onun hakında ne söylesek, ne yazak cılız kalacak. desem demesemde eksik kalacak. acizane bir kaç şey anlatıp başlıgından gitmek istedigim büyük adam.mekanı titreten adam.pençeleri ile adaleti getiren adam(adam kelimesini bu büyük insanlara karşı kullanmak bana bazen agır geliyor)
bir buruk vaktiydi. dostu eslemi yanına alıp, bir dagın tepesine dogru çıkıyordu. güneş batmak üzereydi. güneşi izliyordu, belki güneşi özlüyordu. mırıldandı kendi kendine. dedi öyle ya! o bir akşam üstü güneşine benzerdi.eslem dedi! yoruldum artık biliyormusun? hatıralar birden eskiye dogru gidiyordu. yaşı 63 tü. yolun sonuna gelmişti. hilafet bitirmişti ömeri.tüketmişti. simsiyah saçları bembeyaz hale gelmişti ömerin. yük çok agırdı.bitiriyordu ömeri herdem, yeniden bitiyordu herdem.
dul kadınların un çuvalını taşırdı halife. gene birgün un çuvalı taşırken.halk söylenmeye başlamıştır.olacak şey degildir. ölçülere uymuyordu. ne kısralar ne kayserler veya herhangi bir imparator bunu yapmıyordu. ama koca iranın ve ırakın ve suriyenin devlet başkanı, sırtına un çuvalı çuval taşıyordu. olacak şey degildi.bir ara yanına oglu abdullah geldi. dedi ".uvalı bana ver baba" hiç bir şey söylemeden çekti gitti. sonra tekrardan "çuvalı bana ver baba" deyince, döndü acı bir tebeessüm "ne o abdullah, halifenin oglu utandınmı" dedi. nefsimi terbiye ediyorum. hadi işine git.
arıyorum be ömer. sevdanı arıyorum.güvercinleri arıyorum.
güleri arıyorum. o güle vurgun bülbülü arıyorum.
nerdesin ey ömer.
bıraktın bizi böyle.
sen gitin ya. adalette gitti.
devlet adamlıgıda giti.
biz'de böyle kaldık. arkanızdan baka kaldık. seraba bakar gibi. hayale dalar gibi.
onu ebu lulu adında bir zerduş (ateşe tapan) birisi şehit etmiştir. zehirli hanceri, sırtının bazı yerlerine saplamıştır.
son sözü. beni kabrime hızlı götürün. dünyanızı hiç sevmedim olmuştur
o vefaat etigi gün herkes bir şey söylemiştir. ama sözlerden bazıları vardır ki kayda deger.
"bugün dikenli agaçların bile hz.ömere agladıgını hiseder gibi oluyorum
"ey insanlar! ben haktan, adaletten ayrılırsam ne yaparsınız" diye sordu.
"ey ömer! sen eğrilir, haktan ayrılırsan seni kılıcımızla doğrulturuz" diye cevap verir ahaliden bir sahabe.
bunun üzerine halife ömer; "elhamdülillah, eğrilirsem beni kılıçlarıyla doğrultacak arkadaşlarım varmış" diyerek sevinir ve şükreder.
halifeliği döneminde hazinenin dolduğu zamanlar da olmuştu. ancak vefat ettiğinde kendisinin borçları vardı.
kendisine lanet edene, allah lanet etsin.
büyük halifedir.
adalet timsalidir.
kisra'nın kafasını budadığı içindir tüm bu iftiralar. hz. ömer'i öldüren mecusinin mezarına gidip şefaat dileyene, ömer'e lanet edene, halifenin hakkına girene allah lanet etsin.
bakın neymiş ömer'e duyulan nefretin sebebi, molla anlatıyor dinleyin.
iskenderiye kütüphanesi yaktırmadığı gerçek tarihçiler tarafından açıklanmış ancak romanın yaktırdığı kütüphane imajını silmek için böyle bir iftira kampanyası başlatılmış adalet timsali raşid halifedir. Şiiler kendisini hiç sevmez. Çünkü iran'ı fethetmiştir.
adaletten şaşmamak için kullandığı yöntem ise şu şekildedir: bir kişiye her gün kendisine gelip "Ömer ölüm var." demesi için para verirmiş. bu durum yıllarca devam ettikten sonra bir gün o kişi yine kendisine gelip "ömer ölüm var." dedikten sonra hz ömer parasını vermiş ve ertesi gün gelmesinin gerekmediğini söylemiş. adam sebebini sorunca ise, hz ömer; saçına ilk akın düştüğünü ve artık aynaya her baktığında ölümü hatırlayacağını söylemiş.
adaleti, cömertliği, insanlığı, vefa duygusu en üst mertebede olan büyük halife. bunların hepsini bir kenara bırakın, beni en çok etkileyen şey o günlerde yaşanan bir olay, bir savaş, bir anlaşmazlık, bir tartışma anında hz.ömerin dile getirdiği görüşler, cenab'ı allah tarafından hz.ömeri doğrular şekilde ayet olarak indirilmiştir. dokuz veya on civarında böyle ayetler inmiştir. buda, hz. ömerin ne büyük bir insan olduğunun kanıtıdır...