çığrından çıkmış telefon dinlemelerinden, sabaha karşı evlere baskın yapılmasından, hükümeti eleştiren gazetecilerin işlerinden atılmalarından veya terör örgütü üyesi yaftası yapıştırılarak içeriye tıkılmalarından, başbakan'ın sert sözlerinden ve bir sürü benzer olaylardan dolayı endişeye düşen muhalif vatandaşın kendisine haklı olarak sorduğu sorudur. bu soruların sorulduğu bir ülke demokratik bir ülke değildir vesselam.
artık yaşadığımız ülkenin demokratik değerlerden giderek uzaklaştığının bir göstergesidir. etrafımıza bakıyoruz ve ister istemez konuştuğu için, farklı düşündüğü için, yasal olsa da bir yürüyüşe katıldığı için, bilgisayarında grup yorum şarkıları bulundurup dinlediği için ya da hükümeti eleştiren bir yazıyı ya da bir karikatürü arkadaşıyla e- posta yoluyla paylaştığı için başına " bir şey " gelen insanlar görüyoruz ve soruyoruz : benim de başıma bir şey gelir mi acaba?
hükümeti eleştirirsen gelmez de ülkenin diktatörünü eleştirirsen gelir. hemide kanunla yasayla birlikte gelir uyarısı yapılması gereken kişinin korkusu.
gelir efendim bir kedi karikatürüne kızan adam olduğu sürece gelir mazallah onları hukuku varmış(!) sözde ergenekon bağlantıları falan çıkar görme, maznarayı gelir efendim gelir
ileri demokrasi diktatörlüğünde, bütün bunlar olur...
ülkemizdeki ilerlemis demokrasi söylemlerine ragmen insan çekinmeden edemiyor. haklidir aslinda çekinmekte çünkü o kadar ilerlemistirki demokrasi artik görünmemektedir.
cevabı "Edep çerçevesi içerisinde eleştirirsen kimse bir şey demez." olan sorudur. Şaka lan şaka. Tüm avrupadaki tutuklu gazeteci sayısını geçtik. tutuklu öğrenci sayımız da aynı şekilde. Yarım milyarlık nüfusla karşılaştırıyoruz,dikkatinizi çekerim. Abdullah Gül'e twitter'dan "haddinizi bilin" deseniz 6 aydan başlıyor.