Fikritemada okuduğum kitaplara dair yazılarım yer alıyor. ilk yazılar, güncel romanları içeriyordu. Bu kez, kitaplığımın klasiklerinden biri olan ve yıllar öncesinde okuduğum bir kitabı sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu kitap; Alman edebiyatının aykırı yazarı Hermann Hessenin savaş karşıtı görüşlerini yansıtan denemelerinin yer aldığı Öldürmeyeceksin... Kitap, AFA Yayınları tarafından 1991 yılında basıldı. Kitapların ilk sayfasına okumaya başladığım tarihleri mutlaka yazarım. Bu kitabı, 1992 yılında okumuşum.
Öldürmeyeceksin; dünya tarihinin en acı yıllarının yaşandığı 1. ve 2. dünya savaşlarına tanıklık etmiş, savaş karşıtlığının radikal savunucularından biri olmuş; savaşların ilkinde Alman militarizmine tepki olarak isviçreye yerleşmiş, ikincisinde ise savaş esirlerine yardım edebilme çalışmalarının ağır yüküyle bunalıma girmiş ve Nazi döneminin istenmeyen yazarı olarak eserleri Almanyada yasaklanmış olan Hermann Hessein denemelerinden oluşuyor. Kitapta yazarın edebi kişiliğine yön veren farklı dönemlerin izlerini taşıyan farklı yıllarda yazılmış yazılar derlenip, okucuyuculara sunuluyor. Bazıları 1. Dünya Savaşı, bazıları da 2. Dünya Savaşı yıllarında yazılan ve savaş karşıtı görüşlerini yansıtan denemeleri okuduğunuzda, savaş yıllarının acımasız ruhuna ve dünya tarihinin utanç yıllarındaki Nazi Almanyasının akılalmaz yanlarına tanık oluyorsunuz.
Kitap, inatçılık başlıklı yazı ile başlıyor. inatçılığı bir erdem olarak yücelten ve inatçı insanı değerleri için mücadele eden kişi olarak tanımlayan Hermann Hesse, insanların çoğunluğu aynı inatçılığı göstermiş olsaydı, dünyanın çehresi değişirdi.inatçılıkla donanmış insan, para ya da güç peşinde koşmaz. Uğrunda insanların her türlü eza ve cefayı birbirlerine reva gördüğü, hatta sonunda birbirlerini kurşunladıkları para, güç ve diğer bütün nesneler, kendi kendini bulmuş bu inatçı insan için fazla değer taşımaz. Onun baştacı ettiği tek şey vardır: Kendisine yaşamayı buyuran, büyüyüp gelişmesinde ona el uzatan gizemsel güç. diyor.
Kitabın adını aldığı Öldürmeyeceksin başlıklı yazısında ise, Hermann Hesse, savaş karşıtlığı felsefesinin dayanağını açıklıyor. Kutsal kitaplarda öldürmenin yasaklandığını ve insanlara bir emir olarak iletildiğini vurgulayan Hermann Hesse, Yeryüzündeki bütün yasa kitapları gün gelip cana kıymayı yasaklasa, hatta savaşta öldürmeler de yasak kapsamına girse yine de Öldürmeyeceksin çağrısı sona ermeyecek. Çünkü öldürme eylemini yalnızca o aptalca savaşlarda yapmıyoruz.... Dört bir yanda yaşam bekliyor bizi, dört bir yanda gelecek çiçek açıyor, oysa biz hep birazını algılıyoruz bunun; pekçok şeyi ayaklarımızın altında ezip geçiyor, adım başı öldürüyoruz. diyerek, insanlığın en büyük sorumluluğunun yaşamı bugün ve gelecekte korumak olduğunu belirtiyor.
Kitapta yer alan denemelerin bir çoğunun öldürmeyeceksin teması üzerine şekillendirildiğini görebilirsiniz. Öldürmeyeceksin sözünün özgecilik öğretisinin katı bir buyruğu olmadığını ve başkasının canını yakmayacaksın, kimsenin canına kıymayacaksın gibi bir anlam da içermediğini savunan Hermann Hesse, aslında bu sözün özünde kendini başkalarından yoksun bırakma, kendi kendine zarar verme olgusunun bulunduğuna dikkat çekiyor. Hermann Hesse, bu tezini ise, insan yaşamını var eden dünyanın, kişiyle başkaları arasında kurulacak ilişkilerle şekillenmesine; insanın sosyal bir varlık olarak, bu sosyalleşmenin ancak ve ancak dünyayı insanlarla birlikte yaşanılabilir kılmakla mümkün olabileceğine dayandırıyor. Savaşların, insanlar için korkunç acıları da beraberinde getirdiğini belirten Hermann Hesse, barışa hizmet eden insanları yüceltiyor.
Öldürmeyeceksin adlı kitabın ikinci bölümünde ise, Hermann Hessenin farklı yıllarda sanat, edebiyat ve ruhbilim konularında yazdığı denemeler yer alıyor. Hayatının bir bölümünü ağır bir bunalımın eşiğinde geçiren Hermann Hessein psikanaliz tedavisi gördüğünü biliyoruz. Bundan dolayı ruhbilimin etkisini ve psikanalizin izlerini o dönemdeki eserlerine de taşıyan Hermann Hessein 1923 yılında yazdığı Sanatçı ve Psikanaliz başlıklı denemesi de kitabın ikinci bölümündeki yazılardan biri... Hermann Hessenin eserlerinde bir dönem etkisini hissettiren doğu felsefesinin ve spiritüalizmin izlerini taşıyan 1919 yılında yazdığı Zerdüştün Dönüşü ve 1932 yılında yazdığı Biraz ilahiyat başlıklı denemeler ise yazarın geçirdiği ruhsal evrelerin ve ruhsal yolculukların birer tanığı olarak kitapta yer alıyor.
Kitaptaki son yazı ise, 1946 yılında Nobel Edebiyat Ödülü verilen Hermann Hessenin, törene katılamayağını bildirdiği ve kendisi adına yapılmak üzere kaleme aldığı konuşma metninden oluşuyor. Bu yazıda Nobel Vakfının temelinde yatan düşüncenin, aklın uluslarüstü nitelik taşıdığını, savaşa ve yok etmeye değil, barışa ve uzlaşmaya adanmakla yükümlü olduğu düşüncesinin kendisiyle okurlarını buluşturan bir bağ olduğunu dile getiren Hermann Hesse; kendisine verilen ödülün aynı zamanda Alman dilinin ve Almanların uygarlığa katkısının onaylanması anlamına geldiğine dikkat çekerek, buradan hareketle savaş sonrasında tüm ulusların ortak akılda biraraya gelmesinin yolunun açılmasına yönelik bir uzlaşma ve iyiniyet jesti olarak kabul ettiğini ifade ediyor. Konuşma metninde idealinin, dünyayı tüm farklılıklarıyla yaşanılabilir kılınması olduğunu belirten Hermann Hesse, Alman militarizmine ve Nazi Almanyasına bir tepki olarak yerleştiği ve savaşta tarafsız kalmayı başarabilen bir ülke olarak vatandaşlığına geçtiği isviçreye de teşekkür etmeyi unutmuyor.
Hümanist, kendi deyimiyle değerleri için mücadele etmeyi erdem kabul eden bir inatçı ve tutkulu bir savaş karşıtı kaleminden yansıyanları içeren Öldürmeyeceksin, aynı zamanda Hermann Hessenin hayat felsefesini ve edebi kişiliğindeki içsel yolculuğun bir özeti niteliğinde..