peygamberin hükümlerine karşı çıktığı için apaçık bir sapıklığa düşmüş şahsiyet.
Allah ve Resulü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve Resulü'ne karşı gelirse apaçık bir sapıklığa düşmüş olur."
Ahzap 36
(bkz: kırtas olayı)
meşhur Şafii fakihlerinden olan ibn-i Meğazili “Menakıb”da, Hafız Ebu Abdullah Muhammed bin Ebi Nasr Hamidi de “Cem’un Beyn’es- Sahihayn”da şöyle yazmışlardır: “Ömer bin Hattap –r.z- dedi ki: “Hudeybiye’de şüphe ettiğim kadar, Muhammed’in peygamberliğinde şüphe etmedim.” Halifenin sözü kullanış şeklinden, defalarca O Hazretin peygamberliğinden şüphe ettiği anlaşılmaktadır. Ancak Hudeybiye’deki şüphe diğer şüphelerinden daha kuvvetliymiş.
insanların gerçekleri görmesi sevindirici bir gelişmedir. Olayın perslerle falan alakası yoktur. Kimin umrunda bin yıl önce yaşamış persler! neymiş efendim ömer iran'ı fethetmiş şialar o yüzden ömer'i sevmiyormuş. Islam tarihini tarafsız kaynaklardan okuyan herkes gerçekleri görür. Ama siz emevi masallarını dinlerseniz hâlâ ömer'i adaletli sanırsınız. O cennetle müjdelenme hadisinin yalan olduğunu sünniler bile kabul ediyor.
Sapık düşünceli şiilerin adına entry kustukları büyük sahabe. Siz ömer'in tırnağının kiri olun da sonra onu yargılayın bakalım. Cennetle müjdelenmiş sahabiye şii kaynaklardaki uydurma ve yanlı hadislerle sataşmaya benzemez.
Kendisi ilk hadis inkarcısıdır. Bunu peygamber efendimizin yüzüne karşı haşa "bu adam sayıklıyor elimizde Allah'ın kitabı var o bize yeter" demiştir. Üstelik bu sözü son vasiyetini yazmak isteyen peygambere söylemiştir.
Islamı kılıç zoru ile yani zorla yayma olayını da ilk bu çok adaletli arkadaş başlatmıştır.
Hz. Ömer, bir sohbet esnasında “Ey insanlar! Eğer siz eğrilirseniz ben sizi doğrulturum. Ama ben eğrilirsem siz ne yaparsınız” diye sormuş. Sohbet dairesinde bulunanlardan biri kalkıp “Ey Ömer, seni şu eğri kılıcımızla düzeltiriz” demiş.
ömer bin hattab peygamber'in değil ebubekir'in halifesidir. Onu seçen peygamber efendimiz değil birinci halifedir. Üstelik peygamber efendimiz kendinden sonra halife tayin etmeyi (haşa) akıl edemezken ebubekir bunu düşünerek yerine ömer'i tayin etmiştir. Ne garip!
allah (c.c.) ve hz muhammed (s.a.v) , hz ömerin adi kötü biri olduğunu bilemedi de siz mi bildiniz deyyuslar. kendinize gelin adi şia köpekleri. halifesine saygınız yoksa peygabere allaha saygınızdan ağzınızı tutun biraz. hz ömer dünyada iken cennetle müjdelenen 10 kişiden biridir. hz muhammed (s.a.v) bir sürü övgü dolu sözü vardır kendisine. Allahın (c.c.) dünyada iken cenneti bahşettiği kişiye karşı ağzınızı tutun biraz.
istediğiniz kadar çamur atın, yalan, sapık şii kaynaklarından uydurmaları yazın tarihi gerçekleri değiştiremezsiniz. hz. ömer'i düşman belleyen şeref yoksunları hz. ebubekir'i, hz.osman'ı ve hz. ayşe'yi de düşman beller. iftira atmaktan geri durmayan bu sapık inanış sahipleri boşa kürek çekecektir. bizim için hz. ömer ne ise hz. ali, hz ebubekir, hz. osman da odur.
Adaletiyle dünyaya ün salan Hz. Ömer (r.a.) in, bir Kudüs'e girme hadisesi var ki, dillere destan ol muştur. Hz. Ömer, kölesiyle beraber Kudüs'e gitmektedir. Bu mukaddes şehre giden Hz Ömer'le kölesinin, sadece bir develeri vardır. Dolayısıyla yolda deveye nöbetleşe binmektedirler. Kudüs'e yaklaştıkları zaman, deveye binmek sırası köleye gelmiştir. Her ne kadar sıra kendisine gelmişse de deveye binmek istemeyen köle:
- Efendim, sıra bana geldi ama Kudüs'e yaklaştık. Benim binitli, sizin yaya olmanız doğru olmaz. Şehre girerken devenin üzerinde siz olunuz, dedi.
