ayrılık sonraları dinlendiginde yan etkileri mevcuttur,yalnız kalanların ulasamayacagı yerde tutulması gerekir, beklenmeyen bi durumda basvurulacak bi doktoru ne yazık ki artık yoktur.
ayrı dünyaların insanlarıydık ben biliyordum da sen inkar ediyordun. oysa o kadar belliydi ki neden kabul etmiyordun bilmiyorum. bunu anlamak için hakim olmaya gerek yoktu. sınırlar yoktu zaten aramızda öyle kanun gibi. diyaloglar da yoktu. hep monologlar vardı. ben konuşuyordum sen susuyordun. senin rolünü ben istiyordum oysa.
şimdi anladım ki senin kalbin hükmünü vermiş, en başta sözüme geldin ama ne çare, ben sana demiştim demeyeceğim. sadece eline aldığın şey etten bir organ değildi diyeceğim kalbimdi. kartların tek tek açılmasını bekledin. açtım kartları. sen hüküm verdin.
yapılan duruşma veya tahkikat sonucu anlaşmazlık konusu şey mahkemece gizli olarak müzakere edilip, kapsamı belirlendikten sonra alenen tefhim olunan karardır(humk.md.382).
(Arapça'dan geçme, isim)
1. Yargı.
"Hükmü doğru ve pek de yerinde olamazdı." - F. R. Atay.
2. Egemenlik, hâkimiyet.
3. Değer, aynı veya benzer nitelik.
"Kocabaş Kazasker, gerçekten Sultan Mahmut'un göz bebeği hükmündeymiş." - R. N. Güntekin.
4. Önem, geçerlilik.
"Bu işin ne hükmü var?"
5. Karar. (tdk).
6. (Arapça sözlükte anlamı) Karar vermek, yönetmek, alıkoymak, engellemek.