekçisiydi, sonra akp muhalifi milliyetçi oldu, yarın bir bakmışsınız akp'linin bayrak sallayanı olmuş.
10. enis berberoğlu: çok koyu tonda olmasa da şu aralar akp muhalifi. ama beklentiler gerçekleşip özkök'ün yerini alırsa o da renksiz tuvale dönüşür.
11. ahmet hakan: son dönemde yaşadığı büyük dönüşümle birlikte siyasi kıvraklığını kanıtlamış oldu. sol islamcı falan diyenler var hakkında ama genelde tersten bakıyorum diyerek akp'ye desteğini pek ihmal etmiyor.
12. cüneyt ülsever: rengi en belli yazarlardan, liberal! akp'nin önce destekçisi oldu sonra en ağır eleştirenlerinden. akp'nin sevemediği liberal kesimden.
13. hadi uluengin: hala hürriyet'te yazmasına şaşırdığım yazarların başında. liberalim ayağına ilginç ilginç yazılar yazıyor.
iki sefer aynı hatayı yaparak türkiyeyi doğusundan ve güneydoğusundan ayıran gazete. bu nasıl hatadır ki akdeniz karadeniz değil kritik olan bölgemiz haritamızda olmuyor. bunu gözden kaçırmak için eşek olmak lazım. bir de utanmadan gazetenin isminin altına "türkiye türklerindir" gibi ağızlarına almamaları gereken bir yazı yazarlar. kınıyoruz.
son zamanlarda tv'de dönen hürriyet ve insan hakları beyannamesi temalı reklamlarıyla dikkat çeken gazete, ah bir de samimiyetinize inanabilsek be canlar.