filmi izleyince insan "o yıllar ne kadar güzelmiş, tek katlı en fazla 2 katlı müstakil evler, sıcak, candan insanlar, evlerde çok fazla eşya yok, rahat bir ortam. Bugün dev dev binalar, üstüste binmiş apartman dairelerinde birbirine selam vermeyen, birbirlerini tanımayan komşular, elektronik eşyaların hayatımızı işgal etmesi, falan filan. Ah o yıllar gibi ortam geri gelse keşke..." şeklinde insan içinden geçiriyor.
her mahalleye, her aileye, her işyerine yani her ortama en az bir tane ali bey amca gibi, sakin, hoşgörülü, babacan, sinirleri alınmış bir kişi lazım. keşke her çocukta hüdaverdi gibi olsa; afacan, yaramazlığını da yapan, söyleyeceğini esirgemeyen ama yeri geldiğinde saygıyı sevgiyi de bilen. Maalesef günümüzde bunları mumla arıyoruz.
hüdaverdi bi köşede oturmuş çılgınca ağlamaktadır, 2 adam hüdaverdiye doğru yaklaşır,
-annemden ciklet parası istedim dayakkkkk yeeeeeedim
-yani alamadın mı parayı?
-aldımmmmmmmmmmm...
-daha ne ağlıyorsun öyleyse?
-bakkala gittim ciklete zam vermiş, üstünü tamamlamak için gidip bi daha dayakk yiycemmm...
....
-benim içim sıkıylıyoo siz orda gülüyosunuz buraya baksanıza içim sıkılıyoooo...
-peki neden için sıkılıyo?
-bilmiyorum şuramda bi sıkıntı var.
-ağrıyor mu?
-çok sıkılıyoooo...
-apandisit olmasın doktora götürsek mi?
-aaaaa tamam tamam, boş yere kafanı yorma, buldumm donumun lastiği sıkıyo....
filmlerini hiç izleyemesemde sevdiğim türk sineması karakterlerindendir.genelde aklıma hep:
hüdaverdi
kime verdi
ne verdi
nezaman verdi
yada
hüdaverdi ile perakende sözcükleri arasında bağ kurmayı başarabilmiş bir yazarımızın bir aralar çok sık kullanmak sureti ile hafızma kazınmıs sözcüğü. * şeklindeki saçmalamalar peşpeşe gelir.