berlin in belin film'inde vajinasını avuçlamasıdır. evet. işte böyle gelir başarı türkiye'de. varsa kukun avuçlarsın yoksa git osbir çek. sistem bu. bir de sistem yok derler. alman sistemi gibi kesinlikle şaşmaz.
özel hayatı:
Kaya Çilingiroğlu ile olan evliliğinden Zehra (1998) isminde bir kız çocuğu sahibidir. Çift, 2005 yılında boşandı. Kendisi sıkı bir Beşiktaş taraftarıdır. Kaya Çilingiroğlu'ndan boşandıktan sonra bir süre iş adamı Sadettin Saran ile beraber olmuştur. Annesi Emral Avşar, 6 Şubat 2009'da kanserden hayatını kaybetmiştir.[6] 24-25 Ağustos 2009 tarihlerinde Milliyet'te yayımlanan röportajında Kürt açılımını hakkında görüşlerini bildirmesiyle hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından "Halkı kin, nefret ve düşmanlığa tahrik ettiği" gerekçesiyle soruşturma açıldı. Soruşturmayı yürüten savcı, Avşar hakkında takipsizlik kararı verdi.
ibrahim tatlıses, tanju ve bir tane daha evli olan adamla evlendi. yani hepsi evliydi boşandı bunun yüzünden.
Konjonktüre göre balıkesirli Konjonktüre göre Karslı olabilen bu ablamızın orhan babayla çektiği kaptan filmidir . orda da orhan abimiz kağıt üzerinde kaptan gerçekte Enter Kamyonet şöförüdür.
erdoğan önünde eğilip bükülmesi.
ak saray önündeki açıklamaları.
kılıçdaroğlu'na verdiği cevap.
işte bunlardır bu kadının ne kadar iyi bir oyuncu olduğunu gösteren şeyler.
ama şunlar da var:
berlin in berlin filmindeki masturbasyon sahnesi.
ricky martin denen sığırın poposunu ellemesi.
saçma salak yarışmalarda jürü olması.
kadın hala eskinin ekmeğini yiyor. ama işini de biliyor. nasıl gündemde kalınacağını o kadar iyi biliyor ki, kendisine yapılan muz ortalara kafayı yapıştırıyor. bugün akp'li, yarın iktidara kim gelirse onun yanında.
Dönemin ünlü (ve evli) bir futbolcusu ile yaşadığı travmatik aşkı yine dönemin magazin gazetelerinde fotoromanlardan daha fazla ilgi görmüştü. Bir de ibo ile aşk yaşadrlikte çevirdikleri filmler var.
Kabul edelim, güzelliği olmasa oyunculuğu beş para etmezdi (benim görüşüm).
Sonra başladığı şarkıcılık olayı ise büyük facia... Hatta Banu Alkan mı bu konuda daha feci, Hülya avşar mı bilemiyorum.
Bu yazının kılıçdaroğlu-Hülya Avşar atışmasıyla alakası yok. eğri oturdum, doğru konuştum... Olayın sanat boyutuyla ilgili Benzer eleştiriyi Atilla Taş için de yaparım. Bunu, twitterda gördüğüm kadarıyla atilla taş ile aynı kafada olduğumu ancak bu durumun onun sanatına bakış açımı değiştirmediğini göstermek için vurguluyorum.
als hastalarına yardım amaçlı kafasından aşağı buzlu su dökmesi. hoş sanatsal bir faaliyet ve başarı değildir ama yardım etmesi göz boyamaya yetmiştir.
hülya avşar ın sanatsal başarıları atrtışılır lakin,
(bkz: kılıçdaroğlunun en büyük siyasi başarısı) tartışılmaz.
en büyük başarısı üst üste girdiği bütün ama bütün seçimleri kaybetmesidir.
göt ellemektir. ricky martin'le başlayıp küçük tahayla bitirmesi ironiktir. taha mıydı o çocuğun adı sonradan psikollojisi bozuldu falan diye haberleri çıktı hani. çolcuğun götünü ısırdı. götünü. ısırdı. çocuğun. götünü.
berlin in berlin filminde yaptığı mastürbasyon. ayrıca bazı kesimlere göre yaptığı yalakalıklar başarı olarak nitelendirilebilir, bana göre öyle değil.
mastürbasyon sahnesi dışında bir başarı göremiyorum ben kendisinde.
Türk filmleri izliyorsunuz boktan boktan sonra neymiş başarısı diyorsunuz. Kadın cinganın teki gözümde halktan görünmek için basit hareketler yapan bir kadın ama oyunculuk hatırına çok iyi filmleri de var. Bir takım sahnelerde oynaması onu sanatçı olmaktan alıkoymaz. Sevişene sanat muhafazakar olamaz bla bla diye konuşanlar söz konusu ak'ye oy atan biri olunca aaa böyle sanat olmaz. Hadi ulan ordan.
Edit: sığ ve liselisiniz amk. Eleştiri yapsaydınız keşke. Parmağım size girsin barzolar.
magazin dünyasında özel hayatıyla bi şekilde gündemde kalmak sanat olarak sayılırsa ülkemizin en güzide sanatçılarının başını çeker.
ama olması gerektiği şekilde müziği ve oyunculuğuyla değerlendirilirse - ki bu pek de mümkün değil zamanımızın magazin dünyasında - o zaman pespaye bi kişilik olmaktan öteye geçemez.