dizinin danışmanlığını yapan erhan afyoncu'nun tarihi kayıtlardan hürrem sultan'ın çok güzel bir kadın olmadığını, ama çekici olduğunu öğrendiklerini ve dizideki oyuncu seçiminin de bu mantığa göre yapıldığı açıklaması ışığında değerlendirilmesinde yarar olan bir önerme.
güzellik anlayışının çağlara göre değişiklik göstereceği düşünüldüğünde, gerçek olması veya olmaması kimseyi ilgilendirmeyen bir durumdur, lakin şimdiki gençliğin peşinde koştuğu zayıf, çelimsiz, çıtır kızlar, o zamanlarda köle olarak bile düşünülmez, kimseler yüzüne bakmazmış.
ayrıca güzellik, sempatiklik, seksi olmak gibi kavramlar, birbirleriyle alakası olmayan kavramlar olup, hepsi aynı anda aynı kişide olmalı diye de bir zorunluluk yoktur.
bir de "ukraynadan çirkin mi çıkar" sorusunu kimler aşıladı bilemiyorum ama ileri abazanlık sorunu yaşandığı aşikardır, lakin her toplumda olduğu gibi ukraynada da çirkin kadınlar oldukça fazladır. büyütmemelidir.*
eğer dizide oynayan oyuncu kastediliyorsa, sadece ilk bölümünü izlememe rağmen kıskanç bir tespittir. çünkü hürrem'i canlandıran oyuncu hem güzel hem işvelidir. sezarın hakkı sezara. ayrıca bir insanı güzelliğinden dolayı kıskanmak yerine güzelliğine bakıp sevap kazanılması daha anlamlıdır.*
hürrem hiç bir tarihi kaynakta çok güzel diye tanımlanmamıştır.
onu kanuni nezdinde değerli kılan zekasıdır. zaten kanuninin bir kadına sadece güzelliği için bu kadar ilgi duyduğunu düşünmek sadece kanuniyi hafife almaktır.
hareminde yüzlerce seçme güzelin olduğu bir adam, tüm töreyi çiğneyerek bir kadına dört çocuktan sonra nikah kıyabiliyorsa, burada aranması gereken güzellik görünenden çok daha başkadır.
hürrem kelimenin tam anlamıyla rafine bir kadındır.