Tarihe damgasını vurmuş islamın ikinci halifesi. Büyüklüğünü anlatmaya kelimelerin kifayetsiz kaldığı büyük sahabi. Allâh onlardan ebediyen razı olsun.
2. islam halifesi olan hz ömerin asıl adı ömer bin hattaptır hz muhammed (sav) in kurduğu islam devletinin yöneticiliğini üstlenmiş ve yaptığı fetihlerle öne çıkmıştır adaletiyle tanınır ve araplar ilk kez onun döneminde hazar kıyılarında komşu olmuş ve kültürel etkileşimler başlamıştır.
“Hudeybiye’de şüphe ettiğim kadar, Muhammed’in peygamberliğinde şüphe etmedim.”sözünün sahibi ikinci halife.
Ömer bin hattab'ın sözü kullanış şeklinden, defalarca O Hazretin peygamberliğinden şüphe ettiği anlaşılmaktadır. Ancak Hudeybiye’deki şüphe diğer şüphelerinden daha kuvvetliymiş.
peygamber efendimizin yüzüne karşı "bu adam sayıklıyor elimizde Allah'ın kitabı var o bize yeter" diyerek vasiyet yazmasını engelleyen ikinci halife.
Yani hadisleri peygamber'in yüzüne karşı inkar eden ilk kişidir. Şimdi bu adama laf etmeyenler günümüzde hadisleri reddedenleri cehennemlik ilan ediyorlar! Hadi ömer de cehennemliktir desene.
(bkz: kırtas olayı)
hz peygamber'e hakaret, hz fatıma'ya zulüm etmiş şahıs. Insanları kılıç zoru ile müslüman yapma adetini de yine bu adam başlatmıştır. Şuan ki ışid zihniyetinin kurucusudur diyebiliriz. Ateşi bol olsun.
Ha bu Arada iran'ı fethetmesi kimsenin umrunda değildir. Zaten fethettiği yerleri islam için değil iktidar alanını genişletmek için yapmıştır. Islamda zorlama yoktur.
evet adalet timsali tarih kitapları bunları da yazmış.
“Ömer, dedi ki: “Ömer’in canı elinde olana and olsun ki ya dışarı çıkarsınız ya da içindekilerle birlikte yakacağım…! Allah’tan korkan ve Resulullah’tan sonra neslinin hürmetini koruyan bir grup dedi ki: “Ey Ebu Hafs! Fatıma bu evdedir.” Ömer pervasızca bağırarak “O da olsa fark etmez…!” dedi. Sonra eve yaklaştı ve kapıyı çaldı. Sonra kapıyı vurarak içeri girdi… Sonra Hz. Ali ortaya çıktı… Daha sonra Hz. Fatıma’nın sesi evde yankılandı… Bu ses yardım isteme sesinden başka bir şey değildi…” Abdulfettah Abdulmaksud, Ali ibn Ebu Talib, c. 4, s. 276-277