aklın, insanın değerine ve onuruna, insanlığa olan inancı olarak tanımlayabileceğimiz hümanizm, insanı evrenin merkezine yerleştirir, eğitimini, erdemlerinin mükemmelleşmesini, özgürleşmesini, bilgi ve becerilerini arttırmasını, hedefler. insanın yalnızca bireysel gelişimini ve mutluluğunu gözetmek yerine toplumsal gelişme ve evrimleşme için yön göstericilik işlevini de insana yükler. doğanın içinde aklın temsilcisi ve en erdemli varlığı insandır ancak bir koşulun sağlanması gerekir; insancılık.
hümanizm, bilindiğinin aksine insan sevgisi, insan sevmek demek değildir, sevgi duygusunu hatta herhangi bir duyguyu içermez. rönesans'ta tanrı-merkezcilik yerine geliştirilmiş bir teori ve yaşam biçimi olarak insan-merkezcilik'e dayanır, sekülaristtir. yani ahiret, ölüm sonrası yaşam, tanrıya inanmak, günah gibi teolojik, metafizik kavramları geri plana atar ve yaşam, yaşamın tadını çıkarmak, özgürleşmek gibi ben-merkezli bir homo sapiens teoriyi benimser.
Günümüzde kuruluşundaki düşünceden sapmış bir vaziyettedir ve insanı araç edinir.
Pragmatizm ile dirsek temasındadır, kapitalizm de sever onu.
insanlık ve toplum hümanizm maskesi altında denekleştirilir.
Örneğin; "change.org" çoğunlukla hümanist bir felsefe ile hareket ettiği ve kampanyaları buna göre oluşturduğu düşünülür; ancak denek olan toplumları inceler. Toplumların duygu durumlarını ortaya çıkarır, analiz eder; Türk toplumu neye duyarlı, neyi umursamıyor? irlanda toplumu şu düşüncede ve şu şekilde yönlendirilebilir. Vs. Vs.
orta asya ülkelerinde bu olguyu kendine düstur edinen insanların çok başı ağrır; ağrımaması için benimsenmesi gereken felsefe ''adamına göre muamele''dir.
tanım olarak doğrudan iyilik, güzellik değildir. hümanizm, bir evrensel akıl ve duyu oluşturma çabasıdır.
dinler ekseninde insanın konumu ve sosyal düzeni, yaratıcının vahyettiği, dogmatik ve hikmetli olduğu kabul edilen bilgiler ya da kurallarla belirlenir. tam da bu noktada hümanizm, yaşanan pek çok farklı dinin, hatta dinlere inanmayanların da varolması nedeniyle, hem bireysel hem de sosyal alanda, insan için ortak aklı, ortak iyiyi bulmakla ilgilenir. dolayısıyla beraberinde insancıl olmayı; hümaniterliği getirir.
Bir şeye varolduğu için bile saygı duymaktır. yargılamadan ve ne yapmış olursa olsun eğer yaşıyorsa buna değecek bir şeyler vardır diye düşünerek yapmaktır bunu. Kibri ve öfkeyi yenmektir. Hangi devirde yaşarsanız yaşayın olması gerekendir.