Hz Ömer (r.a.) itiraz etti:
- Biz müslümanız. Ben her ne kadar halife isem de, seninle benim aramda Allah indinde hiç bir fark yoktur. Sıra senindir, deveye sen bineceksin, dedi.
Köle, "Kudüs'te bulunan hıristiyanlara karşı iyi olmaz. Lütfen siz bininiz" diye israr ettiyse de Hz Ömer (r.a.) sırayı bozmuyordu.
Nihayet köle deve sırtında, Hz. Ömer yaya olarak devenin yularını tutmuş vaziyette, Kudüs'e girdiler.
Kudüs'lü bütün hıristiyanlar büyük halifeyi karşılamak ve ona şehrin anahtarını sunmak için şehir dışında onu bekliyorlardı. Devenin üstündeki zatı halife zannederek, ona hürmet göstermek istedilerse de köle, kendisinin değil devenin yularını tutan ve yaya olan zatın halife olduğunu söyledi. Bütün papazlar hayret ettiler. Nasıl olur da; düşmanlarını titreten halife Ömer, bir kölenin hayvanının yularını tutarak gelirdi. Üstelik de kendisi yaya olarak.
Bunun sebebini sorduklarında şöyle dedi:
- Biz müslümanlar arasında halife ile köle Allah indinde birdir. Üstünlük sadece Allah'a bağlılıktadır. Bir tane devemiz olduğu için nöbetleşe biniyorduk. Kudüs'e yaklaşırken sıra ona gelmişti. Onun için o bindi. Bunda anormal olacak bir şey yok.
Bu durumu gören hıristiyanların birçoğu daha fazla dayanamayıp müslüman oldular.
Hazreti Ömer böylece Kudüs şehrini teslim aldı.
Kimsenin canına ve malına dokunmadı.
Namaz vakti gelmişti ve Hz. Ömer (r.a.) namazı kılacaktı. Kendisine namaz kılmak için kiliseyi gösterdiler ve ''Burada namazınızı kılabilirsiniz" dediler. Kabul etmedi ve
"Ben kilise de namaz kılarsam, müslümanlar benim burada namaz kıldığımı duyarlar ve burayı cami yaparlar. Halbuki biz, fethettiğimiz yerlerdeki insanların inançlarına karışmadığımız gibi onların ibadethanelerine zarar da vermeyiz" dedi.
Gerek Hz. Ömer ve gerekse ondan sonraki bütün müslüman idareci ve kumandanlar, fetettikleri toprakların halkına karşı dini hiç bir zorlamada bulunmamışlardır. Onların bu hareketini gören başka dinden olan insanlardan birçokları, bu yüksek ahlak karşısında, dayanamayıp müslüman olmuşlardır.
istediğiniz kadar methiyeler dizin, hakkında uydurulan yalan hadisleri yazın tarihi gerçekleri değiştiremezsiniz. islamın daha doğrusu ümmetin şuan ki durumunun yegane sorumlusu bu adamdır. Kırtas olayını araştırın ve peygamberin o olayda söylediği sözleri tek tek okuyarak anlayın ne demek istediğimi anlayacaksınız. Anlamayanlar varsa buyursun anlatalım.
damadı peygamberlik iddiasındaki muhammed'in cenazesi üç gün bekleyeceği arabistan sıcağında ortadayken arkadaşı ebu bekir ile iktidar kavgası vermiş, kimi sahabeye hakaret edip taraftarlarınca öldürülmelerini istemiş adalet timsali, kendi valisinin kestiği cezayı beğenmeyip içki içmiş oğlunu kırbaçlamış. hadislerde sert mizacına vurgu yapılan ömer'in kadınlara olan tutumu kendisinden çekinen muhammed'in mucizesine mantık dışı kurallar olarak yansımış. halifeliğinde (634- 644) öldürülmeleri yolunda karar kıldığı kadınların bazılarını kayınpederi ali kurtarmış (muhammed'in amca oğlu 2. müslüman). tabi aynı ali henüz çocuk yaşta kızını altmışındaki ömer ile evlendirmekte sakınca görmemiş. bugün kendilerine mümin denilen kimseler kadınlara işkence yapmaktan geri kalmamış ömer'in muhammed'e katılmasından sonra devlet ve şahsi işlerinde farklı mumlar kullandığına ikna olurlar. şahsi kanaatim çarpık kişiligine rağmen kendisinden korkulması hayatta iken cennetle müjdelenmesini kolaylaştırmıştır.